İBB'deki İBDA/C'liler

İçişleri Bakanlığı'nın görevlendirdiği sekiz mülkiye müfettişi 4 Ocak'tan beri İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) sıkı bir inceleme yürütüyor.

Dört ayaklı bir teftiş yapılıyor.

Resmi yazıya göre 1 Ocak 2019'dan itibaren yapılan bütün ihalelere, doğrudan temin işlemlerine, ruhsatlandırmalara, personel alımlarına ilişkin bilgi ve belgelerin 14 Ocak'a kadar gönderilmesi isteniyor. Özellikle yasadışı örgütlerle irtibat ve iltisaklı olduğu iddia edilenlerin işe alınıp alınmadığı üzerinde duruluyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, teftişin gerekçelerini açıklarken, şu soruyu yöneltmişti:

"PKK ile iltisaklı birini alırsanız, bu normal mi?"

Değil.

Asla değil.

Peki İBDA/C ile iltisaklı birisini almak normal mi?

Soylu, devam ediyor:

"İSKİ'de suyun başına adam alıyorsunuz. İGDAŞ, doğalgaz, çocuklarımızın geldiği parklara adam alıyorsunuz. Bunların hepsi güvenlik, sağlık ve birçok açıdan önemlidir ve biz devlet olarak takip etmek zorundayız."

Haklı.

Peki İBDA/C ile iltisaklı R.A. ve H.K, 2018'de İBB'de işe girerken neden takip edilmedi?

Üstelik bu çalışanlar sabıkalıydılar.

Ferman gibi uzadıkça uzayan adli sicil kayıtlarında hangi suçlara karıştıkları yazıyordu.

Suçları mı?

Bir yılda 10 bombalı saldırı

İstanbul İstiklal Caddesi'nde, 31 Aralık 2000'de yılbaşına 15 dakika kala bir merdiven boşluğunda el yapımı boru tipi bomba patladı.

Neyse ki can kaybı meydana gelmedi.

Fakat 10 kişi yaralandı.

Boru tipi bombalı saldırılar 2001 yılı boyunca devam etti.

Sarıyer'de limuzinin altına, Beşiktaş'ta gece kulübünün bahçe duvarına, bir birahanenin masasına bırakılan bombalar patlamadı.

Fakat Fatih'te ATM'ye ve Mc Donalds'ın önüne, Eminönü'nde Türkiye Diyanet Vakfı'nın kapısına ve bir otel girişine, Ortaköy'de telefoncuya, Beşiktaş'ta Doğan Müzik'e bırakılan bombalar patladı. Maddi hasar yaşandı.

Ceza yağdı

İddianameye göre bu saldırılar İBDA/C'ye bağlı dört kişilik eylem hücresi tarafından gerçekleştirildi.

Hücrenin lideri 'Akın' kod adlı İ.D. idi.

İ.D., aynı mahalleden M.T., H.K. ve R.A.'yı örgüte kazandırdı.

Bombaları bizzat İ.D. hazırlıyordu.

Diğer üçü eylemlerde gözcülük yapıyordu.

Dört sanık Emniyet'te alınan ifadelerinde tüm suçlamaları kabul etti. Ancak savcılıkta ve hakim karşısında ifadelerini değiştirdiler. İşkence gördüklerini iddia ettiler.

Bombalı saldırıya katıldıkları suçlamasını reddettiler.

H.K., savcılıkta, "Bu örgüte sempati duyduğum bir gerçektir" dedi. Hakim karşısında ise "Arkadaşlar İBDA/C konusunda bir şeyler anlatıyordu. Ben fikir beyan etmiyordum. İ.D., bana Yeni Nizam dergisi veriyordu. Okuyup kendisine geri veriyordum" diye konuştu.

Mahkemede bu ifadelerini reddetti.

R.A.'ya gelince...

Savcılıkta "Bir-iki aydır örgütle ilgili iki-üç dergi okudum, dergilerden etkilenerek biraz sempati duymaya başladım" dedi.

Hakim karşısında, "İki aydan beri örgütün düşüncelerine sempati duyuyorum" diye konuştu.

Mahkemede ise "İBDA/C'yi tanımam, politikasını bilmem. Evimde 3–4 dergi bulunmuştur. Aldım ama okuyamadım" dedi.

Dört kişiye anayasal düzeni yıkmaya teşebbüs, örgüt üyeliği ve patlayıcı madde atma suçlarından İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Dava 25 Nisan 2008'de bitti.

H.K.'ye örgüt üyeliği suçundan 6 yıl 3 ay, yedi bombalı saldırıya katılmaktan ötürü 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.

