DEM’in Bahçeli yorumu: Çok pozitif, olumlu ve umutlu

Geçen hafta İmralı’yı ziyaret eden DEM Parti Van Milletvekili Pervin Buldan ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, dün eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ü yanlarına alarak, TBMM’deki temaslarına başladı.

Önce TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u, sonra da ‘sürecin’ mimarı olan MHP lideri Devlet Bahçeli’yi ziyaret ettiler.

Bahçeli, misafirlerini TBMM’deki makam odasının kapısında karşıladı.

Görüşme 40 dakika sürdü.

‘Kürt ağası’ Türk, MHP liderine kehribar bir tespih hediye etti.

MHP lideri, DEM’lileri kapıya kadar gelerek uğurladı.

Görüşmeye ilişkin DEM Parti ve MHP cephesinden bilgi sızmadı.

Detayları ilk kez şimdi okuyacaksınız.

‘Bu sorunu çözmenin vakti geldi’

Neden parti liderlerinden ilk olarak Bahçeli ile başlandı? Öneri MHP liderinden geldiği için mi?

Hayır.

İlk randevuyu o verdiği için.

DEM Parti heyeti Bahçeli’ye Öcalan’la yaptıkları görüşme ve yedi maddelik açıklama hakkında bilgi vermiş.

Daha çok heyet konuşmuş, Bahçeli çoğunlukla dinlemiş.

DEM Partililer Bahçeli için şu izlenimleri aktarıyor:

“Grup konuşmalarının dışına çıkmamış ama kibar bir şekilde ve devlet ciddiyetiyle heyetimizi karşılayıp değerlendirmelerini dinlemiş. Bu değerlendirmelerin Türkiye’nin hayrına olmasını dilemiş ve pozitif bir çerçeve çizmiş. ‘Bu sorunu çözmenin vakti gelmiştir’ demiş.”

Apo’dan özel mesaj

Öcalan’ın kamuoyuna yansımayan, fakat yalnızca Bahçeli ve diğer siyasetçilere ilettiği mesaj var mı?

DEM Partili kaynağım “Mutlaka var” diyor.

Nedir o?

“Yaptığı çağrı ve bu çağrı çerçevesinde özel değerlendirmeler” diye ekliyor.

Ancak ayrıntıya girmiyor.

DEM Parti heyetinin kanaatini sordum.

“Çok pozitif ve çok olumlu. Umutlu ayrıldılar” deyip ekliyor:

“Zaten kibar ve nazik biri. Bu beklenen bir şey ama değerlendirmesi ve pozitif ele alma biçimi beklenenin de üstünde.”

Bahçeli’nin geçen haftaki “Ortada yeni bir çözüm veya açılım diye bir süreç hiç yoktur” şeklindeki açıklamasını hatırlattığımda beklemediğim bir yanıt aldım. DEM Partili kaynaklar bu ifadeyi doğrulayarak, şöyle diyor:

“Hakikaten henüz o aşamada değiliz. Bahçeli’nin söylediği o anlamda doğru. Toplanacak görüşler İmralı’ya ulaştığında müzakere ve çözüm var mı yok mu göreceğiz.”

Son şans, son imkan

DEM Partililer çözüm önerisinin Bahçeli’den gelmiş olmasını “Bir avantajdır” diye yorumluyor. Bu hamleye kredi açıyor. “Türkiye ve Kürt halkı açısından son şans ve son imkan” diye bakıyor.

Neden son şans?

Çünkü “Ortadoğu’da gelişmeler ve gelen tehlikeler var. Gelişen Ortadoğu jeopolitiğinde Türkiye ve Kürtler açısından son bir şans bu” diye konuşuyor.

“Bu, DEM’in değerlendirmesi mi?” diye sordum.

Kritik bir yanıt verdi.

Dedi ki:

“Öcalan da böyle değerlendiriyor. Bir sonuç alınması gerekir. Başka zamanlar veya başka imkan olmayabilir.”

“Kandil de bu görüşte mi?” diye sordum.

