"Kadınları şeytani bir varlık olarak kabul ediyorlar"
Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kanun 30 Kasım 1925’te yürürlüğe girse de tarikat ve cemaat faaliyetlerini sürdürüyor. Tarikatlarla ilgili araştırma yapan uzmanların raporlarına göre Türkiye’de 30 tarikat ve onlara bağlı 400 kol bulunuyor.
Sadece İstanbul’da 445 tekke faliyet yürütüyor. Siirt, Diyarbakır, Mardin, Adıyaman, Batman, Van, Hakkâri, Şırnak, Ağrı, Muş, Bitlis, Gaziantep ve Şanlıurfa’da ise cemaat ve tarikatlara ait 800’ün üzerinde faal medrese bulunuyor. Araştırmacılar, İstanbul’da “apartman medresesi” olarak kullanılan yer sayısın bilinmediği belirtiliyor. Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek'in haberine göre, Türkiye’de 2.5 milyondan fazla kişinin bir tarikat ya da cemaatle organik bağı bulunduğu tahmin ediliyor.
‘En önemli sorun laik eğitimden uzaklaştırılmış olmasıdır’
CEMİL KILIÇ: Tarikatlar yasadışı oluşumlardır. 677 sayılı kanunla tarikatlar, tekke ve zaviyeler yasaklanmıştır. Cumhuriyet devriminin en önemli kanunlarından biridir. Bu kanun ödün verilmeden uygulanması gereken bir kanundur. Günümüzde bu kanun uygulanmadığı gibi tarikatlar faaliyet icra ediyorlar. Kurdukları vakıflar ve dernekler aracılığıyla bunu yapıyorlar. Tarikatların mevcudiyeti suçtur.
Ben de doğrudan doğruya tarikatların varlığına karşıyım. Tarikatların denetlenmesi diye bir şey olamaz. Tarikatlarla mücadele edilmelidir tıpkı bir terör örgütüyle mücadele edilir gibi. Tekrar hatırlatıyorum 677 sayılı kanun hala duruyor kaldırılmış değil. O kanun Cumhuriyet devrim yasaları arasında en önemli kanunlardan biridir.
Tarikatlar içinde yaşanan istismar vakaları denetleme yoluyla veya başkaca yollarla önlenebilir, önlenemez tartışmalarını abes olarak telakki ediyorum. Tarikatlarda bu gibi istismarların sebebi ise harem selamlık olayı abartılmış durumda. Çocuk veya yetişkin yaşta kadın ve erkekler birbirinden tamamen yalıtılıyor.
Bu da hemcinsine yönelmek gibi ya da savunmasız küçük çocuklara yönelmek gibi sapkınlıklara sebep oluyor. Cinsel istismar vakalarının önlenmesi için laik eğitimin tam anlamıyla uygulanması gerekiyor. En önemli sorun laik eğitimden uzaklaştırılmış olmasıdır.
Hükümet bunları cesaretlendiriyor
İHSAN ELİAÇIK: Tarikatlarda kadın ve cinsellik meselesi bir tabu olarak ele alınıyor. Sağlıklı bir cinsel hayat yaşamıyorlar. Kadınlar ve erkekler arasında sağlıklı bir iletişim kurulamıyor. Tarikatlardaki aşırı teslimiyetçi tutumda buna yol açıyor. 90’lı yıllarda bazı tarikatlar tekke ve zaviyeler kapatılmıştı.
Birçok tarikat görmezden gelinerek siyasilerle ilişki kurarak sanki hiç kapatılmamış gibi faaliyetlerine devam ediyorlar. Geldiğimiz noktada 1925 yılında tekke ve zaviyelerin kapatılmasının hiçbir anlamının kalmadığı, vakıf ve dernek adı altında siyasilerle pazarlık yaptığı ortadadır.
Mesela mevcut hükümeti bu konuda oldukça ileri noktada. Bunların cesaretlenmelerine etki uyandırdığını görüyoruz.
"Kadınları ikinci plana bile almayan kitaplar okutuluyor"
NAZİF AY: Diyanet’in bugünkü yapısı bunları destekliyor. Diyanet birtakım verdiği fetvalarla bunların temsilcisi gibi davranıyor. Ayasofya’da Diyanet İşleri Başkanı’nın kılıçla çıkması bile cemaat ve tarikatlara cesaret veriyor. Biz defalarca uyarmamıza rağmen AKP yine aynı hatayı yapıyor. Tarikatlar İslama alternatif oluşturdu. Aile hayatı ve cinselliğe dair bunların sapkın kaynakları var.
Kadınları ikinci plana bile almayan kadınlara öğüt adı altında birçok kitap yayımlanıyor bunlar tarafından. Kadınları şeytani bir varlık olarak kabul ediyorlar. Çağdaş yaşama ayak uyduramamanın faturası olarak zaaflarını da ortaya çıkarıyorlar. Hem lanet ediyorlar hem de lanet ettikleri düşünceye karşı birtakım sapkınlıklar geliştiriyorlar.
Dinin ana kaynaklarının neler olduğu ve nasıl yorumlanması gerektiğini ciddi bir din bilginleri komisyonu oluşturulması, tamamen siyasetten arındırılarak gerekmektedir. Aksi halde bunlar mahalle arasındaki dindar halka karşı etkili olmaya devam edecektir.
Yeni kuşakta İslam denilince hemen akla bunlar geliyor. Bu sebeple ateizm ve deizme büyük bir yönelim var. Bu kendi raporlarıyla da ortaya çıktı. Her anlamda tarikatların bir sapkınlığı temsil ettiğinin farkına varılması gerekiyor. Aksi halde bunun faturasını hepimiz ödüyoruz ve ödeyeceğiz.