Polisin sert müdahalesi sonrası Tokatköy sakinleri isyan etti: Bizden nasıl oy isteyecekler

Beykoz, Tokatköy’de polisin sert müdahalesinin ardından mahallede hüzün hakim. Savaş alanına dönen mahallede polis müdahalesinin ardından mahalle sakinleri gözyaşlarını tutamıyor. Plastik mermi ile yaralanan bölge sakini 52 yaşındaki Hayati Asal, “Nasıl gelip bizden oy isteyecekler” diyor.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Beykoz Belediyesi’nin ortaklaşa yürüttüğü Tokatköy kentsel dönüşüm proje kapsamında evler tahliye edilip yıkılmak isteniyor. Polisin bölge sakinlerine dünkü sert müdahalesinin ve bir evin yıkımının ardından Tokatköy Mahallesi’ndeyiz. Ağaçlar içindeki mahalle savaş alanına dönmüş. Bazı evler yıkılmış, bazı evlerde yaşam devam ediyor.

whatsapp-image-2022-08-23-at-17-32-32-3.jpeg

‘Sadece hakkımızı istedik’

İlk olarak dün evleri yıkılan ailenin yanına gidiyoruz. 43 yaşındaki Ayşegül Öztürk Kavurucu, yıkılan evini göstererek gözyaşlarını tutamıyor. “Depremi bize yaşattılar, niçin yaptılar bunu? İçeride benim çocuğumun altınları kaldı, eşyaları kaldı. Bundan başka kıyafetim yok. Çocuklarımın psikolojisi bozuldu. İçeriye gaz bombası attılar. Alerjim var, bir an ölüyorum dedim. Çocuklarımın ilacı için 2 polis eşliğinde zor girdik içeri. Polisler de fenalaştı. Parfüm sıkar gibi biber gazını nasıl sıkabiliyorsunuz? Terörist miyiz? Biz uzlaşma yanıyız. Biz kentsel dönüşüme karşı çıkmadık. Sadece haklarımızı hak yoluyla almak istedik. Bu mu suçumuz bizim?” diye soruyor.

whatsapp-image-2022-08-23-at-17-32-32-4.jpeg

Sürecin belirsiz olduğunu vurgulayan Kavurucu şöyle devam ediyor:

Biz ne ödeyeceğiz? Bir ev alırsınız, fiyatını verirsiniz, kredi çekersiniz, ona göre ödersiniz ama bize ‘size bir garanti veremiyoruz’ dediler. İstedik ki fiyatlar belli olsun, imzamızı atalım ama karşılıklı noter huzurunda olsun. Yapıp teslim edeceğine ilişkin bir garanti istedik. Belediye başkanı bizi muhatap alıp hiç konuşmadı. O bizi temsil etmiyor mu? Bizim oylarımızla burada değil mi? Ellerini vicdanlarına koysunlar. Eşim dün çatıya çıktı evini savunmak için. Şu an adliyede. Biz burada 20 kişiyiz. Keskin nişancılar ile bin tane polisle geldiler. Biz cephanede savaşçı mıyız?

‘Bu kadar mı cani insanlar’

Aynı evde yaşayan 69 yaşındaki Meral Yıldız ise evlerinin yıkımı sırasında gözaltına alındıklarını anlatarak terlikleriyle kaldığını söylüyor. Yıldız “Giyimim yok. Giyimim bu. İzin verselerdi ya da bir kağıt gönderselerdi. Apar topar geldiler. Eşyalarımla beraber yıktılar. Tavukları öldürdüler. Bu kadar mı cani insanlar? Eşyalarım gitti. Hiçbir şey alamadık ya. Belediye başkanı bizi muhatap almıyor. 2 tane hasta çocuk var evde biri epilepsi. İlaç kullanıyor. İlaçları da kaldı çocukların. Bir tanesini zor aldık. Çocuklar hasta. Biber gazı sıkarak çocuğun atakları başladı. Hala karnım ağrıyor diyor. Böyle vicdansız olur mu? Böyle katliam olur mu?” diyor.

Yıldız, 20 sene önce bu evi yaptırdığını belirterek ekliyor:

Bir ev kurmak o kadar kolay mı? Attılar sokağa. Benim elektriğimi, suyumu ve doğalgazımı bağlıyor. O zaman niye bağladın? Yıkacaktın da niye verdin, bu insanlara yazık değil mi? Vergi de veriyorum. O zaman bunları niye yapıyorsun? Yapı kayıt belgem var. Gidecek yerimiz yok. Biraz oradan biraz buradan cebimi doldurup gitme peşindeler.

whatsapp-image-2022-08-23-at-17-32-32-5.jpeg

‘Bizle anlaşsınlar’

Komşularına yardıma geldiğini söyleyen 50 yaşındaki Nevin Baran da dün arbede sırasında gözaltına alınmış. Baran, ailesinin 70 senedir burada olduğunu belirterek “Kökenimiz burada. Benime evim de yıkılmak isteniyor. Biz polisimize bir şey yapmadık ona rağmen gözaltına alındık. Biber gazı yedik. Plastik mermi yedik. Biz bir şey yapmadık. Tapumuzu versinler, olmadı gelsin bizle anlaşsınlar” diyor.

