Taksim Dayanışması: Yargılanması gerekenler Gezi'nin çocuklarını öldürenlerdir
Bin 634 gündür tutuklu bulunan Osman Kavala ile tutuksuz sanık Ayşe Mücella Yapıcı’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı 17 sanıklı Gezi Parkı Ana Davası'nın karar duruşması 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Duruşma öncesi Çağlayan Adliyesi önünde açıklama yapan Taksim Dayanışması, “Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli” açıklamasını yaptı.
Tek tutuklusu Osman Kavala olan 17 sanıklı Gezi Ana Davası'nın karar duruşması, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün yapılıyor. Osman Kavala'nın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldığı duruşma öncesi Taksim Dayanışması, Çağlayan Adliyesi'nin önünde açıklama yaptı. Basın açıklamasına, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Şeker, HDP milletvekilleri Züleyha Gülüm ve Garo Paylan ile DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da katıldı.
Taksim Dayanışması adına açıklamayı okuyan Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen, şunları söyledi:
'En temel hak ve talepler suç unsuru gibi gösteriliyor'
Gezi Direnişi, anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor. İstedikleri sadece bu değil. Gezi'nin haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan; kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor. Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz.
'Gezi demoktarik ve barışçıl bir harekettir'
Çünkü Gezi'yi yaşadık, biliyoruz. Gezi, bu ülke tarihinin demokratik, barışçıl, yaratıcı, katılımcı, kapsayıcı ve kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır. Dokuz yıl geçti, ancak Gezi Direnişi tüm berraklığıyla, tüm haklılığıyla var olmaya devam ediyor. Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması'ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay'ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi'ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor.
'Özgürlüğü gasp edilen Osman Kavala’nın müebbet hapsi isteniyor
Daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Tayfun Kahraman ve Can Atalay hakkında onlarca yıl hapis talep ediliyor. 2017 yılından bu yana özgürlüğü gasp edilen Mehmet Osman Kavala hakkında müebbet isteniyor. Dokuz yıl, üç dava, onlarca duruşma boyunca söylediğimizi yeniden tekrarlıyor, yıllardır süren hukuksuzluk ve gerçekliği çarpıtma ısrarına inat tekrar söylüyoruz: Gezi'yi kirletemezsiniz. Gezi Direnişi'ni suçla, terörle, darbeyle, kalkışmayla bir eyleme dönüştüremezsiniz. Gezi Direnişi'ni bir kez daha yargı marifetiyle karalama çabanız boşunadır.
'Bu hukuksuz dava derhal geri çekilmeli'
Gezi Direnişi'nin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla insanları iddianame bile olmadan aylarca, yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerin zorlamasıyla değiştirilemez. Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır.
'Gezi sürecinde yargılanması gerekenler varsa şiddet kullananlardır'
Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan kullandıkları şiddetle Gezi'nin çocuklarının düşlerini, geleceğini çalarak ölümlere ve yüzlerce yaralanmaya neden olanlardır. Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi'ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin.
'Bu ülkeye demokrasi gelecekse gücünü Gezi’den alacak'
Bu ülkeye bir gün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi'deki yankısından gücünü alacaktır. 2013'ün haziranında Gezi Parkı'ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, ‘terör’, ‘darbe’, ‘dış güçlerin oyuncağı’ gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi'nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü yaşam alanlarını savunanların, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, emekçilerin, kadın hareketinin, LGBTİ+ bireylerin yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi'nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor.