İktidarın muhalefeti kandırma girişimi

Bugüne kadar her fırsatta “seçimler zamanında yapılacaktır” diye erken seçim çağrılarına karşı çıkan iktidar şimdi erken seçim istiyor.

MHP Lideri Devlet Bahçeli seçimlerin mayıs ayında yapılmasını önererek erken seçim çağrısında bulundu.

Seçimlerin Haziran 2023’te yapılmasıyla Mayıs 2023’te yapılması arasında belirlenecek seçim gününe göre bir ay civarında bir fark var.

Bir aylık fark iktidar veya muhalefet için çok mu önemli?

Elbette değil.

İktidarın, seçim tarihini hazirandan mayısa almasının gerekçesi dedikleri gibi gerçekten “iklim şartları”dan mı kaynaklanıyor?

Elbette hayır.

Haziran ayı seçimler için gayet uygun bir mevsim.

2018 seçimleri dahil birçok seçim de haziran ayında günlük güneşlik iklim şartlarında yapıldı.

İktidarın seçimleri öne almak istemesinin tek nedeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması için anayasal koşulların sağlanmasıdır.

İktidarda biliyor ki Erdoğan’ın anayasaya göre üçüncü kez aday olabilmesinin tek yolu TBMM’nin 360 oyla erken seçim kararı almasıdır.

Şimdi seçimlerin mayısta yapılmasını önererek hem muhalefetin desteğiyle Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığını tartışma konusu olmaktan çıkarmak istiyor hem de kendi çıkarlarına göre düzenlediği yeni seçim yasasıyla seçime gitmeyi hedefliyor.

İktidarın planı gayet açık.

Muhalefete “erken seçim kararı alırsanız, Erdoğan’ın mağdur konumunu kullanması kozunu da elinden alırsınız” mesajı da veriyor.

Muhalefet iktidarın bu kandırma planına onay verirse hem Erdoğan tartışmasız olarak üçüncü kez aday olacak hem de iktidara yontan yeni seçim yasasıyla seçime gidilecek.

İktidar bu amaçla muhalefetten yardım istiyor!

Gelin erken seçim kararını birlikte alalım” diyor. Bununla da yetinmeyip “gelin hep beraber Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığında birleşelim” diyor.

Anlaşılan iktidar “isteyenin bir yüzü” diyerek taleplerine sınır koymuyor.

Ancak ortada izah edilmesi mümkün olmayan ağır bir çelişki var.

İktidar yardım istediği bu muhalefeti “düşman” ilân etmiş durumda.

6’lı Masa’ya “düşman, Türkiye’nin önündeki düşman bariyeri” diyor. “Terörist” diyor. “Hain” diyor. “PKK’lı” diyor. “Zillet” diyor. “İllet” diyor. “İşbirlikçi” diyor.

Ama, “Türkiye’nin düşmanı” ilân ettiği muhalefetten yardım istemekte bir sakınca da görmüyor.

İktidarın tutarlılıktan, mantıktan uzak bu tutumu “bu ne perhiz be nu lahana turşusu” özdeyişini fazlasıyla hak ediyor.

İktidar muhalefeti “saf” yerine koyuyor.

Ama gerçek öyle değil.

Muhalefet elbette saf değil.

Muhalefet Erdoğan’a anayasaya uygun şekilde üçüncü kez aday olma şansı tanıdı. 6 Nisan’dan önce bir erken seçime onay vereceğini açıkladı. 6 Nisan’ı vurgulamasının nedeni yeni seçim yasasının bu tarihten sonra yapılacak seçimlerde uygulanabilmesi. Daha önceki bir tarihte erken seçim yapılırsa eski seçim yasası uygulanacak. Muhalefet eski seçim yasasıyla erken seçime gitmeye ve Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasını anayasa uygun hale getirmeye hazır.

Ancak iktidar eski seçim yasasıyla seçime gitmeyi göze alamıyor. Seçimi kaybedeceğini düşünüyor. Bu amaçla iktidar lehine hükümler koydurduğu, seçim kurulu başkanlarını değiştireceği yeni seçim yasasıyla seçime gitmek istiyor.

Hem Erdoğan’ın adaylığını yasal hale getirmek hem de yeni seçim yasasıyla kendi lehine bir ortamda seçimi hedefliyor.

Bir taşla iki kuş vurmayı planlıyor.

Peki muhalefet iktidarın önerdiği gibi mayıs ayında erken seçime “evet” der mi?

6’lı Masa, 6 Nisan’dan sonraki tarihlere “hayır” diyeceklerini çok önceden açıkladı.

İktidarın elinde ise Cumhurbaşkanı’nın seçimi yenileme kararı alması ve Erdoğan’ın anayasaya aykırı şekilde üçüncü kez adaylığını ilân etmesi kalıyor.

Yüksek Seçim Kurulu’nun Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığını kabul edeceğine güveniyor.

Mayısta erken seçim önerisi iktidarın bu anayasayı yok sayan zoraki girişiminden önceki son yasallık arayışından başka bir şey değil.

Muhalefet herhalde bu gerçeği görüyordur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi