Akraba-i Taallukat devleti!

Hısım akraba devleti de diyebilirsiniz?

Baba, ana, kardeş, amca, yenge, hala, dayı, yiyen, kuzen devleti de diyebilirsiniz?

Siyasal Bilimler literatüründe yeri var mı? AKP sayesinde olacak? Parti devletinin bir üst aşamasıdır bu… Veya son aşaması…

İzah edeyim…

Liyakat diye bir şey kalmadığını Mısır’daki sağır sultan bile biliyor. Eskiden AKP il ve ilçe örgütlerinin sözü geçerdi. Genel Merkez üzerinde etkiliydiler. Genel Merkez yöneticileri onların isteklerini yerine getirirdi…

AKP teşkilatları bir dönem iş ve işçi bulma kurumu gibi çalıştı… AKP yönetiminde yakını olan, kart viziti kapan işe giriyordu. Zaten sözlü sınav da bu sebeple çıktı. Yazılıdan kaç puan alırsan al cebinde hamiline kart olmazsa komisyon bin dereden su getirip eliyordu…

Uzun yıllar Türkiye böyle yönetildi. AKP ‘nin iktidarda kalma süresi uzadıkça Türkiye yavaş yavaş parti devlet modeline evrildi… Tek adam rejimiyle birlikte parti devleti modeli resmileşti, meşrulaştı…

Bir kişi hem Devlet Başkanı hem de AKP Genel Başkanı olunca valiler de ister istemez aynı zamanda AKP’nin partinin il başkanı gibi oldu. Kaymakam ilçe başkanının yerini aldı.

İş arayanlar, yerel düzeyde ihale peşinde koşanlar eskiden il başkanının kapısını çalardı artık valilerin kapısını çalar oldular. Dolambaçlı yoldan değil işlerini doğrudan çözme yolunu seçtiler… Valiler iktidar partisinin o ildeki faaliyetlerini de organize ettiler. Seçim kampanyasını yönettiler…

31 Mart seçimlerinde belediye başkanlığını CHP’ye kaptıran Kırşehir, Amasya ve Manisa valilerinin merkeze çekilmesi parti devlet modelinin tipik göstergesidir. Fatura onlara kesildi.

Şirkete özel ihaleler, kişiye özel ilanlarla işe adam almalar bu dönemin ürünüdür. Parti devleti modeli kök salıyordu ama ekonomi kötüye gidiyordu. İş alanları daraldıkça daraldı…

Hal böyle olunca, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları, rektörler, dekanlar, üst düzey bürokratlar, illeri yönetenler tercihlerini akrabalarına kullandılar.

AKP’li belediye başkanı önce hısım akrabam demeye başladı… Bakanlar birinci derece yakınlarına öncelik verdi. Milletvekilleri kardeş, dayı, yiyenlerine iş kapısı açmak için ter döktü.

Kıt kaynak, kıt iş olunca, kart vizit geçerliliğini yitirdi. O kıt kaynaklar o kıt iş imkanları oğul, kardeş amca, yiyen, dayı, yenge, teyze için kullandı…

Akraba-i Taallukat devleti böyle doğdu… Parti devleti yerini aldı…

İyi bir şey değil ama, parti devletinde en azından partide yetişen, partide kendini ispat eden kişilere devlet kadroları açılır. Akraba-ı Taallukat devletinde bu bile yok…

Yeni devlet düzenine son ve simge örnek… Düsseldorf konsolosluğuna çalışma ateşesi olarak atanan kişi Almanca bilmiyor, devlet memuru da değil. Bu yüzden ataması açıktan yapıldı. 7 bin 200 euro maaş alacak. Peki bu kişi daha önce ne iş yapıyordu?

Aşçıydı... Kayınpederinin işyerinde aşçı olarak çalışıyordu.

Ama aşçının herkese nasip olmayan önemli bir özelliği vardı…

Kendileri akraba-ı taallukattandı…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Tezkan Arşivi