Uzaktan eğitim bütçeyi deldi; yüz yüze eğitim endişe veriyor

Uzaktan eğitim bütçeyi deldi; yüz yüze eğitim endişe veriyor
İBB'ye bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA), pandemi yüzünden 1.5 yıl yüz yüze eğitim yapılamayan sürecin fotoğrafını çeken bir anket yayınladı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı (İPA), salgında 1.5 yıl boyunca yüz yüze eğitim yapılamayan dönemin fotoğrafını çekti. 402 veliyle anket yapıldı. Ayrıca 21 öğretmen, 12 veli ve 13 öğrenciyle görüşüldü.

Tablo hayli vahim: Yüzde 84'ünün sosyal hayatı, yüzde 42'sinin aile ilişkileri olumsuz etkilendi. Yüzde 69'unun maddi durumu bozuldu. Yüzde 89’unun teknoloji harcaması, yüzde 77'sinin özel ders ve kurs masrafı, yüzde 85'inin yardımcı kaynaklara ayırdığı bütçe arttı. Yüzde 78'i çocuklarının okula gitmesinden endişeli.

Türkiye’de 16 Mart 2020'de okullar kapatıldı, uzaktan eğitime geçildi. Eylül 2021'de yeniden yüz yüze eğitim başladı. Ancak Türkiye, salgının birinci yılında OECD ülkeleri arasında Meksika’dan sonra okulların en uzun süre kapalı kaldığı ikinci ülke oldu.

Uzaktan eğitim TRT EBA TV ve Dijital Eğitim Platformu EBA olmak üzere iki yolla sürdürüldü. Gel gör ki 18.2 milyon öğrencinin 2 milyonu platformu aktif olarak kullanamadı.

İPA 'Salgın Sürecinde Eğitim: Salgının Geride Bıraktıkları ve İhtiyaçlar' adlı bir rapor hazırladı. Bu çerçevede 402 veli ile bilgisayar destekli telefon anketi yapıldı. 21 öğetmen, 12 veli ve yaşları 7-17 arasında değişen 13 çocukla görüşüldü. 34 kuruluşun temsilcisi, uzman ve akademisyenle çalıştay yapıldı.

Velilerin yükü arttı

Velilerle yapılan anketten şu sonuçlar çıktı:

- Yüzde 69,5’inin maddi durumu olumsuz etkilendi.

- Yüzde 89’unun teknoloji harcamaları, yüzde 77,9’unun özel ders ve kurs masrafı, yüzde 85,4’ünün yardımcı kaynaklara ayırdığı bütçe arttı.

- Yüzde 55’ine göre uzaktan eğitimin çocukların eğitim hayatına olumlu etkisi yok.

- Yüzde 84,9’unun sosyal hayatları, yüzde 42,3’ünün aile ilişkilerinin olumsuz etkilendi.

- Yüzde 78,6’sı çocuklarının okula gitmesinden endişe duyuyor.

- Yüzde 63,4’ü çocuklarını toplu taşımayla, yüzde 82,9’u servisle göndermiyor.

- Yüzde 70’i kendisi götürüyor.

- Yüzde 46’sı yemekhanedeki, yüzde 55’i kantindeki ve yüzde 67’si okul çevresindeki yemekleri sağlıklı ve güvenli bulmuyor.

- Yüzde 95’i çocuklarının yemeğini evden götürüyor.

- Yüzde 43’ü MEB’in salgında eğitimle ilgili yanlış kararlar aldığını ve süreci yanlış yönettiğini düşünüyor

- Yüzde 44’ü eski Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un istifası doğru bulmuyor. Yüzde 22’si yeni Bakan Mahmut Özer’in daha başarılı olacağını düşünüyor.

İnternet, tablet ve bilgisayar yok

Velilerle yapılan odak görüşmelere göre salgın düzenli geliri olmayan, güvencesiz ve kayıt dışı çalışanlarda çok daha yıkıcı etkilere yol açtı. Anneler ev içi emeğin arttığını, yoğun stres yaşadıklarını, düzenlerinin bozulduğunu vurguluyor.

Okuma-yazma bilmeyen bir anne evdeki sorumluluklarını bir kenara bırakarak dikkat dağınıklığı olan çocuğuyla birlikte derse katıldığını, diğer çocuğunu oyaladığını ve bütçelerinin zorlandığını belirtiyor.

Velilerin büyük kısmı uzaktan eğitimde çocuklarının internet, tablet ve bilgisayar gibi olanaklara sahip olmadığını kaydediyor.

Çocuklarının virüs kapmasından endişelenen veliler, hijyen malzemelerini kendilerinin aldığını, sınıfların kalabalıklığı ve tedbirlerin yetersizliğinden dolayı kaygılı olduklarını belirtiyor. Veliler aşılanma oranına ilişkin belirsizlik nedeniyle de kaygılılar. Okulda alınan önlemlere güvenmediklerini, sosyal mesafe kuralına uyulacağına inanmadıklarını söylüyorlar.

Öğrenciler mutsuz, umutsuz ve hasta

Görüşülen 13 çocuktan biri "Umutsuzluktan yorulduk. İhtiyaçlarımız hep soruluyor, söylüyoruz, değişen bir şey yok" diyerek, öğrencilerin vaziyetini ortaya koyuyor.

Öğrenciler derslere vakıf olamadıklarını, eksiklik ve yetersizlik hissettiklerini belirtiyor. Yüz yüze eğitimin kesintiye uğramasının ilgilerini azalttığını, yoğun dikkat eksikliği, kaygı, yorgunluk, can sıkıntısı, üzüntü ve korku hissini bir arada yaşadıklarını belirtiyor.

12 yaşındaki bir öğrenci "Ders çalışmak için konsantre olamıyorum, geri kalıyorum, stres yapıyor. Ne yapsam anlayamıyorum dersleri" diyor.

Öğrencilerin büyük kısmı ebeveyninin telefonlarıyla derse bağlanıyor. Ancak birden fazla çocuğun bulunduğu hanelerde tek bir teknolojik aygıtın olması ve çoğu kez çocukların derslerinin çakışması derslere katılımı imkânsız hale getiriyor.

Bir liseli “Altı kardeşiz, evde tek babam çalışıyor. Telefon bozulunca yenisini alamadık. Bilgisayarın klavyesi çalışmıyordu, yaptıramadık” diyor.

Okula duyulan özlem artıyor. 14 yaşındaki bir öğrenci “Okulda problemlerimi daha rahat çözüyordum, beni dinleyen arkadaşlarım var. Evde ilgilenen yok. Babam işinden yorgun argın geliyor. Annem zaten hiç dinlemez. Büyükler sadece geleceğe dair planlarımızı soruyorlar. Ben şu anı konuşmak istiyorum" diyor.

Çocuklarda hastalıklar da başgösteriyor.

Uzaktan eğitim verimsiz

Öğretmenlerin tümü yüz yüze iletişim kuramamanın ve istenen yöntem ve teknikleri uygulayamamanın sorunlara yol açtığını ifade ediyor. Bir öğretmen, çevrim içi eğitimin konu, öğrenme, aktarım ve çocukların derslere katılımı açısından verimsiz olduğunu, sınıf ve ev ortamı arasında ciddi farklar bulunduğunu belirtiyor.

Bir diğer öğretmen aşılanmanın geç başlaması nedeniyle endişe yaşadığını, sağlığını risk altında hissederek öğretmenlik yapmanın oldukça zor olduğunu belirtiyor. Salgınla birlikte evlerin eğitim ortamına dönüştüğünü, ebeveynlerin de ortama dâhil olduğunu ve ders dışında iletişim trafiğinin sürdüğünü belirtiyor.

Çocuklarla yan yana olamadıkları için ölçme ve değerlendirme yapmakta zorlandığını belirten öğretmenler, çevrim içi eğitimin ilkokul çocukları için uygun bir yöntem olmadığının, çocukların okuma-yazma açısından geri kaldığının altını çiziyor.

Sıklıkla haksız eleştirilerin hedefi olduğunu ifade eden öğretmenler, çalışmayıp para kazanmakla suçlandıklarını ifade ediyor.