Aristo'yu oku Okan Buruk Aristo'yu

Galatasaray Hatayspor'a takıldı.
Haftalar sonra 2 puan kaybetti.
Peki bu nasıl oldu? Lider düşme hattında can çekişen Hatayspor'a nasıl puan verdi?
Anlatalım.
Bu karşılaşma, yalnızca saha içindeki mücadelenin değil, saha dışındaki kader dokunuşlarının gölgesinde şekillendi.

Hatayspor, deprem felaketinin bıraktığı derin yaraları henüz saramadan, küme düşmeme mücadelesinin ağır yükünü omuzlarında taşıyordu. Yönetimin bir teknik direktör öğütme fabrikasına dönüşmesiyle 18 haftada üç hocayı geride bırakan takım, bu zorlu sınava Murat Şahin önderliğinde çıkmıştı.

Murat Şahin oyuna bir satranç ustasının ihtiyatıyla başladı, sahadaki her hareketi bir sonraki hamlenin temeli gibi titizlikle inşa ediyordu.

Galatasaray ise zirvenin yalnızca görkemiyle değil, sorumluluğuyla da yüzleşiyor; sanki liderlik tacının baskısı altında ezilmemek için tedirgin ve telaşlı bir görüntü veriyordu.

Sarı Kırmızılılar ilk yarıda önceki maçlardaki tempolu hücum gücünden uzaktı. Kanatları hiç kullanmadı. İki bek birinci bölgeyi geçmek bir yana, yerlerinde çakılı kaldı. Orta saha dirençsizdi. Bu bölümde yalnızca Torreia'nın yan direkten dönen şutu dikkat çekiyor, fakat kaleye giden yollar bir türlü zorlanamıyordu.

Hatayspor ise gücünün elverdiği ölçüde savunmasını sağlam tutarken, hızlı çıkışlarla ve Adoubakar'ın sprintleriyle tehlike yaratmaya çalışıyordu. İlk 30 dakikanın ardından Hatayspor, beklenmedik bir enerjiyle çok adamla Galatasaray kalesine inmeye başladı. İlk denemelerinde golü bulmaları, bir anlık karambolün içine saklanmış kaderin cilvesi gibiydi. Rivas'ın kafayla gönderdiği top, Galatasaray ceza sahasında bir fırtınaya dönüştü. Kalabalığın içinde Cemali, dört Galatasaraylı oyuncunun arasından sıyrılarak adeta bir mucit gibi dar alanda çareyi yarattı ve topu ağlarla buluşturdu. Sahanın en gençlerinden biri olan Cemali, belki de farkında olmadan "17 Ocak Dünya Mucit Çocuklar Günü"nü kendi ismiyle kutlamış oldu: 1-0.

Galatasaray, devre arasına yenik giderken belki de sezonun en sönük, en etkisiz ve en durağan 45 dakikasını geride bırakmıştı. Takımın ruhsuz ve silik görüntüsü, adeta taraftarın sabrını sınıyordu.
İlk yarıdaki hayal kırıklığı dolu futbol, teknik direktör Okan Buruk’u da fazlasıyla rahatsız etmiş olacak ki, ikinci yarıya cesur bir dokunuşla başladı. Kaan Ayhan’ın yerine Kerem Demirbay, Abdülkerim’in yerine ise Sallai sahadaydı. Bu değişiklikler, Galatasaray’ın üstündeki ölü toprağını silkeleyip atmasına ve özüne dönmesine neden oldu.

Takım, yeniden o bildiğimiz baskılı, tempolu ve pozisyon üretmekten çekinmeyen kimliğine büründü. Bu dirilişin ödülü ise 56. dakikada geldi. Osimhen, soğukkanlılıkla kullandığı penaltıyla skoru eşitledi.

Bu golle birlikte Galatasaray'ın temposu daha da arttı. Özellikle Barış Alper ve Yunus'un kanatlardan taşıdığı toplarla çok pozisyon ürettiler ama galibiyeti getiren golü atamadılar.
Ve iki puanı bırakmak zorunda kaldılar.

Antik çağın en önemli filozoflarından Aristoteles'in şöyle bir lafı var.

"İyi bir başlangıç, işin yarısının yapılmış olması demektir."

Galatasaray Hatayspor karşısında maça iyi başlamadı. Koskoca 45 dakikayı boşa harcadı. İkinci yarıdaki çabaları da o ilk yarıdaki hataları telafi edemedi. İki puan kaybetmesinin nedeni maça iyi başlamamaktı.

Sonunda Galatasaray bu sezon deplasmanda ilk kez 2 puan kaybederek, Fenerbahçe'yi umutlandırdı.
Okan Buruk bu maçtan ders çıkarmalı.
Belki de Aristoteles'i okuması gerekiyor.
Çünkü futbol aynı zamanda bir felsefedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Sedat Kaya Arşivi