Sezin Öney
ABD’ye Kalın ve Fidan’ın “ikiz” ziyaretleri
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD-Türkiye “Stratejik Mekanizma” buluşması için Washington’da. MİT Başkanı İbrahim Kalın da, CIA Başkanı Burns ve diğer görüşmeleri için ayrıca ABD başkentinde…İkisinin de, ana gündem maddesi “terör”; Irak ve Suriye. Ankara’nın gündemi “Çözüm Süreci”nden ziyade 2024 Yazı askeri operasyonları...
MİT Başkanı İbrahim Kalın, ABD’nin başkentinde; Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, onun hemen ardından temaslarda bulunmak üzere Washington’a uçtu. Kalın, 5 Mart itibariyle ve Fidan da, 7-8 Mart’ta ABD’deki görüşmelerini gerçekleştiriyor.
Görüldüğü gibi artık, ABD ile olanki gibi kritik ilişkilerde, “MİT Başkanı ve Dışişleri Bakanı”nın eş zamanlı ve “ikiz” biçimde devrede olduğu ilginç de bir diplomasi pratiğine geçtik.
Kalın, 5 Mart’ta CIA Başkanı William Burns ile bir araya geldi. MİT Başkanı’nın her ne kadar istihbarat ağırlıklı toplantıları olsa da, Kongre ve Dışişleri Bakanlığı’nda da görüşmeler gerçekleştiriyor.
Öte yandan, Dışişleri Bakanı Fidan da, ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile görüşecek. Taraflar, 7. Türkiye-ABD Stratejik Mekanizma Toplantısı çerçevesinde bir araya geliyor.
Stratejik Mekanizma toplantıları, 2016 Darbe Girişimi ve Rusya’dan S-400 Savunma Sistemi satın alınmasının gibi “artçı şoklarının” ardından, ABD ve Türkiye’nin ilişkilerini komadan çıkarmak için formüle edildi 2021 Ekim’de Roma’daki NATO zirvesindeki Erdoğan-Biden görüşmesinde hayata geçirilmesi kararlaştırılan bu diyalog kanalı şimdiye kadar, “dönüm noktaları” yarattı denemez.
İki ülke arasındaki “Stratejik Mekanizma’nın” ilk buluşması, 2022 Nisan’ında ekonomik ve ticari iş birliğine odaklanmıştı. Suların ilk test edilmesinden sonra, “Mekanizma”nın ikinci buluşması, Mayıs 2022’de bakanlar düzeyine taşındı.
Buna karşılık, ABD-Türkiye ilişkilerini “baştan yaratması” için kurulan yapının Mevlüt Çavuşoğlu’nun bakanlığı döneminde, ismindeki “stratejik” kavramına uygun fazla bir çıktısı oldu da diyemeyiz. Eylül 2022’de bakan yardımcıları seviyesinde buluşuldu; 18 Ocak 2023’te de yine bakanlar seviyesinde…
Bu süreçte, ABD ve Türkiye arasında ilişkileri asıl dokuyan kilit isim, dönemin Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Baş Danışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Başkan Vekili İbrahim Kalın idi. Tıpkı, Rusya ile yaşananların tamiratını yapanın da aynı isim olması gibi…
Detaylandırırsak; Kalın, Cumhuriyetçi Parti’den bir isim olan ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Jeffry Flake ile ortak çalışarak, “F-16’lara karşılık İsveç’in NATO üyeliği” pazarlığını asıl yürüten isimdi. Kalın’ın 2023 başında da olmak üzere çeşitli kereler ABD’ye giderek, Kongre’den isimlerle görüştüğü biliniyor.
“MEKANİZMA”YA İŞBİRLİĞİNİ KAZANDIRMAK?
Dönelim “Stratejik Mekanizma” konusuna: 2023 Haziran’ında, Fidan’ın bakanlığı ile beraber, süreç yeniden hayata döndü. Ancak, 5 ve 6. buluşmalar, Dışişleri Bakanları seviyesinde gerçekleşmedi: Dışişleri Bakan Yardımcısı Burak Akçapar ve ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland 23 Haziran 2023’te gerçekleşti. 28-29 Ocak 2024’te de, Nuland ve Akçapar, yeniden buluştular.
Türkiye’nin bir çok ülke ülke ile “Stratejik” buluşma mekanizmaları var: Yunanistan ile, bir zamanlar ilişkilerin daha da iyi olduğu dönemden kalma, “Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi” var örneğin.
Veya en fiyakalısı olarak Azerbaycan ve Macaristan ile olduğu gibi, “Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyleri”…
ABD ile olan “Stratejik Mekanizma”da ise, daha ikili ilişkiler “bitkisel hayattan”, yeni yeni “travmatoloji ünitesine” geçiyor gibi…
Blinken ile Fidan, ABD Dışişleri Bakanı’nın biri Kasım’da Ankara ve diğeri İstanbul’a olan iki görüşmesinde de bir araya geldiler. İstanbul’da 6 Ocak 2024’te gerçekleşen ikinci buluşmada, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve artık MİT Başkanı olan Kalın da vardı. O toplantıda, Türkiye’nin NATO’nun İsveç’in üyeliğinin “artık” onaylanması-yoksa, Biden Yönetimi’nin F-16’lar konusunda bir şey yapamayacağı mesajının iletildiği öne sürülüyor.
Daha da açarsak, şu iddia ediliyor: Yunanistan’a F-35’ler satışı ile ilgili ilerleneceği ve Türkiye’nin F-16’ları konusunun ise, “gerçekten de gerçekleşmeme riski altına gireceği” belirtilmiş Blinken tarafından…
Şimdi, Fidan ve Blinken, ilk kez, ABD ve Türkiye arasında açılan (daha doğrusu açılmaya çalışılan) yeni sayfa için baş başa buluşuyorlar. Taraflar, iki hafta önce de, Brezilya’da G20 Zirvesi’nde görüştüler. Ve tabii, çeşitli kereler uluslararası zirveler ve toplantılarda da bir araya gelmişlerdi. Ancak, bu buluşma farklı önemde: çünkü, iki Dışişleri Bakanı, ABD-Türkiye ilişkilerine artık “işbirliği” kavramını da ekleyip ekleyemeyeceklerini ölçüp biçecekler.
Bu arada, Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Müsteşarı Victoria Nuland’ın yerine, ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi John Bass’in de geçiyor olması, diplomatik temaslara ilginç bir boyut katıyor.
Fidan’ın randevu adresleri arasında, Başkan Joe Biden’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan da var. Ayrıca Fidan da, Kalın gibi Kongre üyeleriyle de görüşecek. Fidan’ın, Kalın’ın ziyaretinden farklı yönü (dışişleri ile diplomasi mesaisinin ağır ağır basması ötesinde), düşünce kuruluşlarında konuşmalar da gerçekleştirmesi.
ASIL GÜNDEM IRAK VE SURİYE
Kalın’ın da, Fidan’ın da gündemleri neredeyse aynı-başlıca madde de öyle: “PKK, FETÖ ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele”. Gazze ve Ukrayna’daki savaşlar ise, bu en ön plandaki gündem maddesinden sonra geliyor.
Tabii, Fidan’ın gündemi Kalın’ınkinden çok daha “kalın”: S-400’ler nedeniyle Türkiye’ye uygulanan silah ambargosu, CAATSA Yaptırımları, Türkiye’nin en büyük alıcısı olduğu ABD’den LNG gazı ticareti , Doğu Akdeniz, Libya gibi “mütevazı” gündem maddeleri gibi uzayıp gidiyor konular…
Asıl gündem Irak ve Suriye çünkü, yaklaşık bir ay önce ABD ve Irak arasında, Savunma Bakanlığı düzeyinde önemli görüşmeler başladı: ABD askerlerinin, Irak’tan tamamen çekilmesi görüşmeleri. Irak’ta 2500 ve Suriye’de ise 900 civarı ABD askeri bulunuyor. Resmî olarak IŞİD/DAEŞ ile mücadele kapsamında görevlendirilmiş, iki ülkenin de kuzeyinde konuşlu bu askerlerin çekilmesi birbirine bağlı vakalar. Irak’tan çekilirlerse, Suriye’deki ABD askerlerinin de çekilmesi gerekecek. Süreç, her ne kadar “belli bir sürece yayılacak” olsa da, birden “zamanın hızlanabileceği” bir ortam da var.
Belli ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabinesi, Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT’in yaklaşımı, ABD ile yeni sayfanın en üst satırına Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta “kendini güvende gördüğü bir askeri denklemi” de yazmak istiyorlar. Bu da, ABD ile yeniden çekişme sürecine girmeden, Irak ve Suriye’ye askeri operasyon yapılmasını da içereceğe benziyor. Ankara’nın iç ve dış siyasette, sınır ötesi askeri gücünü sergilediği bir konsolidasyon süreci de, “Çözüm Süreci”nden daha önceleniyor gibi gözüküyor.