Başarı algımız çocuklarımızı ve geleceklerini şekillendiriyor

“Başarı çabayı, çaba ise zaman ve enerjiyi içerir. Kabul görme, çocuğa saygı gösterme, kendisini yeterli hissettirilmesi ve etkin dinlenilmesi ile oluşur. Yeterli hissettirilen çocuk ve evde etkin dinlenen çocukta farkındalık artar. Ve içsel eğilimi, motivasyonu yüksek olur. Bir neden bulur kendi ve geleceği ile ilgili.”

Eğitimci Alper Demir ile başarı algımızı konuştuk.

resim-2025-03-17-052947880.png

Başarı algımızın, çocuklarımızı ve geleceklerini şekillendirdiğini ısrarla vurguluyorsunuz, gençlerimizdeki yansımaları nelerdir sizce Alper hocam?

Gerek küçük yaşlardan ailelerimizden bizlere genetik miras gibi aktarılan (Bilinçaltı kodlarımızla başarıya yaklaşımlarımız), gerekse dışımızda olup bitenlerin (iş ortamında, sosyal ortamlarda konuşulan her şeyi bilgi sanmamız gibi), maalesef içerisinde bulunduğumuz koşulların, bizlerde yaratmış olduğu belirsizlikler kaygıları getirdi ve benzeri nedenlerle başarı algımız, beklentilerimiz çok değişti. Doğal afetler, salgınlar, ekonomik, siyasal ve benzeri koşullar bizleri zihinsel ve ruhsal olarak çok etkiledi ve etkilemeye de devam ediyor. Ve bu nedenle de farkındalığımız azalıyor. Farkındalığı azalan aile üyeleri bu kaygı ve endişe ile daha çabuk sonuç bekler hale geldi. Böylelikle çocuklarının çabasına değil sonuca odaklanır oldu. Çünkü kaybedecek vakitleri yok. Halbuki başarı çabayı, çaba ise zaman ve enerjiyi içerir. Ama bizlere dayatılandan ötürü çocuklarımıza bu şansı vermiyoruz. Çocuklarımızda bu başarı baskısı ile kısa süreli haz peşinde koşar sonrasında da bunlara bağımlı hale gelmeye başladılar.

Peki somut örnek vermek gerekirse başarıyı nasıl algılıyoruz bizler Alper hocam?

Elde ettiği sonucu, başarı ya da başarısızlık olarak görüyoruz. Yani sonuca odaklıyız. Örnek vermem gerekirse 32 net ile sınav sürecine başlayan bir LGS öğrencisi netlerini 80 nete çıkarıyor ve aile hala ilk 10 da olamadığı için başarı olarak görmüyor bu durumu. Sürece odaklanmıyor. Çabasına odaklanmıyor. (Tabi çaba gösteriyorsa) Direk sonuca bakıyor. Sınavlardaki başarısı, mesela iki rakamdan üç rakama geçmek oldu artık ailelerde. 98’den 100’e geçmek yani. Ya da öğrenci 1. İse başarılı, değilse başarısız artık gözümüzde. Çabasını göz ardı ederek yaklaşımlarımız (98 almasında hiç çaba yokmuş gibi tutumlarımız) çocuklarımızın başarıya olan inancının kaybetmeye başlamasına neden olmakta. Sahada birebir gözlemliyoruz bunları. İnancı kaybeden çocuk içsel eğilimini de farkındalığını kaybederek haz peşinde koşmaya başlıyor maalesef ki. Kısa süreli hazların bağımlılığa döndüğünü bilmeden.

Başarı nereden başlar?

Başarı görecelidir elbette ama bence önce evden başlar evdeki ilişkileri yönetebilme yeteneği ile başlar. Ve çocuğun evde kabul görmesi ile ilgilidir. Kabul görme, çocuğa saygı gösterme, kendisini yeterli hissettirilmesi ve etkin dinlenilmesi ile oluşur. Yeterli hissettirilen çocuk ve evde etkin dinlenen çocukta farkındalık artar. Ve içsel eğilimi, motivasyonu yüksek olur. Bir neden bulur kendi ve geleceği ile ilgili. Eğitim ortamları ve eğitimcilerle de şekillenmeye başlar. Çocuklarımızın doğru eğitim ortamlarına ve eğitimcilere gelmesi o kadar önemli ki. Küçük yaşta aileler yaş ilerledikçe eğitimciler girer hayatlarına, Karakteri, davranışları hayalleri, çabası ve geleceğe dair umutları ebeveynler ve eğitimcilerle yolunu bulur.

Öğrencilerin gerçekleri ve gerçekleştirebilecekleri arasındaki boşluğu nasıl kapatabileceğine inanıyorsunuz, bize düşenler nelerdir?

Önce ne yapmamalıyız dan başlayayım. Bir öğrencinin gerçekleri ile gerçekleştirebilecekleri boşluk, asla, zorlama, kıyaslama, komut verme, sürekli stresi anma, aşırı kontrol, aşırı kaygı, beklentileri dile getirme, eleştirme, çabasını görmezden gelme ile kapanmaz. Yani dışsal zorlamaların (Dayatma Kapsamlı) içsel eğilimlerini yok ettiği gerçeğini sahadan gözlemliyoruz. Bu boşluğu çabası ile doldurabilir ama öncelikle çabanın ortaya çıkabilmesi içsel eğilimlerinin ve farkındalığının yüksek olmasına bağlı. Bunun içinde zihinsel ve ruhsal açıdan iyi olmalı çocuk. Ben bunun da bulunduğu ortamdaki mutluluk seviyesi ile çok ilgili olduğunu savunuyorum ısrarla. Evde, sosyal ortamlarında ve akademik ortamlarındaki mutluluk seviyesi. Mutlu olmalarına izin vermeliyiz. Tabi çaba göstermeyenler için durum daha farklı.

Başarı için çaba göstermiyorsa ne yapacağız ebeveynler olarak?

Başarı dışsal değil, içseldir. Dışında olup bitenlerle değil içinde olup bitenlerle çok ilgilidir. İçinde olup bitenlerde; Nefes aldığı ‘’İKLİM’’ (Akademik, sosyal ve duygusal iklim) ve o iklimdeki ‘’MUTLULUK SEVİYESİ’’ ile doğrudan ilişkilidir. Ve böylelikle motivasyon gelir, ona birde süreklilik eklenirse disiplin oluşur. Başarı da kaçınılmaz olur.

Dolayısı ile bulunduğu ortamdaki mutluluk seviyesine bağlı olduğuna çok inanıyorum. Bhutan’ın hikayesinde de belirtildiği gibi. ’’Başarı için mutluluğu ölçün’’. Ancak ailelerin dikkat etmeleri gereken ilk şey 3.ebeveynin doğru çalışması.3.ebevyn anne baba arasındaki ilişki. Evde çocuklarına yaklaşım yeteneği çok ama çok önemli. Sonrasında teknoloji bağımlılığının önüne geçmek adına da güvenli sınırları başta çizmek ve orada özgür bırakmak. Ödül olarak sunuyor aileler teknolojik aletleri. Ve biz ödüle bağlı çocuk büyüttüğümüzde neyi neden yaptığını unutmaya meyilli oluyor.

Sonrasında kontrol edilemeyen bağımlılıklar ortaya çıkıyor. Çocukları ile çatışma halinde olan ve bağı kopmuş ebeveyn çocuk ilişkileri. Açıkçası bu durumda çocuğun sevdiği değer verdiği eğitimcilerin desteklerini almaları çok önemli. Hangi sosyal çevre ile etkileşim halinde olduğunun bilinmesi de ayrıca önem arz etmekte.

Sınav sürecinin ve disiplinin onarıcı gücüne inanmakla ve süreç içerisindeki çabaya odaklanmakla çok beslenen bir faktör başarı.

Başardıkça değil, her an sevgimizi ve güvenimizi hissettirmeliyiz çocuklarımıza.

Güvenli ve mutlu aile ilişkileri, güvenli sınırları çizilmiş teknoloji ilişkileri, doğru eğitim ortamları ve sosyal ortamlar başarıya götüren faktörler arasında her zaman.

Sonrasında ne olur biliyor musunuz?

Siz sadece çocuğun hikayesini nasıl yazdığını İZLERSİNİZ, senaryosunu YAZMAZSINIZ.

Sevgili hocam değerli bilgileriniz için size teşekkür ediyorum. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Şahin Aybek Arşivi