‘Kapıcı olursun’

Mahallenin ara sokaklarında, yıkıntılar arasında gezerek aşağıya doğru iniyoruz. Bu sırada yıkılan evlerden kalan demirleri toplamak için hurdacılar yukarı çıkıyor. Yolda karşılaştığımız 52 yaşındaki Hayati Asal, 35 yıldır bu mahallede yaşıyormuş. Dünkü arbede sırasında kaşına plastik mermi isabet etmiş. Yaralanan Asal şöyle konuşuyor:

Bir şey söyleyemiyorum artık bu nasıl zulüm? Sesim kalmadı. Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Bu zulüme ‘dur’ desin artık. 20 yıldır cumhurbaşkanımıza oy veriyoruz. Gelip buraya müdahale etmiyor. Görmüyor mu duymuyor mu bunları? İnsanları zorla evlerinden tahliye ediyorlar. Tek taraflı imza alıyorlar. Evinizi çıkın, boşaltın diyorlar. Biz tek taraflı imzayla korkuyoruz. Ne alacağız, ne alamayacağız. Emekliyim. 3500 lira emekli maaşı alıyorum bunu nasıl ödeyeceğim? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü’ne geçen hafta gittim. ‘Bunu nasıl ödeyeceğim’ dedim. Diyor ki ‘ödeyemezsen satar gidersin.’ ‘Nereye gideceğim ben’ dedim. Evde evlenecek çocuğum var, nereye gideceğiz? Bana ‘kapıcı olursun’ diyor. Ben nereye kadar kapıcılık yapacağım. Çok zor durumdayız. Cumhurbaşkanı duysun sesimizi artık. Yarın seçim zamanı oy zamanı gelirler. Nasıl yüzle gelip bizden oy isteyecekler.

whatsapp-image-2022-08-23-at-17-32-32-6.jpeg

‘Arkadaşlarım tatilde, ben bunları hak etmedim’

Asal’ın yeğeni 18 yaşındaki Beyza Asal da dünkü polis müdahalesinde çok fazla biber gazına maruz kaldıklarını belirterek “Annem bir anda rahatsızlandı. Çok fazla biber gazı almış. Hemen hastaneye kaldırdık. Ambulans çok uzun süre sonra geldi. Ambulansı da aşağıya indirmediler. Annemi yukarı taşıdık. Yardım etmiyorlar. Ölsün diye bakıyorlar resmen. Sonra baktık, amcam biber gazından çok etkilendi. Mermi gelmiş. Bu sefer amcamı götürdük hastaneye. Akşama kadar oradaydık. Komşularımız karakolda. Abla ben 18 yaşındayım. Ben bunları hak etmedim. Benim arkadaşlarım tatillerde fotoğraf paylaşıyorlar, ben burada bunları yaşıyorum. Zorunda değilim. Benim suçum burada oturmak mı? Milletvekili çocuğu olmamak mı?” diye soruyor.

‘Bu adalet mi yavrum’

Daha sonra merkeze doğru iniyoruz. Bizi görünce yaşadıklarını anlatmak isteyen 67 yaşındaki Fatma Akyıldız ise şöyle konuşuyor:

Evimizi, namusumuzu koruyoruz ama maalesef ki elimiz kolumuz bağlı. Bir şey yapamıyoruz. Polis beni dün itekledi. Oğlum annemi bırakın diye mücadele ediyor. O arada torunum babamı bırakın diyor. Oğlumu torunumu yere savuruyorlar. Bu sefer oğlum torunumun üzerine kapanıyor. Yavrusunu koruyor. Ben bir şey yapamıyorum kollarımı tuttular. Çırpınıyorum yavrularımı bırakın diye. Bu şekilde yapmaları bize çok koydu. Bugün komşuma yarın bize. Mağduruz. Elektrik su yok yaşıyoruz. 9 aydır artık yeter. Canımıza yetti. Bizim evimizi bize bıraksınlar. Çıkmak istemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Benim 73 yaşında eşim emekli maaştan ödeyemem 20 sene. 20 sene ben yaşayacağımı bilmiyorum ki. Çok bunaldık. Ben çocuklarımın hakkını istiyorum. Onlara hastaneye gittik rapor aldık. Darp raporu aldık. Suç duyurusunda bulunacağım. 14 yaşında torunum yaralandı. Gidecek yerimiz de yok. Bize hakkımızı versin. Evimize ev versin başka bir şey istemiyoruz. Bu yaştan sonra ben ödeyemem. Bu emekli maaşıyla ben ödeyemem.

Son olarak 61 yaşındaki Birsen Aykut ile konuşuyoruz:

'50 senelik evinizden çıkın’ diyorlar. Hepimiz emekliyiz. Bizim maaşımız 4500. Kiralar çok yüksek ödeyemeyiz. Nasıl ödeyeceğiz? Bu adalet mi yavrum?

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi