Erdoğan Saray’da şahsına özel hastane yaptırmış!

Emin misiniz, diyeceksiniz?
Hayır…
Çünkü Saray’a girip ne olduğunu bittiğini görme şansımız yok. Gazeteci olarak sadece biz değil, Meclis adına yürütmeyi denetlemekle yükümlü olan Sayıştay da Saray’a giremiyor. Saray Erdoğan’ın özel mülkiyeti gibi!
Kendim için yaptırmadım milletime eser bıraktım diyor ya; geçin!
O halde, tabii ki soracaksınız şahsına özel hastane yaptırdığını nerden çıkardın diye.
Gittin gördün mü?
Hayır. Ama Sayıştay raporlarında okudum.
2019 yılında 5 milyon lira olan sağlık harcamaları, 2020 yılında 51 milyon liraya çıkmış.
5 milyondan 51 milyona…
Bir yılda…
Cumhurbaşkanlığı çalışanlarına harcandı derseler iki nedenle karşı çıkarım.
BİR: Saray hasta yatağı mı?  Saray bir yıldır hastalıkla boğuştuğu için mi ülke bu kadar kötü durumda. Çaresiz halde! 
Çalışanlar ayda bir tam teşekküllü sağlık kontrolünden mi geçiyor? Üçte biri kalp ameliyatı, içte biri bağırsak ameliyatı, üçte biri beyin ameliyatı mı geçirdi?
51 milyon nereye harcandı?
İKİ:
hal böyle olsa bile çalışanlar SGK kapsamında değil mi?
Gitselerdi Ankara Şehir Hastanesi’ne. Cumhurbaşkanı’nın söylediğine göre şahane yer. Dünyanın gıpta ile baktığı hastane.
Saray çalışanları da sağlık problemleri için orayı seçselerdi.
Yoksa…Hastaneyi ayaklarına mı getirmişler?
Yok artık bu kadarını da yapmamışlardır!..

Bir yılda harcanan 51 milyon lira maske alımıyla, dezenfekte alımıyla açıklanamaz.
Belli, Saray’da laboratuvar kurulmuş, küçük bir hastane oluşturulmuş.   
Saray çalışanları için özel hastane kurulduysa skandal…
Cumhurbaşkanı için 51 milyon lira harcanarak şahsına özel hastane yapıldıysa rezalet… 
Şahsım hükümetim, şahsım devletimden sonra şahsım hastanesi çok şaşırtıcı değil..
Değil ama ayıp…
Tabi ki Devlet Başkanı’nın her türlü ihtiyacı limitsiz karşılanmalı.
Tabi ki Devlet Başkanı’nın sağlığı benim sizinkinden kat ve kat fazla korunmalı. Daha hassas olunmalı.
Tabi ki Devlet Başkanı’nın ailesi de aynı imkanlardan yararlanmalı.
Ama Cumhurbaşkanı iki kişilik aile. Kendisi ve eşi. Çocukları kendi işlerine kurdular, evlendiler, kendi hayatlarını yaşıyorlar. Kendi ayakları üzerinde duruyorlar.
O zaman iki kişilik Cumhurbaşkanı ailesi 51 milyon lirayı sağlıkları için nasıl harcadı?
İdari işlere bakan Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın…
Cumhurbaşkanı Sözcüsü’ nün…
Cumhurbaşkanı İletişim Başkanı’nın…
Bi açıklaması olmalı. Cumhurbaşkanı’nın sağlık harcaması bir yılda 5 milyon liradan 51 milyon liraya nasıl çıktı, neden çıktı?
Sayıştay olmasa biz bunu bilemeyecektik.  Saray’ın günde yedi milyon harcadığını öğrenemeyecektik.  
Varlık Fonu’nun neden kurulduğunu şimdi anladığınız değil mi?
Bizim Varlık Fonu batı ülkelerinde olduğu gibi kendilerinden sonra gelen kuşaklara varlık aktarmak için değil kurulmadı.
Ülkenin varlıklarını tüketmek için kuruldu.
İtirazı olan çıksın söylesin.
Kısaca izah edeyim. Varlık Fonu 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay sonra kuruldu.  Sayıştay denetiminden çıkarıldı. Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilince Olağanüstü hal Yasası’ndan yararlanarak, Varlık Fonu’nu kendine bağladı, kendini de Varlık Fonu’nun yönetim kurulu başkanı yaptı…
Dünya siyasi tarihinde bu bir ilktir diye iddialı konuşmak istemiyorum, Kenya, Mozambik, Somali, Çad, Suudi Arabistan gibi ülkelerde olmuştur böyle vakarlar.
Ama batı demokrasilerinde yok.
Bizde oldu. Kamunun bütün önemli kuruluşları; Ziraat, Vakıf, Halkbank gibi kamu bankaları ile Borsa İstanbul, BOTAŞ, Türkiye Petrolleri, Türk Hava Yolları, PTT, Eti Maden, Çaykur, Türksat, Türk Telekom, Turkcell ve daha bir çokları havuza sokuldu.
Sayıştay denetiminden çıkarıldı. Bu kurumlarda nelerin döndüğünü, ne alımlar yapıldığını, kimlere ne paralar verildiğini bilmiyoruz.
MHP Lideri Bahçeli’nin mimarı olduğu yeni rejim sayesinde bunları sorgulamak suç.

Sormak bile…
Öyle bir rejim inşa edildi ki. Cumhurbaşkanı ve eşinin sağlık giderinin bir yılda neden 46 milyon lira arttığı dahi sır…
Sorgu sual edeni de bir punduna getirip hapse atıyorlar.
Hesap kitap yapmışlar Saray’ın harcaması bir yılda yüzde 64 artmış! Enflasyon ise resmi açıklamalara göre yüzde 19.25…
İsrafa bak!
İsraf günah değil mi

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi