“Bodrum Cup Bostanı” olursa….

Türkiye’de sürdürülebilirlik konusunda en iyi örneklerden biri olan ve her yıl ekim ayının üçüncü haftasını deniz festivaline çevrilen ve bu yıl 21-26 Ekim tarihleri arasında düzenlenen Bodrum yelken yarışları 36’ıncı yılını geride bıraktı.

Son iki yıldır “Maximiles Black The Bodrum Cup” adıyla düzenlenen yarışta ve “Kazanmaya Yeken Aç” ana temasıyla denize açılan yelkenciler, dünyanın tek seyahat türünü “Mavi Yolculuğu” tüm tonlarıyla yaşandı.

100’e yakın yelkenlinin yarıştığı, organizasyon ekipleri ile birlikte 5 gün süren yarışlarda, her gün yaklaşık 200 teknede 15 bin kişi denize açıldı.

Çökertme’den Bodrum’a uzanan koylarda yarış boyunca Bodrum’un en kıymetli hazineleri trihandil, gulet yapımı tekneler salındı…

***

Artık geleneksel hale gelen The Bodrum Cup sponsorlarından olan Hapimag Resort Sea Garden’ın verdiği davete katılan Muğla Büyükşehir Belediyesi ve Kıyı Ege Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Aras, “Ekim ayı Muğla’da denizcilik festivaline dönüşecek. Boat Show Bodrum’da yapılacak” diyordu.

The Bodrum Cup Organizasyon Komitesi Başkanlığı görevini Kurucu Başkan Erman Aras’tan geçtiğimiz yıl devir alan Süleyman Uysal,The Bodrum Cup’ı bir ürün haline getirerek yurt dışı pazarına açmak ve sezonu daha da uzatmak en büyük hedefimiz" diyerek Aras’ın vizyonunu paylaşıyor.

Aras, geçtiğimiz ay tarım, turizm, altyapı, iklim krizi, denizcilik, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm konularında görüş alışverişinde bulunmak üzere Fransa’nın Côte d’Azur Bölgesi’nde ziyaret ve incelemelerde bulunmuştu.

***

36 yıldır sponsorlarla “sürdürülebilirlik” başarısına imza atan The Bodrum Cup’ın önündeki hedef, amaca uygun yerel halka birlikte içerik geliştirmek olmalı.

Zira giderek betonlaşan koylar ve artan ekonomik maliyetler yarışlara ilginin azalması riski doğuruyor. Öyle ki bu yıl düzenlenen yarışlara katılım geçen yıldan düşük oldu.

Ne demek istiyorum açayım:

Bodrum Cup koyları aktif olarak savunmalı. Çevrecilerden gelen itirazlar üzerine mahkemelerde davaları süren turizmcilerden sponsorluk kabul etmemeli.

Mesela Bodrum'da 2019 yılında mühürlenen (sonradan mühürleri çözülen) 8 projeden biri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sınıf arkadaşı Mesut Toprak'a ait Astay Gayrimenkul'ün inşa ettiği 1 milyar dolarlık “Four Seasons Resort and Private Residence Bodrum” isimli projeye karşı süren davalar olmasına karşılık; Four Seasons, Maximille Black The Bodrum Cup sponsorları arasında…

Yarışlar; Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un 5 yıldızlı otel yapmaya çalıştığı Adalıyalı’da 2019 yılından beri süren Kissebükü antik kent kazısı ile fok balıklarının oynaştığı koy ile bütünleşmeli…

Özgür Kıyılar Bodrum İnisiyatifi sözcüsü Güney Şirin, Ağustos 2024’de yapılan protesto eyleminde projeye neden itiraz ettiklerini şöyle anlatıyordu:

Adalıyalı Kissebükü’nden ayrı değildir. Bugüne kadar sizin (Ersoy’un) şirketiniz ETS Tur ve sizden önceki şirketlerin projeleri, bölge halkı ile yaşam savunucularının tepkisi ve mahkeme kararlarıyla iptal edildi. Adalıyalı da geleceğe miras bırakılması gereken önemli doğal alanlarımızdan biridir. Bölge halkının özgürce denize girdiği işgale uğramamış çok nadir koylarımızdan biridir. Binlerce insanın ekmek yediği, ülkemizin tanıtımında önemli yer tutan Mavi Tur’un 70 yıllık en önemli duraklarındandır.

