Mehmet Tezkan
Erdoğan şarkısı bitti…
Rüzgâr döndü. Bunu AKP Genel Başkanı da görüyor.
Erdoğan seçim kaybetmez efsanesinin yıkıldığının farkında. Usta siyasetçi, deneyimli siyasetçi, yolun sonuna geldiğini hissediyor.
Muhalefeti hedef alan sert hamleler yapıyor ama hiçbiri karşılık bulmuyor. Hiçbiri rüzgârı yeniden arkasına almasını sağlamıyor.
26 Mart 1999 tarihinde dört ay on günlük cezasını çekmek için cezaevine giderken aynı gün piyasaya bir kaset çıkarılmıştı.
Kasetin üzerinde Erdoğan’ın resmi vardı. Şiir kasetindeydi.
Kasetin adı: Bu şarkı burada bitmez.
Erdoğan mahkûm olunca, cezası kesinleşince söylemişti bu sözü...
Galiba artık şarkının bitme vakti geldi.
Galiba kasetin ömrü doldu.;
Galiba kasetin tedavülden kalkma zamanı geldi de geçti.
Yıllardır tekrarlarım iddia şu: seçim sandıkta kazanılmaz, seçim sandıktan önce kazanılır veya kaybedilir.
Bir partinin seçimi kazanacağı gümbür gümbür iktidara geleceği seçimden önce belli olur. Toplumun nabzı ö yönde atar. Toplumun ilgisi o partiye o lidere yönelir.
Toplumun kameraları o yöne döner.
Örnek çok. 2002 yılında AKP’nin iktidar olacağı kurulduğu gün belli olmuştu. 2007 seçiminde yüzde 47’lere çıkacağı, 2011’de zirve yapacağı da çok önceden belliydi…
Çünkü herkes Erdoğan’ı konuşuyordu. Çünkü herkes AKP’den söz ediyordu.
Rüzgâr Erdoğan’dan yana esiyordu.
Şimdi ters yönde esiyor…
Şimdi Erdoğan’ın seçimi kaybedeceğine olan inanç giderek artıyor…
Yine halkın çoğunluğu Erdoğan’ı konuşuyor. Ama aynı çoğunluk bu seçimi de alır demiyor, artık bu seçimde gider diyor.
Yıkan zamana kadar AKP’yi ayakta tutun kişiydi. Erdoğan tek başına seçimi alır deniliyordu. Buna kendi de inandı dar çevresi de.
Önce AKP’yi Erdoğan partisine dönüştürdü. Sonra sadece partisini değil ülkeyi de tek başına yönetmeye başladı.
Aslında o gün, kendini olağanüstü yetkilerle donattığı gün kaybetmişti…
Fatura yeni yeni ortaya çıkıyor.
Fatura ilk seçimde kesilmek üzere bekliyor.
Nereden biliyorsun diyeceksiniz? Toplumun nabzını tutan, tutmaya çalışan herkesin ortak görüşü bu.
Erdoğan şarkısı bitti.
Eskiden nereden nereye diyerek 2002 yılıyla kıyaslamalar yapardı. Şimdi muhalefet aynı kıyaslamayı yapıyor.
2002 yılının dolarıyla, altınıyla, benzin fiyatıyla, alım gücüyle bugünleri kıyaslıyor.
Ortaya çıkan tablo 2001 krizinde bile Türkiye’nin bugünden daha iyi durumda olduğu…
Yolsuzluklar, usulsüzlükler, kayırmacı politika, israf, devlet malı deniz anlayışı yine vardı ama bugünkü kadar hiçbir zaman olmadı.
Sayıştay müfettişleri raporlar yazıyor. Usulsüzlükleri tek tek gözler önüne seriyor, bir tek savcı kılını kıpırdatmıyor. Müteahhitlere haksız kazanç sağlandığı belgeleniyor bir tek savcı dönüp bakmıyor. Fahiş fiyatlarla mal alıp satıldığı tespit ediliyor bir tek savcı harekete geçmiyor.
Ülke bu halde. İş kime düşüyor?
Seçmene!.