Ayşenur Arslan
Bunları hak ediyor muyuz?
Aslında konu dünün meselesiydi. Ama biliyorsunuz gündem o kadar o kadar sıcaktı ki, Kızılcık Şerbeti’ne yer kalmadı.
Ben maalesef dizi izleyemeyenlerdenim. Çok ender birkaç dizinin dışında ikinci bölüme geçemedim. Geçemiyorum!
Bu yüzden Kızılcık Şerbeti hakkında bir uzaylı kadar bile bilgim yok. Sadece çok izlendiğini.. Bir de yeni sezonda iki karakterin aşk yaşamaya başlaması yüzünden sosyal medyada fırtınaların koptuğunu biliyorum.
Düşünün, “artık oradayız”. RTÜK, aile değerlerimize ters diye soruşturma başlattı. Dizinin yapımcısı da anında mesajı aldı ve açıklama yaptı:
“ TV dizileri sıra dışı hikayeleri ve yaşantıları senaryolaştırır. Bu yüzden tv dizilerinde anlatılan hikayeler ve yaşantılar fazlasıyla abartılı olabilir. Ancak bu durum Türk aile kurumuna olmak üzere Türk toplumunun değerlerine karşı olan hassasiyetimizi her zaman göz önünde bulundurmaktayız.”
Yani??
“Aile kurumuna ve Türk toplumunun birlik, dirlik ve değerlerine karşı derin bir saygı duymaktayız ve Türk toplumunun değerleri karşısında hassasiyetle yaklaşacağımızı kamuoyunun bilgisine saygılarımızla arz ederiz…”
Uzun lafın kısası, GEREĞİ YAPILACAK!
Dizinin hayranları şirketin nasıl bir adım atacağını beklerken, BİRİLERİ dizinin senaristi için gereğini yaptı!
Merve Göntem gözaltına alındı. Gerçi görünürdeki neden 4 yıl önceki bir röportajda söyledikleriydi. Ancak başta İsmailağa cemaati olmak üzere şeriat sloganlarını yükseltenlere verilen taviz olduğu açıktı..
Kızılcık Şerbeti krizi böyle yeni bir karanlığa savrulurken, sıra geldi Orta Doğu’daki krize.. Yani İsrail’in saldırılarına.
*. *. *
Reis, Hamas heyeti ile görüşme sırasında İsrail’in bombaladığı Katar’a gitti.
Hem de Atatürk Havaalanı’ndan.
Epeydir duyuyorduk.
“Atatürk Havaalanı Erdoğan ve ailesinin ÖZEL havaalanı oldu” diye. Ne var ki söylentiden öteye gitmiyordu. Dün açıklığa kavuştu!
Erdoğan, eşi, bakanları, MİT başkanıyla birlikte -belki de Katar Emiri’nin hediyesi uçakla Doha’ya uçtu. Uçak hakkında daha fazla bir şey öğrenemedim.
Ama aHaber’in haberiyle ziyaretin ayrıntılarını saat saat izleme imkanı buldum.
İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği zirvesi, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin “ARAP NATO’SU” önerisinin hemen ardından acaba nasıl bir tutum alacaktı.
Erdoğan, işte bu soruya yanıt arayan Doha’ya sat 15.00 gibi indi. 20.00 olmadan da ayrıldı.
Bu süreye zirvedeki AİLE FOTOĞRAFI ve bazı ikili görüşmeler sığdırıldı. Aralarında El Şara ile Irak Başbakanının da bulunduğu isimlerle muhtemelen SDG meselesi ele alındı.
İsrail içinse konuşmasında daha ziyade ekonomiye ağırlık verdi.
Aksinin ortaya çıkmasına rağmen “İsrail ile 1 buçuk yıldır her türlü ticari işlemleri durdurduk” dedi.
Ardından, insanda -en azından bende- küçük damadın yazıp verdiği not hissi uyandıran şu öneride bulundu:
“Artık bazı alanlarda kendi kendine yeter seviyeye ulaşmamız şarttır. Bunların başında caydırıcı bir savunma sanayi ve kalkınma geliyor. Yeteneklerimizi ve tecrübelerimizi siz kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğumuzu bilmenizi isterim.”
Doha’daki bu hızlandırılmış programın ardından, zirve bildirisini ve yemeğini beklemeden havaalanına gitti. Türkiye’ye dönüş yoluna geçti.
Çin’de geçen günlerdeki zirvede olduğu gibi. Ve tabii akla yine sağlık sorunları geldi.
Doğrusu ben de artık çok mecbur olmadıkça dışarı çıkmadığım, çıksam da fazla kalamayıp kendimi eve attığım için durumu anlıyorum.
Neyse ki memleketi A’dan Z’ye dizayn edip yönetmeye kalkmadığım için anlayışım orada noktalanıyor! Bu kez, geçenlerde de sorduğum gibi, Saray’da gerçekte kim var diye merak ediyorum.
*. *. *
Mesela, tam da Akbelen direnişinin simgesi Zehra Yıldırım’ın toprağa verileceği gün zeytin ağaçlarının topraktan koparılışı emrini kim verdi?
Mesela, Erdoğan Katar’a uçarken Gazze’ye yelken açan Sumud Filosu’na “AKP milletvekillerinin katılmasını yasaklayan” kimdi?
Soru çok!
İmamoğlu’nun avukatını, özel kalem müdürünü ve hatta şoförünü bile tutuklarlarken, olağanüstü iddialarla başlatılan.. Aralarında SHOW TVnin de bulunduğu kanallara ve onlarca şirketine el konulan CAN HOLDİNG operasyonu nereye gidiyor?
Holding’in en önemli yöneticisi Kenan Tekdağ nasıl oldu da adli kontrolle serbest bırakıldı? Gelişmenin arkasında kimler ya da nasıl bir mekanizma var?
Şu kadarını anlıyoruz: Türkiye hızla bir kavşağa giriyor.
Erdoğan artık yolun sonuna yaklaştı.
İyi de o kavşakta savrulacak mıyız? Yoksa düze mi çıkacağız?
Özgür Özel’in liderliğinde CHP belki de yegane güvence.
Dünkü mahkeme kararından o da yolun sonuna geldiğini anlamış mıdır acaba?
Yoksa avukatı Celal Çelik’in Kılıçdaroğlu’ndan GENEL BAŞKANIMIZ diye söz etmesi sürç-ü lisan mı?
“Sizin gündeminizle Sayın Genel Başkanımızın gündemi aynı değil. Israrlı bir biçimde CHP’ye zarar vermeme iradesiyle sessiz kaldı, açıklama yapmak istemedi. Ancak düşündüğü, yazdığı çok şey vardı, hâlâ da var; gelecekte de olacak.”
Kılıçdaroğlu ve yamacındakiler nasıl bir gelecek hayal ediyor bilmiyorum.
Ama şunu biliyorum:
BU ÜLKE BÜTÜN BUNLARI HAKETMİYOR!