Can Kakışım
İyi Parti’nin Yönü Ne Olacak?
CHP’de merakla beklenen değişimin sonunda gerçekleşmesi ve yeni Genel Başkan Özgür Özel’in A takımını yeni ve yıpranmamış isimlerden oluşturması muhalif kitlede heyecan ve umut yaratırken muhalefetin diğer büyük parçası İyi Parti kendi iç tartışmalarına gömülmüş durumda.
Partide, yakın geçmişte Yavuz Ağıralioğlu, Ahat Andican ve Aytun Çıray gibi isimlerin istifaları zihinlerde soru işaretleri yaratmıştı. Son dönemde ise önce Genel Başkan Meral Akşener’in danışmanı Murat İde ile yollar ayrıldı, ondan sonra ise Durmuş Yılmaz ve Bahadır Erdem gibi vitrin isimler aynı gün partiden istifalarını açıkladı.
İyi Parti’deki bu belirsizlik hali ve kadrodaki çalkantılar partinin hem ideolojik açıdan hem de taktik siyaset açısından yönünü bir türlü tayin edememesinden ileri geliyor. İyi Parti MHP’den kopan kadrolar tarafından kurulduysa da amacını merkez sağdaki boşluğu doldurmak olarak belirlemiş ve söylemleri gibi, kadrosunu da bu çerçevede oluşturmuştu. İyi Parti’nin Türk siyasetindeki pek çok netameli konuda MHP’ye göre daha itidalli bir tavır sergilemesi oy havuzunu genişleten bir husustu.
Oysaki İyi Parti, 28 Mayıs’tan beri bu mutedil yaklaşımını bir tarafa bırakmayı tercih ediyor ve politik refleksler ve söylem yönünden MHP ile gittikçe benzeşen bir çizgi izliyor. Hal böyle olunca da partide merkez siyasete yakın isimler etkisizleşiyor, etkisizleştikleri ölçüde de partiden uzaklaşıyorlar.
İşin taktik siyaset boyutu ise İyi Parti’nin güncel politik mücadelede bulunacağı pozisyon ile ilgili. Aslında 2023 seçimlerine kadar bu konuda bir belirsizlik yok gibiydi. İyi Parti CHP ile birlikte Millet İttifakının iki büyük ortağından biri konumundaydı. Ancak seçimlerdeki başarısızlık iki parti arasındaki ilişkilerin de bozulmasına sebep oldu. İyi Parti milletvekili seçiminde beklediği oyu alamamasının sebebi olarak CHP’yi ve onun seçim stratejisinin yanlışlığını işaret etti. Akşener bununla da kalmadı ve Yavaş ve İmamoğlu’na yönelik de eleştirel bir tavır ortaya koyarak önümüzdeki yerel seçimlere CHP’den ayrı gireceklerini kamuoyuna duyurdu.
Akşener’in bu kararı, partideki rahatsızlığın ve süregiden istifaların bir diğer önemli sebebi olmuş gibi gözüküyor. Zira İyi Parti, kuruluşunda kendisini AKP’nin tam karşısında konumlamış ve doğal olarak da ana muhalefet partisi CHP ile birlikte hareket etmeyi tercih etmişti. 2023 seçimleri sürecinde İyi Parti’nin uyarı ve hassasiyetlerinin CHP kurmayları tarafından yeterince dikkate alınmaması ve nihayetinde yaşanan başarısızlığın İyi Parti’de tepki doğurmasında şaşırılacak bir şey yok. Ama CHP’de bu politikayı formüle edenlerin tasfiyesine rağmen İyi Parti’nin seçimlere ayrı girmek yönündeki söylemini devam ettirmesinin partinin önde gelen bazı isimlerinde rahatsızlık yaratması da aynı ölçüde doğal.
Anlaşılan o ki, Akşener ve kimi İyi Parti kurmayları CHP ile birlikte hareket etmemelerinden dolayı kaybedecekleri oyları AKP-MHP hattından gelmesini umdukları oylarla ikame edebileceklerine inanıyorlar. Ancak bu plan hayli riskli, çünkü AKP-MHP hattından beklenen oylar gelmezse İyi Parti’nin hem oy oranı asgariye inecek hem de AKP karanlığına karşı mücadele etmekten gelen meşruiyeti zarar görecek. Üstelik bu oyların umut edildiği düzeyde gelmesi halinde bile İyi Parti’nin CHP ile iş birliği yapmadığı takdirde birkaç küçük örnek dışında belediye kazanması zor görünüyor. Ayrıca bu durumda, İyi Parti başta İstanbul ve Ankara olmak üzere CHP’nin kazanabileceği belediyelerde yönetimin paydaşı olma şansını da yitirecek.
Uzun lafı kısası, Akşener zor bir meydan okumaya girmiş gözüküyor. Partinin oyun kurucu rolünü ve merkezde olma iddiasını kaybederek “Sahil şehri MHP’si”ne dönüşmesi ve gittikçe marjinalleşmesi gayet olası. Böylesi bir durumda Kılıçdaroğlu’ndan sonra Akşener’in de partideki pozisyonunun tartışmaya açılacağını öngörmek için ise kâhin olmaya gerek yok.