İstanbul’da Zarlar Atıldı

Dün ve evvelsi gün, DEM Parti ve Yeniden Refah Partisi’nin de adaylarını açıklamasıyla İstanbul’da artık yarış başladı. İstanbullular bu seçimde, pusulada en sağcısından en solcusuna kadar çokça seçenek bulacak. Ama herkesin gayet iyi bildiği gibi esas mücadele muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu ile iktidarın adayı Murat Kurum arasında geçecek.

İmamoğlu’nun beş yılda sergilediği performans onu seçimin favorisi kılıyor. AKP’nin kendi yaptırdığı anketlerde dahi, bireysel olarak ele alındığında Murat Kurum İmamoğlu’nun hayli gerisinde gözüküyor. Bu yüzden de iktidar, seçim sürecinin başından beri kendi tarafında bütünlüğü kurmaya çalışırken muhalefet partilerinin olabildiğince ayrışmasını sağlamaya çabalıyor. Kurum’un ancak bu şekilde bir şansı olabileceğinin farkındalar.

Aslında iktidarın bu beklentisi kısmen gerçekleşti. Altılı Masa bileşenleri ayrı adaylarla yola çıkma kararı aldılar. Ancak yine de AKP’lilerin iki noktada büyük hayal kırıklığı yaşadıkları kesin. Birincisi, YRP’nin aday çıkarmasını engelleyemediler, ki YRP’nin yükselen bir trendi ve İstanbul’da önemli bir tabanı var, ikincisi, DEM Parti’nin adayı tüm ümitlerinin aksine Başak Demirtaş olmadı.

İkinci husus özellikle dikkate değer, zira AKP’liler, İstanbul’u kazanmak için ümitlerini büyük oranda Demirtaş’ın adaylığına bağlamıştı, yani senelerdir hukuksuz biçimde içeride tuttukları Selahattin Demirtaş’ın eşinin kendilerini kurtarmasını bekleyecek kadar trajikomik bir durumdaydılar.

DEM Parti’nin İstanbul eşbaşkan adayları olarak gösterdiği Meral Danış Beştaş-Murat Çepni ikilisinin de önemli isimler olduğu, özellikle o hareket içinde iyi bilindiklerinden şüphe yok. Ancak Başak Demirtaş dışında hiçbir ismin onun yaratacağı duygusal etkiyi yaratması mümkün değildi. Ortalama bir DEM Parti seçmeni AKP’nin işine yarayacak bir oy kullanmak istemez, bunu akılcı bulmaz ama duygusal olarak bakarsa bu oyu verebilirdi. Demirtaş ismi AKP için işte bu yüzden önemliydi.

Beştaş-Çepni ikilisi hatırı sayılır bir oy oranına mutlaka ulaşacaktır. Ancak 2014’te olduğu gibi, DEM Parti seçmeninin daha büyükçe bir kısmının toplumsal muhalefetin ortak adayı konumundaki İmamoğlu’na oy vereceğini düşünüyorum. YRP adayının, Millî Görüş hareketinin efsanevi önderi Necmettin Erbakan’ın damadı Mehmet Altınöz olduğu düşünüldüğünde bu iki partinin alacağı oyların İmamoğlu-Kurum yarışında birbirini eşitlemesi gayet olası.

Bununla birlikte, DEM Parti’nin ayrı aday çıkarma kararı herhalde en çok İyi Parti ve Zafer Partisi’ni üzmüştür. Çünkü bu iki parti, seçim argümanlarını önemli ölçüde “DEM Parti-İmamoğlu ilişkisi” üzerine kurmuşlardı ve İmamoğlu’na gitmesi muhtemel muhalif oyları kendilerine bu tez üzerinden çevirmeyi deneyeceklerdi. Şu an bu tez çöktü ve söz konusu oyların İmamoğlu’na gitmemesi için gerçekçi bir sebep kalmadı.

Zafer Partisi adayı Azmi Karamahmutoğlu hem sığınmacı sorunuyla ilgili vurguları hem de Ülkü Ocakları eski genel başkanı olması hasebiyle MHP’den oy alabilme potansiyeli sayesinde yine de iyi bir oy oranına ulaşabilir. Fakat İyi Parti adayı Buğra Kavuncu’nun, düne kadar hararetle savunduğu İmamoğlu’na karşı hangi argümanları kullanacağı ya da hangi seçmen grubuna hitap edebileceği muamma. Kendisini milliyetçi olarak tanımlayan seçmenin Karamahmutoğlu’na, merkezde gören seçmenin İmamoğlu’na değil de Kavuncu’ya oy vermesi için ne gibi bir gerekçe olabilir, burası soru işareti.

Son bir parantez de Türkiye İşçi Partisi’ne açmak gerekiyor. Genel seçimde İstanbul’da %4’lük bir oy oranına sahip olan TİP’in bu seçimde aday çıkarmaması ve muhalefeti desteklemesi hiç kuşkusuz İmamoğlu’nun elini rahatlatan bir diğer unsur olacak.

Artık zarlar atıldı. Bundan sonra top siyasetçilerde. Hak edenin, İstanbul’a daha iyi hizmet edecek olanın kazanmasını diliyoruz. Bu yarıştan galip çıkan umarız ki demokrasi güçleri olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Can Kakışım Arşivi