Şu karşılığı aldım:

“Kürt hareketinin bileşenlerinin tümü, kimi değerlendirme ve tespitler sebebiyle iktidarın tutumuna dair kaygı taşısa da Öcalan'a tam anlamıyla güveniyor.”

PKK’lı Bese Hozat’ın sürece karşı çıkan sözlerini hatırlattım.

“İktidarın adım atmasına dair çağrılarda bulunuyor” dedi.

Ve ekledi:

“Devletin yapması gerekenler var. Bunları ıskalıyoruz.

Nedir onlar? Kürt sorununda çözüm, inkar siyasetinin bitişi, Rojava’ya yönelik tutumun değişmesi, siyasi tutuklulara yaklaşım…”

İstikşafi görüşme

Erdoğan ve Bahçeli, DEM Partililerin bu tespitlerine hak verir, taleplerine olumlu bakar mı?

Doğrusu, pek ihtimal vermiyorum.

Çünkü Bahçeli’nin istediği, Erdoğan’ın MHP’yi küstürmemek için ‘Evet’ demeye mecbur kaldığı ‘süreç’ ile DEM’in anladığının aynı olmadığı kanısındayım.

Ne Bahçeli ve Erdoğan, Öcalan’ın sunacağı şartları kabul eder ne de İmralı ve Kandil, şartsız silah bırakmaya evet der.

İmralı - TBMM arasındaki trafik için ‘istikşafi görüşme’ desek hata etmiş olmayız.

Her şeye rağmen denemeye değer.

PKK silah bırakacaksa…

Akan kan duracaksa neden denemeyelim?

Kürşad Zorlu, gelecek hafta AK Parti’ye geçiyor

Telefonumdaki mesajlara baktım; 22 Aralıkmış.

O gün bana Ankara Milletvekili Kürşad Zorlu’nun İyi Parti’den istifa edip AK Parti’ye geçeceği istihbaratı ulaştı.

İnanmadım, ihtimal vermedim.

Zorlu’ya mesaj attım.

Birkaç saat sonra döndü.

İddiayı kesin bir dille yalanladı.

Evet, İyi Parti’de sorunları vardı, inkar etmedi.

Ancak AK Parti’ye geçmek mi?

“Asla” dedi.

Aynı Zorlu, 10 gün sonra dün İyi Parti’den istifasını açıkladı.

Aradım, mesaj attım, kendisine ulaşamadım.

Telefonunu kapatmıştı.

Haberi AK Parti’den teyit ettim.

Bir AK Partili yetkili, Zorlu’nun büyük ihtimalle gelecek hafta grup toplantısında AK Parti’ye katılacağını doğruladı. Hatta ilerleyen haftalarda ve şubatın ayının sonundaki parti kongresinde İyi Partili başka milletvekilleri ve belediye başkanlarının AK Parti’ye geçeceğini söyledi.

Görüştüğüm İyi Partili yetkililerse Zorlu’nun istifasını aylardır beklediklerini söylediler. Zorlu’nun Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve AK Parti Ankara Milletvekili Fuat Oktay’la yakınlaştığını, AK Parti aleyhine olabilecek oylamalara katılmadığını, TBMM’de iktidar lehine konuştuğunu anlattılar. Biliyordum…

Zorlu Akşener’den sonra İyi Parti’nin lideri olmayı hayal etti. Delegede karşılık bulamadığı için adaylığa cesaret edemedi.

Müsavat Dervişoğlu’ndan grup başkanvekilliği, parti sözcülüğü ve siyasi işler başkanlığı istedi; alamadı.

İyi Parti’den uzaklaştı.

Ben bir sonraki kongrede genel başkan adayı olmak istediğini sanıyordum.

Meğer hesabı başkaymış.

Zorlu, onu tanıdığım günden bu yana muhalif bir milliyetçiydi. Bu kimliğiyle siyasete atıldı. Daha ilk adımında Akşener’in sözcüsü ve milletvekili oldu. Siyasete tepeden indi. Eğer Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilseydi, belki o kabinede bakan olacaktı.

Şimdi, bakanlık vaadi karşılığında AK Parti’ye katılacağı iddia ediliyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi