Yılmaz Tunç yabancı gazetecilere İmamoğlu operasyonunu anlattı: Yargıya güvenin

Son dakika... Adalet bakanı Yılmaz Tunç yabancı gazetecilere İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde 15.5 milyon oy ile Cumhurbaşkanı adayı seçilen İmamoğlu'na yönelik düzenlenen operasyonu anlattı. Cumhurbaşkanına karşın yapılan ithamları reddeden Tunç, tarafsız ve bağımsız yargıya da güven istedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, İstanbul Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde 19 Mart tarihinde gözaltına alınan ve 23 Mart tarihinde sevk edildiği Nöbetçi Mahkeme tarafından 'mali suçlar' gerekçe gösterilerek tutuklanan ve Silivri'ye sevk edilen Ekrem İmamoğlu'na yapılan operasyonu yabancı gazetecilere anlatıyor...

Anayasamızın ikinci maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir hukuk devletidir. Hukuk devletinin asli görevi adaleti tesis etmektir. Adaletin tesisi için de olmazsa olmaz şart, tarafsız ve bağımsız bir yargının olmasıdır. Anayasamızın 9. maddesine göre yargı yetkisi tarafsiız ve bağımsız mahkemelerce kullanılır.

Anayasamızın 10. maddesine göre herkes kanun önünde eşittir, hiçbir kişiye, aileye zümreye ya da sınıfa imtiyaz tanınamaz. Yine anayasamızın 138 maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı düzenlenmiştir hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka bağlı olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci ya da kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere hakimlere emir ve talimat veremez genelge veremez.

"SUÇLULUĞU SABİT OLUNCAYA KADAR KİMSE SUÇLU SAYILAMAZ"

Anayasanın 38. maddesine göre suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz. Değerli basın mensupları, Türkiye geçmişten bugüne hukuk devleti ilkesini yalnızca anayasal bir ilke olarak değil antidemokratik müdahalelere rağmen milletçe bir yaşam biçimi olarak içselleştirmiş ve bu yönde güçlü ve kararlı adımlar atmaktan hiç vazgeçmemiştir.

Hukukun üstünlüğü, demokrasimizin ve çağdaş kamu yönetimimizin temel dayanaklarındandır. Bu bağlamda devletimizin tüm kurumları hukuk devleti prensibine bağlılık temelinde faaliyetlerini yürütmektedir. Biz hukuku sadece bir kanunlar bütünü olarak görmüyoruz. Hukuk bizim irfanımızın, vicdanımızın ve toplumsal düzenimizin temel taşıdır.

Adalet mülkün temelidir sözüyle kastettiğimiz devletin bekasının yanı sıra insan onurunun korunması, toplum huzurunun tesis edilmesidir. Bu bilinçle Türkiye'de hukuk devletinin tahkimi, temel hak ve özgürlüklerin daha da genişletilmesi, demokrasinin olmazsa olmazı olan düşünce ve ifade hürriyetinin güçlendirilmesi, hukukun üstünlüğünün tavizsiz şekilde sürdürülmesi için son 23 yılda çok önemli reformları hayata geçirdik. Türkiye'nin bu temel ilkeleri kurumsal ve kalıcı hale getirmek amacıyla gerçekleştirdiği reformlar sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası alanda da yakından takip edilmiştir.

"ÇOK SAYIDA YAPISAL REFORMA İMZA ATILDI"

2002 yılından itibaren başlayan, 2009 yılından itibaren de planlı bir şekilde devam eden yargı reformu strateji belgeleriyle yargının tarafsızlığını, etkinliğini ve hesap verebilirliğini güçlendiren çok sayıda yapısal reforma imza atılmıştır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın dördüncüsünü bu yılın başında açıkladığı yargı reformu strateji belgesiyle de reform iradesi devam ettirilmiştir. İnsan hakları eylem planlarıyla adil yargılanma hakkı, ifade özgürlüğü, mülkiyet hakkı, savunma hakkı gibi konularda köklü ve kapsamlı adımlar atılmıştır.

Bu reformlar yalnızca mevzuat değişikliği ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda uygulama alanında uluslararası kuruluşların izleme, değerlendirme ve bağımsız denetim mekanizmalarıyla desteklenmiştir. Kıymetli basın mensupları, değerli misafirler. Anayasanın 1. maddesinde de ifade bulduğu üzere Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. Ülkemiz milleti ile birlikte kuruluştan itibaren türlü zorluklara rağmen Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmayı başarmıştır.

Türkiye'de özellikle son çeyrek asırda siyasi katılımı artıran reformlarla her vatandaşımızın sesini duyurabildiği, halkın yönetime doğrudan katılabildiği bir sistem inşa edilmiştir. Başta anayasal düzenlemeler olmak üzere gerçekleştirilen reformlarla kadın haklarından çocuk haklarına, düşünce ve ifade özgürlüğünden adil yargılanma hakkına varıncaya kadar temel hak ve özgürlükler her alanda güçlendirilmiş, siyasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasının önündeki engeller kaldırılmıştır.

"HAK ARAMA YOLLARI GENİŞLETİLMİŞTİR"

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, kamu denetçiliğinin kurulması, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılması, bilgi edinme hakkı, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu'nun kurulması, yargısal süreçlerde istinaf kanun yolu uygulamasıyla üç dereceli bir denetim mekanizmasının getirilmesi, kişisel verilerin ve özel hayatın daha etkin bir koruma mekanizmasına kavuşturulması gibi önemli reformlarla hak arama yolları genişletilmiştir.

Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, Devlet Güvenlik Mahkemeleri ve özel yetkili mahkemelere son verilmiş, Milli Güvenlik Kurulu, Yüksek Askeri Şura, Hakimler ve Savcılar Kurulu ve Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılarak ülkemizin demokratik hukuk devleti niteliği güçlendirilmiştir.

Tüm bu yenilikler Türkiye'nin yüksek standartlı bir demokrasiye kavuşmuş olmasında çok büyük etken olmuştur. Bundan sonra da Aziz milletimiz için reform irademizi kesintisiz sürdürmekte kararlı olduğumuzu ifade etmek isterim. Kıymetli basın mensupları, geçen hafta bilindiği üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da bulunduğu 106 şüpheliyi kapsayan iki ayrı soruşturma başlatılmıştır.

GÖZALTI VE OPERASYONLARI SAYDI

Terör suçları soruşturma bürosu tarafından devam eden soruşturma kapsamında 7 şüpheli bulunmakta olup bu kişiler hakkında terör örgütüne iştirak halinde yardım etme suçunu işledikleri iddiası yer almaktadır. Bu soruşturmada 3 şüpheli tutuklu, bir şüpheli hakkında adli kontrol kararı, iki şüpheli hakkında da yakalama kararı verilmiş ve bir şüpheli de gözaltında bulunmaktadır.

Örgütlü suçlar soruşturma bürosunca yürütülmekte olan diğer soruşturmada ise çıkar amaçlı suç örgütü kapsamında rüşvet, irtikap, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçlarının işlendiği iddiası yer almaktadır.

106 KİŞİDEN 51'İ TUTUKLANDI

Bu soruşturma kapsamında da 48 şüpheli tutuklanmıştır. Böylece her iki soruşturmada 106 kişiden 51'i tutuklanmış, 41 şüpheli hakkında adli kontrol kararı verilmiş. 14 şüphelinin ise halen yakalama işlemleri devam etmektedir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturmaya ilişkin yaptığı açıklamadan anlaşılacağı üzere soruşturma dosyaları içerisinde Mali Suçları Araştırma Kurulu MASAK raporları, vergi uzmanı incelemeleri, mülkiye müfettişleri tevdih raporu, tanık beyanları ile diğer delillerin mevcut olduğu belirtilmektedir.

İBB OPERASYONLARI

Bu kapsamda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin iştirakleri, reklam gelirleri ve diğer bazı birimlerinden sorumlu genel müdür ya da başkan nezdinde yetkisi bulunan yöneticileri üzerinden bazı özel kişi ve şirketler aracılığıyla ihalelerde usulsüzlük yapıldığı iddiası, ihaleyi alan firmaların farklı iş ve işlemlere zorlanarak maddi menfaat elde edildiği, bu şekilde elde edilen ya da kaynağı belli olmayan paraları şüphelilerin şirketlerine aktararak haksız kazanç sağladıkları iddiası, şüpheli bazı belediye yetkililerinin ruhsata ilişkin yetkilerini kötüye kullanarak ilgili kişilerden yasa dışı menfaat talep edildiği, vermeyen kişilere yüksek miktarlarda cezai işlem uyguladıkları iddiası, belediyenin medyadan sorumlu birimleri aracılığıyla geliştirdikleri uygulama programları üzerinden kişisel verileri ele geçirdikleri iddiası, İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraki şirketlerine ait ihale edilen açık hava reklam mecralarından elde edilen gelirden şüphelilere aktarılan miktarların, ihaleyi alan firmalar tarafından paravan şirketlere iş yapmış gibi sözleşme imzalayıp sahte faturalar karşılığı transfer edildiği iddiası, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanlığı binasının satın alınması sırasında kamuoyuna para sayma görüntüleri olarak yansıyan soruşturmada bazı iş adamlarıyla hukuka aykırı olarak hareket ederek haksız kazanç sağlandığı iddiası.

BAŞSAVCILIK KAMUOYU İLE PAYLAŞTI

Şüphelilerin hem kendi üzerlerine hem de sigortalı çalışanlarının üzerlerine kurdukları şirketlerle Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinin hizmet alımı nitelikli işlerine yüksek fiyatlı teklifler vererek sonuç fiyatı kendilerinin belirlemesi suretiyle ederlerinin çok üzerinde işler aldıkları, aldıkları işlerin bir kısmını yerine getirmedikleri, bir kısmını ise yerine getirmiş gibi sahte fatura düzenleyerek elde ettikleri suç gelirini akladıkları iddiasına ilişkin hususlar 19 Mart tarihinde soruşturmanın başlangıcında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca kamuoyuyla paylaşılmıştır.

"SİYASİ SORUŞTURMA GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR"

Soruşturma kapsamında gözaltı işlemleri başladığı andan itibaren itibaren kamuoyunda bazı çevreler soruşturmanın içeriğini bilmeden, iddia ve savunmaları görmeden, dosyaların detayına vakıf olmadan, deliller hakkında hiçbir bilgiye sahip olmadan, soruşturma makamını baskı altına almaya çalışarak adli soruşturmayı siyasi saiklerle yapılan bir soruşturma gibi göstermeye çalışmışlardır.

"CUMHURBAŞKANIMIZA YAPILAN İTHAMLARI REDDEDİYORUZ"

Bu çerçevede soruşturmayla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımıza haksız, hukuksuz, mesnetsiz ve saygı sınırlarını aşan ithamlarda bulunmuşlardır. Adli soruşturmayı Sayın Cumhurbaşkanımızla da ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Sorumsuzca yapılan bu açıklamaları kesin bir dille reddediyoruz. Bu hususun şu hususun altını bir kez daha özellikle çizmek istiyorum.

SORUŞTURMANIN BAĞIMSIZ MAKAMLAR TARAFINDAN YÜRÜTÜLDÜĞÜNÜ SÖYLEDİ

Soruşturma tamamen bağımsız adli makamlar tarafından yürütülmektedir. Söz konusu iddialara vakıf olan soruşturma makamının bu iddialara vakıf olduktan sonra bir soruşturma başlatmaması düşünülemez. Nitekim Ceza Mahkemesi Kanunumuzun bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet Savcısının görevi başlıklı 160. maddesinde Cumhuriyet Savcısı ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gereğini araştırmaya başlar.

"SAVUNMANIN YAPILACAĞI YER SOKAKLAR DEĞİL YARGI MAKAMLARIDIR"

Kıymetli basın mensupları, herkes bilmelidir ki hukuk devletinde suç işlendiğine dair bir iddia varsa savunmanın yapılacağı yer sokaklar değil yargı makamlarıdır. Suç işlendiğine dair bir delil varsa, bununla ilgili olarak gerekli soruşturmanın yapılmamasını yetkili yargı makamlarından beklemek hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Yargı huzurunda hesap vermek ve savunma yapmak herkes için bir haktır, aynı zamanda bir zorunluluktur.

Değerli arkadaşlarım. Soruşturmalar üzerinden dezenformasyon yapılmasının, kamuoyunu yanıltmaya yönelik söylemlerde bulunmasını doğru bulmuyoruz. Soruşturma aşamasında iddialar, savunma ve deliller değerlendirilecek ve soruşturmanın gizliliği ortadan kalktığında maddi gerçek lehte ya da aleyhte tüm delilleriyle açıklığa kavuşacak ve sonuç kamuoyu tarafından şeffaf bir şekilde görülecektir.

Tarafsız ve bağımsız Türk yargısına güvenmek gerekmektedir. Yargının kendi içerisinde hak arama yolları sonuna kadar açıktır. Ve yargısal işlemler kendi içinde denetime tabidir. Adaletin tam ve eksiksiz tecellisi için süreci sükunetle takip etmek, verilecek kararı saygıyla karşılamak hepimizin ortak sorumluluğudur.

Kaynak:ANKA Haber Ajansı