Toplam 10 yıl.

R.A.'ya da örgüt üyeliği ve beş bombalı saldırıya katılmaktan toplam 8 yıl 4 ay...

İki sanık 29 Aralık 2001'den 19 Haziran 2006'ya kadar tutuklu kaldı.

Karar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından 2010'da onandı.

Baran Camiası

Denebilir ki...

Türkiye'de 2000 yılı itibariyle işkence hala bir sorgu yöntemi olarak kullanılıyordu. Emniyet ifadesi dışında bir kanıt bulunmadığını dikkate alarak, ceza alsalar bile suçlamalara ihtiyatlı yaklaşıyorum. Ancak İBDA/C'ye sempati besledikleri pekala anlaşılıyor.

Açık kaynak taraması da sempatiyi kanıtlıyor.

H.K. ve R.A.'nin 2014 yılında İBDA/C'nin çıkardığı Baran dergisinin toplantısına katıldığı görülüyor. Dergide "Okurumuz" diye takdim edilen R.A., İBDA/C'lileri kastederken, "Camiamız" ifadesini kullanıyor. Bu irtibat ve iltisak değilse nedir?

Eski hükümlü kadrosu

Aynı davadan ceza alan, aynı cezaevinde yatan H.K. ve R.A., 2018 yılında birkaç ay arayla İBB'de işe girdi.

R.A., 12 Temmuz 2018'de, H.K. ise 1 Aralık 2018'de kadroya alındı.

Kamuda 50'nin üzerinde işçi çalıştıran kurum ve kuruluşların yüzde iki oranında eski hükümlü çalıştırması hükmü iki İBDA/C'li için işletildi.

Halen İBB'de çalışıyorlar.

Biri sürücü, diğeri beden işçisi.

İBDA/C'nin derneğine İBB'den yardım

İki İBDA/C'linin İBB'de işe alınması bir istisna olabilir mi?

Sanmıyorum.

Çünkü İBB'nin 2018'de hazırladığı 'STK-Okul-Yurt Faaliyet Raporu'nda belediyenin hizmet verdiği ve kaynak aktardığı yandaş kuruluşlar arasında İBDA/C yanlısı Kökler Derneği de var.

Samimiyet sınavı

Ben R.A. ve H.K.'nin bugün eski eylem, düşünce ve görüşlerini değiştirmiş olmaları ihtimalini yok saymıyorum.

Olabilir.

Zaten yargılamanın amacı bireyi topluma kazandırmak değil midir?

Şiddet eylemine katılmadıkları ve terör propagandası yapmadıkları sürece hayatlarını kurmalarına yardımcı olunmalı diye düşünüyorum.

İtirazım, iktidarın çifte standardına.

İBDA/C üyeliğinden ve bombalı saldırılara katılmaktan ceza alan iki kişi İBB'ye girince "Ne oluyor?" diye telefon bile açılmazken, yalnızca bir yıl sonra sabıkası bulunmayan beş gassalın kadroya alınması üzerine müfettiş ordusu gönderiliyor.

İBDA/C'lilerin iki-üç sayfalık adli sicil kayıtlarına gözünü kapatanlar, İBB'nin erişemeyeceği istihbarat fişleri üzerinden Ekrem İmamoğlu'na hesap soruyor.

Bir gassalın Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği'ne yaptığı 1000 TL'lik bağış örgüte yardıma sokuluyor da İBB'nin İBDA/C'nin Kökler Derneği'ne kaynak aktarması STK faaliyetine destek sayılıyor.

Bu çifte standart değil midir?

İmamoğlu'nu terör soruşturması ile ilişkilendirip belediyeye çökmek için 24 Haziran 2019'dan sonra işe girenlerin fişleri arşivden indiriliyor.

Fişi yok mu?

Aile albümünde 'terörist' görümceler, 'darbeci' kayınçolar aranıyor.

Hiç mi iltisak ve irtibat bulunamadı?

Twittter var!

Bugünden geriye doğru kanıt avına çıkılıyor.

Bakan Soylu, itirazlar karşısında "Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, terörle mücadeleyle işimiz var" diyor.

Eğer öyleyse...

Bu teftiş 2019 yılı ve sonrasıyla sınırlı kalmasın.

Müfettişlerin eli değmişken, hiç değilse, 2014 ve sonrası da incelensin.

Kaç İBDA/C'li, aranan Sivas Katliamı sanığı ve FETÖ'cü işe alındı; bilelim.

Belediyeden ne kadar bütçe aktarıldı; öğrenelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi