Fikret Bila
Hastaya da doktora da ceza
Sosyal devlet olmanın gereklerini yerine getirmeyen iktidar iyi işleyen sistemlere de çomak sokmaktan geri kalmıyor.
Bir süredir vatandaşın memnun olduğu CHP’li belediyelerin kreş hizmetini engelleme girişiminde bulunan iktidar, çıkardığı bir yönetmelikle aile sağlık merkezlerindeki hizmete darbe vurdu.
Vatandaşın özellikle de emeklilerin evlerine en yakın sağlık merkezinde tedavi olmalarını zorlaştırarak hem hastaya hem doktora ceza veren hükümler getirdi.
Bu yönetmelikle aile hekimlerinin antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucu ilaç yazmaları sınırlandırıldı.
İl ortalamasının üzerinde bu ilaçlardan yazan aile hekimlerinin teşvik ücretleri düşürülüyor, teşvik ödemesinden yararlanamıyorlar.
Hastalarına daha az antibiyotik, ağrı kesici ve mide koruyucusu ilaç yazacak hekimlerin ise daha fazla ücret almaları öngörülüyor.
Yönetmeliğe göre hekimlerin teşvik alabilmesi için, kendilerine kayıtlı kişilerin yılda en az iki kere aile sağlık merkezine gelmesi gerekiyor.
Kendisine kayıtlı bir hasta yılda yediden fazla başka bir sağlık kurumuna gittiyse aile hekimi yine teşvikten faydalanamıyor.
Bu yönetmeliği protesto etmek ve değişmesini sağlamak için aile sağlık merkezlerindeki birçok aile hekimi, hemşire ve ebe beş gündür iş bırakma eylemi yapıyorlar.
Yönetmeliğin getirdiği sınırlamalara haklı olarak itiraz ediyorlar.
Bu sınırlamaları devletin vermesi gereken kamusal sağlık hizmetiyle bağdaştırmak mümkün değil.
Bir hastanın ağrısı varsa aile hekimi ağrı kesici yazmadan nasıl tedavi yapacak?
Ya da enfeksiyon rahatsızlığı yaşayan vatandaşa antibiyotik ilaç yazmayıp nasıl iyileştirecek?
Kronik mide rahatsızlığı olan hastaya mide koruyucu ilaç yazmayıp ne yazacak?
Devlet hastanelerinde tomografi, MR gibi görüntüleme hizmeti alabilmek için aylar sonrasına randevu veriliyor.
Sanki sistem “aile hekimliğine veya devlet hastanesine gelmeyin özel hastanelere gidin” diyor vatandaşa.
Oysa başta emekliler başta olmak üzere kamu çalışanlarının özel hastane masraflarını karşılamaları mümkün değil.
Özel hastanelerde tedavi olmanın ancak üst gelir grubundaki vatandaşların karşılayabilecekleri bir maliyeti var.
Mevcut sistemde özellikle emekli maaşıyla geçinmeye çalışan vatandaşlar ilaç alırken katılım payını bile ödemekte zorlanıyorlar.
Emeklilerden yüzde 10, çalışanlardan yüzde 20 oranında ilaç katılım payı alınıyor. Ayrıca eczanelerde ilaç alırken muayene katılım payı da tahsil ediliyor.
Kronik hastalığı olan bir emekli vatandaşın kullanması zorunlu olan üç ilacı alabilmesi için 400 lira, 500 lira katılım payı ödemesi gerekiyor.
Bu zihniyet Sağlık Bakanlığı’nın yaptığı aile hekimi ve aile sağlık hizmeti tanımına uymuyor.
Bakanlık aile hekimini şöyle tanımlıyor:
“Aile hekimleri, kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini, yaş, cinsiyet ve hastalık ayrımı yapmaksızın, her kişiye kapsamlı ve devamlı olarak vermekle yükümlü, gerektiği ölçüde gezici sağlık hizmeti veren ve tam gün esasına göre çalışan aile hekimliği uzmanı veya Bakanlığın öngördüğü eğitimleri alan uzman tabip veya tabiplerdir.”
Tanım yerli yerinde ama aile hekimlerine ilaç yazma sınırlaması getirirseniz, hastalık için gerekli ilacı yazdı diye gelirini düşürürseniz bu hizmeti en iyi şekilde vermesini beklemeniz gerçekçi olmaz.
İktidar, hastaları ve aile hekimlerini cezalandıran bu sistemden zaman yitirmeden vazgeçmelidir.