Başta nesli tükenmekte olan Akdeniz fokları olmak üzere milyonlarca canlının nefes alabildiği yaşam alanlarındandır.

***

Bir zamanlar ünlü Muğla halılarının dokunduğu ve tarımın yapıldığı Mazı Köyü’nde kaçak yapılaşmanın önüne geçilmesi için buradaki köylülerle dayanışmalı…

İmar izni verilmeyen Mazı Köyü’nde tarım yapan kalmamış; parsel parsel tüm araziler satılıyor. Köylülerden biri ile konuşuyorum, “Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci bizim oylarımızla seçildi, kaçak diye evlerimizi mi yıkacak” diye itiraz ediyor ve peşinden ekliyor: “Bu koylara oteller yapılırsa mavi tur biter!”

Koyun en büyük geçim kaynağı olan halıcılık ve tarım; artan turizm ve gayrimenkul gelirlerine yenik düşmüş.

***

Maximiles Black 36. The Bodrum Cup sırasında aralarında benimde olduğum küçük bir gazeteci grubu ile görüşen Belediye Başkanı Mandalinci “Bodrum’da zaman içinde yıkılmayı bekleyen 8 bin kaçak yapı var. Yarın Yakaköy mahallesinde yıkıma başlıyoruz” diyordu.

Ve yarın oldu, belediye halkın direnişi ile karşılaştı.

Mandalinci, “Bir yerde kaçak yapılaşmaya ‘Dur’ denirse, sorunun yüzde 50’si çözülmüş olur. 3194 sayılı İmar Kanunu’na revize edilmesi lazım. Bu kanun adeta kaçak yapıların yıkımını engelliyor. Yapılacak bir düzenlemeyle belediyeleri evrak işlerine boğmadan, tarla ya da mera vasfında olan vatandaşın imarsız arsasına, tarlasına ya da kamu mülkiyetinde olan yerlere, plansız yapılan kaçak yapıların bir hafta içinde belediyeler tarafından yıkılmasına imkan verilmeli. Çevre Bakanı Murat Kurum ile bu konuyu görüşeceğim.” diye de ekliyordu.

Van’dan, Ağrı’dan Bodrum’a göçen inşaat işçilerinin kaçak yaptıkları konutların çoğunlukta olduğu Yaka mahallesindeki imara aykırı yapılaşmayla mücadele, Mandalinci’den önceki Bodrum Belediye Başkanı Aras’ın da gündemindeydi.

Zor bir tablo… Mavi ve yeşili betona boğdurmamak için halkın temel ihtiyaçlarını gidermek ve ekonomik bir gelecek vaat etmek gerekiyor.

Büyüyen barınma sorunu ile birlikte, 2019 yılından beri bölgede kaçak yapılaşma azalmadı arttı. Milyon dolarlık villalar kaçak olmuyor nihayetinde imar izni çıkıyor!

***

Metro Türkiye, yelken yarışları boyunca teknelere kolilerce gıda malzemesi taşıyor. Bodrum Belediyesi’nin yanında yelken yarışları organizasyonuna Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Milas Belediyesi’nin de katılımı ile yerel bir marka haline gelen “The Bodrum Cup”, yörede yetişen sebze ve meyveyi tüketmeli.

Halk tarımdan beslenince, Muğla’yı esir alan madencilik kıyımına karşı daha güçlü sesler çıkabilir.

Bu yarışlardan neden bir “The Bodrum Cup Bostanı” doğmasın?!..

Böylelikle Mavi Tur ile birlikte bir uluslararası turizm etkinliğine dönüşme potansiyeli taşıyan The Bodrum Cup, gastronomi kenti olarak da Muğla’yı (ilçeleri Bodrum’u-Milas’ı) öne çıkarabilir.

Sürdürülebilirlik yalnızca her yıl sponsor bulmak olarak algılanmamalı; halka, kente geri dönüşü olan bir ekonomik faaliyet olarak köklenmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serpil Yılmaz Arşivi