Fikret Bila
İmamoğlu’na Karşı Birleşik Cephe
İktidarın yerel seçimlerde en çok önemsediği konu İstanbul’u geri almak.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı, bakanlar, devlet ve bazı muhalefet partileri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve adayı Ekrem İmamoğlu’na karşı birleşik bir cephe oluşturdular.
AK Parti’nin İstanbul’u yeniden kazanmak için her yolu deneyeceği belli.
İktidar, İstanbul’u 25 yıl yönettikten sonra 2019 yerel seçimlerinden kaybetmiş olmayı içine sindirebilmiş değil.
İstanbul’un geri alınmasının bu kadar önemli olmasının nedenlerinden biri belediye kaynaklarının iktidara yakın dernek ve vakıflara aktarılması. AK Parti İstanbul’u kaybedince bu kaynakları da kaybetti.
İmamoğlu, belediye başkanlığını devralınca iktidar yanlısı bu dernek ve vakıflara aktarılan kaynakları kesti. Bu kaynakları İstanbul halkına hizmet için kullandı. Gerçekten ihtiyacı olan dezavantajlı gruplara sosyal yardım olarak aktardı. Sosyal belediyeciliğin gerekleri için harcadı.
Bu kaynakların kesilmesi iktidarda büyük rahatsız yarattı.
Bu nedenle İstanbul’u geri almak ve bu kaynakları yeniden iktidarı destekleyen dernek ve vakıflara aktarmak istiyor.
İktidar için İstanbul’u kazanmayı çok önemli kılan bir başka etken ise İmamoğlu’nun ikinci kez seçilmesi halinde önümüzdeki seçimde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın karşısına cumhurbaşkanı adayı olarak
çıkacak olmasıdır.
İktidarın İstanbul için bu kadar bastırması, diğer partilerle birleşik bir cephe oluşturmasının temel nedeni budur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu süreci kendinden biliyor.
Erdoğan da İstanbul Belediye Başkanı olarak siyasette parlamış, dönemin iktidarı tarafından şiir okuduğu için mahkum edilmiş ve cezaevine girmişti.
Erdoğan’ın şiir okudu diye cezaevine girmesinin yarattığı mağduriyet liderleşmesine önemli katkı sunmuştu.
Bugün İmamoğlu hakkında da temyiz aşaması tamamlanmamış bir mahkumiyet kararı var.
Bu karar kesinleştirilip İmamoğlu cezaevine gönderilmiyorsa bunun nedeni, tıpkı Erdoğan’ın yaşadığı gibi bir mağduriyetin liderleşmesini hızlandıracağı düşüncesidir.
O nedenle iktidar bu mahkumiyet kararını İmamoğlu’nun üstünde Demokles’in kılıcı gibi sallandırıyor ancak kesinleştirip cezaevine göndermeyi göze alamıyor.
Böyle bir durumda İmamoğlu’nun daha güçleneceği ve cumhurbaşkanlığı seçimine daha güçlü gireceği hesaplarının yapıldığı anlaşılıyor.
İmamoğlu’na karşı oluşturulan cephede AK Parti, MHP, HÜDA PAR ve BBP dışında İYİ Parti ve DEM Parti de yer almış oldu.
İYİ Parti ve DEM Parti’nin İstanbul’da partilerinin en güçlü isimlerini belediye başkanı adayı yapmaları kuşkusuz iktidarın işine geliyor.
İYİ Parti de DEM Parti de İstanbul başta olmak üzere büyük kentlerde kendi adaylarını göstererek CHP adaylarına gidebilecek oyları partilerinde tutmaya çalışacaklar.
Elbette her partinin kendi adaylarıyla seçime girmesi en doğal hakkıdır.
Ancak iktidarın Cumhur İttifakı’nı genişleterek ortak adaylarla seçime gitmesi karşısında muhalefet partilerinin ayrı ayrı adaylarla seçime gitmeleri CHP adaylarını zorlayacaktır.
Buna karşın özellikle büyükşehir belediyelerinde CHP’li başkanlar sosyal belediyeciliğin güzel örneklerini verdiler.
Pandemi süresince ve deprem felaketine karşı hasta ve mağdur vatandaşlara çok hızlı hizmet ulaştırdılar.
Parti farkı gözetmeden her kesime aynı anlayışla hizmet ettiler.
CHP’li belediye başkanlarının bu hizmet anlayışları vatandaşta karşılık buldu.
Bu nedenle iktidar ne kadar cephe kurarsa kursun CHP’li başkanların yeniden seçimi kazanma olasılıkları yüksek görünüyor.