Doğum cinayete döndü

S.Y.T., 2025 yılına anne olarak girebilirdi.

Bu hak ondan ilelebet çalındı.

Hem doğum sırasında biricik oğlu öldü…

Hem de rahmi alındı.

S.Y.T. ve İ.T. çifti, doğumu gerçekleştiren doktor S.T. ve Memorial Ankara Özel Hastanesi hakkında suç duyurusunda bulundu.

İlk bebekleriydi

T. çifti, 2024 yılında çocuk yapmaya karar verdi.

S.Y.T., 40 yaşında hamile kaldı.

İlk bebekleriydi.

Memorial Ankara Özel Hastanesi’nde görev yapan ve kendisini ‘doğal doğum uzmanı’ diye tanıtan Doktor S.T. ile anlaştılar.

Doktor S.T., normal doğum planlıyordu.

39. haftaya kadar herhangi bir sorun yaşanmadı.

T. çiftinin 26 Aralık 2024’te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri ifadeye göre başlarından şunlar geçti:

Doktor S.T., doğum yolunun dar olduğunu, bebeğin yüzdüğü amniyon sıvısının azaldığını, plesentanın kireçlendiğini tespit ederek, ‘propess’ adı verilen fitil benzeri ilaçla doğum sürecini başlatacağını söyledi.

S.Y.T., 15 Kasım 2024’te doğumhaneye alındı.

Doktor S.T., propess verilirken hastanede değildi.

İlacın etkisiyle doğum ani ilerledi.

Propess çıkarılmadı.

Yoğun kasılmalar yaşayıp zaman zaman bilinci kapanan, kusan ve acı çeken S.Y.T., sezaryenle doğum yapabileceğini söyledi. Ancak Doktor S.T., kadını dikkate almadı.

S.Y.T., suda doğum için tekerlekli sandalyeyle havuza indirildi.

Su seviyesi yeterli değildi.

Yarım saat boyunca havuz dolmadı.

S.Y.T., çok acı çekti.

Klima soğuk estiği ve kapatılmadığı için üşüdü.

Bebeğin kalp atışını ölçen makine bozulup çalışmayınca havuzdan çıkarıldı.

S.Y.T., yine sezaryen istedi.

Panik haldeki Doktor S.T., dinlemedi.

Doğumhaneye çıktılar.

Vajinal bölgede kesi işlemi yaparak, doğumu başlattı.

Bebeği çıkarmak için vakum yaptı.

“Bu böyle olmayacak” deyip S.Y.T.’yi secde pozisyonuna aldı. Ardından sırt üstü çevirerek, defalarca karnına bastırdı. Bebeğin kafası güç de olsa çıktı. Doktor S.T., omuzları takılan bebeği iki eliyle çekip çıkardı.

Doğduğunda ölmüştü

SY.T., o anı şöyle anlatıyor:

“Sonunda bebeği çıkardılar. Kafamı kaldırıp baktığımda bebeğin hareketsiz olduğunu, müdahale yaptıklarını gördüm.”

Eşi İ.T. ise şunları söylüyor:

“Bebek doğduğunda ex (ölü) durumdaydı. Çocuk doktoru müdahale etti. Bebeği başka odaya aldılar. Arkalarından gittim, odanın önünde bekledim. Doktor yanıma gelerek, ağlamaklı bir şekilde ‘Nasıl olduğunu anlamadım’ dedi. Bebeğin hayata döndürülemediğini anladım. Doktorlar bebeğe müdahalenin 45 dakika sürdüğünü söyledi.”

Rahmi alındı

S.Y.T., o an doğumhanedeydi.

Çok kan kaybetti.

Doktorlar rahmini almaya karar verdi.

Anestezi yapılmadan dikiş atılınca S.Y.T., acı içinde uyandı. O an Doktor S.T.’nin “Nerede bu anestezi uzmanı” diye bağırdığını duydu. Demek oluyor ki anestezi uzmanı yoktu.

S.Y.T.’nin bebeğini yitirdiği yetmiyormuş gibi, annelik hakkı da elinden alındı.

Üstelik ölebilirdi de…

Çünkü S.Y.T.’ye müdahale eden Prof. F.S., “Eğer 15 dakika geç kalsaydım, hastayı kaybetmiştik” dedi eşine. Doktor S.T.’nin “Panik ve şokta, hiçbir şey yapamaz halde” olduğunu söyledi.

Hipnozla şikayetten vazgeçirmek istedi

Bebeğin ölüm haberini anneye Doktor S.T. verdi.

“Neden öldü?” diye soran S.Y.T.’ye “Bebeğin dünyaya gelmek istemedi” dedi. Sonra da “Yaşadığın her şey hayat dersi. Buradan hayatın sana ne anlatmaya çalıştığını anlamalısın” diye öğüt verdi. S.Y.T., “Benim yüzümden mi öldü?” diye sorunca “Oralara hiç girme” diyerek, kadını suçlu göstermeye çalıştı.

Bebek 17 Kasım’da defnedildi.

Doktor S.T., o gün pansuman için S.Y.T.’nin odasındaydı.

Bir sandalye çekip “Seninle bir veda çalışması yapalım” dedi.

Gözlerini kapatmasını istedi.

Hipnoza başladı.

S.Y.T.’yi sözde hayali bir adaya götürdü. Bebeğiyle buluşturup vedalaştırdı ve onu denize bıraktırdı.

S.Y.T.’ye şöyle dedi:

“Kendini, herkesi, her şeyi affettin ve artık bambaşka bir S.Y.T. oldun. Bu S.Y.T. artık rahatlamış, huzura ermiş ve yasal prosedürlerle uğraşmak istemeyen bir S.Y.T.”

Doktor S.T., besbelli anneyi şikayetten vazgeçirmek istiyordu. Bu amaçla hipnoz yoluyla telkinde bulunuyordu. S.Y.T., “Bilincimi kaybedip onun etkisine girmedim” diyor.

Doktoru de hastaneyi de şikayet ettiler

T. Ailesi, hem doktor ve hastaneyi Ankara Tabip Odası’na şikayet etti hem de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu.

Dilekçede, Doktor S.T.’nin yanlış müdahalelerinin hastanenin yetersizlikleriyle birleşerek, S.Y.T.’nin hayati tehlike yaşamasına, rahmini kaybetmesine, bir daha çocuk sahibi olamamasına ve aylarca tedavi görmesine yol açtığı kaydediliyor.

Ailenin avukatı Cenk Yiğiter, bebeğin ölüm sebebinin belirlenmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiğini belirtiyor. Yiğiter, soruşturmayı gerekçe göstererek, belgeleri kendileriyle paylaşmayan hastane yetkililerinin bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten soruşturulmasını istiyor

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Saymaz Arşivi