Bahçeli ne konuda haklı çıktı?

Can Kakışım

Suriye’de olanlar tüm dünyanın dikkatini çekmeye devam ediyor. Yıllardır süregelen ama uzunca süredir dengelerin değişmediği iç savaşta, rejim karşıtı silahlı gruplar bir hafta içinde çok hızlı bir ilerleme kaydederek Esad rejimini devirmenin eşiğine kadar geldi. Bundan sonrası Esad ve destekçileri için çok daha zor olacak.

Bu hızlı ilerleyişle birlikte Türkiye’de de farklı tartışmalar yeniden alev aldı. Bunların önemli bir kısmı MHP lideri Bahçeli’nin 22 Ekim tarihinde yaptığı Öcalan çağrısına yoğunlaşıyor. Bazı siyasetçi ve yorumcular Bahçeli’nin bu çağrıyı Suriye’deki bu gelişmeleri öngördüğü için yaptığını dile getiriyor ve kendisinin haklı çıktığına vurgu yaparak onun gerçekten de “devlet aklını” temsil ettiğini işaret edebiliyor.

Açıkçası Türkiye’de siyasi liderlerin kutsanmasına, onlara kendilerinin bile şaşıracağı bazı anlamların yüklenmesine eskiden beri alışığız. Bugün Bahçeli ile alakalı yaratılmaya çalışılan algıyı da bu bağlamda değerlendirmek gerek. Çünkü Bahçeli’nin herhangi bir konuda haklı çıktığı yok, sadece siyasetçilerin her dediğinde bir anlam ve derinlik arayan, onların tüm eylemlerini kapsamlı bir planın parçaları gibi görmeye dönük bir toplumsal eğilim var.

Allah aşkına söyleyiniz, Bahçeli’nin Öcalan’ı TBMM’de konuşma yapmaya davet etmesi ve onun “umut hakkından” faydalanarak affedilmesi teklifinde bulunmasının Suriye’deki gelişmelerle ne alakası var? Veya şöyle ifade edelim, bunun Türkiye’nin bu ülkedeki çıkar ve planlarına ne gibi bir katkısı olacak? Hatta daha açıkça söyleyelim, Türkiye’nin bölgede yapamayacağı ama Öcalan sayesinde yapabileceği ne var?

Soruyu böyle sorunca akla PYD/YPG ile ilişkiler gelebilir. Peki, oradan devam edelim. Türkiye Suriye sahasında PYD/YPG’yi hala rakip, hatta düşman olarak görmüyor mu? O zaman Öcalan’a neden ihtiyaç var? Eğer bu yapı Türkiye’nin hâlâ hasmıysa o zaman Öcalan çağrısı Suriye’deki gelişmelerin tam tersi istikamette duruyor demektir.

Peki Türkiye fikir değiştirdi ve PYD/YPG ile yumuşamaya gitmeye karar verdi diyelim. Bunun için Öcalan’ın aracılığına gerek olmadığını eskiden beri biliyoruz. PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’i Ankara’da ağırlayan, hatta onu kırmızı halılarla karşılayan bu iktidar değil miydi? Zaten bu grup uzun zamandır Türkiye tarafından muhatap alınmayı istiyor ve davet edildikleri takdirde yine gelirler. Gören de sanır ki, Türkiye PYD/YPG ile temasa geçmek istiyor da onlar kabul etmiyor, Öcalan da gelip bu teması kuracak!

Anlaşılıyor ki Suriye’nin geleceği konusunda Büyük Güçler arasında, Türkiye’nin de taraf olduğu bir mutabakata varılmış ve gidişat onlar tarafından belirlenen bir plan çerçevesinde ilerliyor. Suriye’deki rejim karşıtı silahlı gruplar da, PYD/YPG de, hatta belki Esad rejimi dahi bu plana zımni bir rıza vermiş ve her şey olacağına varıyor. Hal böyleyken zaten kendi içinde hızlı ve neredeyse sorunsuz biçimde işleyen bir plan için Öcalan’ın müspet ya da menfi ne gibi etkisi olacak anlayabilen beri gelsin.

Sakın ola yanlış anlaşılmasın. Gayet tabii ki Türkiye’de Kürt sorununun çözümü ve Kürtlerin tamamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kendi ülkeleri olarak benimsemesi için hangi adım atılacaksa atılmalı. Bu anlattıklarım bundan bağımsız olarak, Bahçeli’nin başlattığı süreç ile Suriye’deki gelişmelerin bir bağlantısı olmadığı üzerine. Bahçeli bu süreci dış politik hedeflerle değil, Erdoğan ile eşgüdüm halinde doğrudan iç politikaya dönük olarak başlattı ve amacı da Erdoğan’ın tekrar aday olmasını ve seçilebilmesini sağlayacak tedbirleri almak.

İktidar paydaşlarını hâlâ Türkiye’nin çıkarını, bekasını düşünen, bunun için uzun erimli planlar kuran kişiler olarak resmetmek gerçekçi değil. Kabul etmesi bizler için rahatsız edici olsa da ülkemizi yöneten kişiler Türkiye’nin menfaatlerinin değil kendi şahsi çıkarlarının peşindeler ve attıkları her adımda aslî amaçları iktidardaki ömürlerini bir nebze daha uzatabilmek. Bunu görmediğimiz ve bu algıya karşı durmadığımız sürece AKP-MHP hattı bunu hepimiz üzerinde yeni bir baskı unsuruna çevirecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Kakışım Arşivi