Sezin Öney
“En büyük takas” ve Türkiye
Türkiye açısından gerçekten de sürpriz bir diplomatik başarı oldu: “Soğuk Savaş’tan sonraki en büyük rehine takası” olarak lanse edilen uluslararası pazarlıkta Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kilit rol oynadığı anlaşılıyor.
Bizzat MİT ve Dışişleri Bakanlığı’nın MİT’e atıfla yaptığı bilgilendirmelere göre, Türkiye’nin arabulucu rolü yadsınamayacak derecede önemli, “olmazsa olmaz” bir raddedeydi.
Öncelikle ne oldu bir anımsayalım: 1 Ağustos akşamüzeri dünya kamuoyuna yansıyan haberlere göre, Rusya ve Belarus gibi yakın olduğu ülkelerde tutuklu bulunan ikisi çocuk 16 kişi, Batı ülkelerine nakledildi. Rusya da, “mahkum takasında”, Batı ülkelerinde tutuklu bulunan 10 vatandaşını “geri aldı”.
Gazetecilere karşılık…
Tabii; mahkumların arasındaki farka dikkat çekmemiz lazım: ABD ve diğer ülkelerin takas edilen tutuklularının önemli bir kısmı gazetecilerden oluşuyor. Yine, Batı’ya gönderilen mahkumlar arasında, muhalif sivil toplum hareketlerinde yer alanlar veya süpermarkette “savaş karşıtı etiketler” yapıştırmak gibi “suçlardan” mahkum edilen Rus vatandaşları var. Rusya’ya iade edilenler ise, şöyle profillere sahip:
Mesela Roman Seleznev’i ele alalım: 2017 yılında 169 milyon dolarlık bir bilgisayar korsanlığı planını yürütmekten suçlu bulundu. Seleznev’in başında olduğu ağ, ABD restoranlarından kredi kartı verilerini çalmak ve bunları karaborsada satmaktan suçlu bulundu. Seleznev de yargılaması sonucu, 2009 ile 2013 yılları arasında yürüttüğü plan nedeniyle 27 yıl hapis cezasına çarptırıldı. ABD Adalet Bakanlığı’na göre Seleznev’in ağı, perakende satış noktası sistemlerinden 500’den fazla Amerikan işletmesinden ve 3.700 finans kuruluşundan milyonlarca kredi kartı numarasının çalınmasını sağlayan kötü amaçlı yazılım yükledi.
Ve tabii; tüm bu takasın “mücevher” parçası Vadim Krasikov’a gelelim. 2019’da Berlin'deki bir parkta, sürgündeki bir Çeçen komutanın öldürülmesi nedeniyle Almanya’da müebbet hapis cezası çeken Rusya istihbaratı Federal Güvenlik Servisi (FSB) ajanı Krasikov’a…Almanya’da savcılar, Krasikov’un Rusya’dan aldığı emirler doğrultusunda hareket ettiğini ve FSB’nin son derece gizli “Vympel” birimine bağlı çalıştığını kanıtlamıştı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kendi istihbaratçı geçmişi dolayısıyla, Krasikov gibi istihbarat elemanlarının “hapisten ülkelerine dönüşünü” önemsediğini öngörmek zor değil.
Putin, Donald Trump’ın başlıca destekçilerinden olan muhafazakar talk show sunucusu Tucker Carlson ile yaptığı son röportajda; ülkesinin “vatansever” Krasikov’un serbest bırakılmasını önemsediğini vurgulamıştı. Zaten de, Rusya’ya iade edilen tutukluları karşılamak için bilfiil kendilerini ülkelerine getiren uçağın kapısına gitmesi; takası nasıl bir zafere dönüştürmek istediğinin işareti idi.
ABD tarafında da, Başkan Yardımcısı ve Demokratların resmen başkan adayı olmasına çeyrek kalan Kamala Harris’in de, Biden’dan da özerk takası sahiplenmesi-onun süreçteki aktif rolüne dikkat çekilmesi de önemliydi.
ABD’nin takastaki “mücevher” parçası, Wall Street Journal’ın Rusya muhabiri Evan Gershkovich ve ABD Ordusu’nda görev yapmış piyade Paul Wheelan idi.
Almanya taviz verdi
Almanya tarafından bakılınca ise, “hafızası uzun” bir ülke olarak Olaf Scholz liderliğindeki Sosyal Demokrat-Yeşiller-Liberaller hükümetinin ciddi bir taviz verdiğini söyleyebiliriz. Evet; serbest bırakılan Alman mahkumlar da oldu-aralarında Belarus’ta idama mahkum bir vatandaşının da olduğu “takasları” iade aldı. Ama sonuçta, Almanya tarafına “ne karşılığında cezası sabit, katil bir Rus suikastçıyı” serbest bıraktıkları sorusuna yanıt olarak sadece, “müteffiklik” cevabı geliyor.
Bu yanıt da, günümüz siyasetinde “milli çıkarlar” herkesin asıl odağı iken çok dayanıksız…
Türkiye kısmına gelelim
MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın hakkını vermek lazım: F-16’lar konusunda ABD ile krizin aşılması meselesinde de, şimdi “Soğuk Savaş sonrası en büyük mahkum takası” sürecinde de gerçekten kilit rol oynadı. Açık ara en başarılı uluslararası bürokrasi figürü desek bugünün Türkiye iktidarının yanlış olmaz.
Gene bir ironi ki; Türkiye’nin kendi iç siyasetindeki halleri ve iç siyasetinin dış politikadaki halleri nedeniyle, bu istihbarat başarısı süreci de, layıkıyla gündem bile olmadan unutulacak.
Maalesef; günümüz Türkiye’sinde hiçbir liyakat ve başarı karşılığını bulmaz.
Vasatlık ve hatta kötülükle çevresini donatan, bunu yücelten de; aynı biçimde yansır tarihin aynasına…