Son Dakika | Dervişoğlu'ndan sert tepki: Sahada biten teröre siyasette can suyu veriyorlar
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında sert açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın açıklamaları sonrası yaşanan gelişmelere tepki göstererek, “Ne mutlu Türk'üm diyene” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
"İMRALI LAYIK OLDUĞU DAHA İYİ ŞARTLARDA YATMAKTA"
Dervişoğlu, PKK’nın Türkiye’ye verdiği zararı hatırlatarak, “50 binden fazla insanımız bu hainlerce ve bunların yüzünden katledildi. Sonunda 1999 yılında bu terör şebekesinin başı Türkiye'ye hapsedilip teslim edildi. O günden beri ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olarak İmralı'da layık olduğundan çok daha iyi şartlarda yatmaktadır.” dedi.
"HORTLAĞI YENİDEN ARAMIZA SALDI"
Erdoğan ve AK Parti’yi eleştiren Dervişoğlu, “Gel gelelim bu bebek katili içeride olmasına rağmen etnik ve bölücü terör sona ermedi, erdirilmedi, erdirilemedi. Çünkü bu 25 yılın 23'ünde Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi vardı iş başında. Ne zaman ki etnik ve bölücü terör güvenlik güçlerimizce mağlup edildi birileri el uzattı ve bu hortlağı tekrar mezarından kaldırarak yeniden aramıza saldı.” ifadelerini kullandı.
PKK lideri Öcalan'dan gelen çağrı sonrası yaşanan gelişmelere değinen Dervişoğlu şunları söyledi:
- "Cambazları güya PKK’yı feshederken, aslında olan biten Cumhuriyet devletinin feshidir. Sahnelenen oyun bellidir. Sahada biten teröre, siyasette can suyu verilmektedir" diyen Dervişoğlu, yasal-anayasal değişiklikler yapılması gerektiğine yönelik açıklamalara işaret etti.
Yeni anayasa tartışmalarına değinen Dervişoğlu, Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) dikkat çekti.
Dervişoğlu, İmralı Süreci'nin BOP'un bir ayağı olduğu iddia etti. Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BOP ile ilgili sözlerini de hatırlatıp şunları ifade etti:
"ERDOĞAN'A ALTIN TEPSİDE SUNULAN..."
- "Normalleşme ve yeni anayasa laflarının dolaşıma sokulduğu 2024 yılı Nisan ayından beri bu senaryosu ve replikleri ithal planın nereye gideceğini anlatıp duruyoruz. Çünkü 2002 yılında Erdoğan'a iktidar ve ikbal kapılarını açan şartların bugün onu yönlendiren faktörlerle bir ve aynı olduğunu görüyoruz ve biliyoruz. 2002 Türkiye'sinde iki büyük deprem ve iki büyük ekonomik krizin vesile kılınarak Erdoğan'a altın tepside sunulan iktidar makamının amacı Yeni Dünya düzeninde Türkiye'ye biçilmiş gömleği ona zorla giydirmekti. Bu gömleğe göre Türkiye her bir ferdiyle toplumuyla sahip olduğu kültürel ve düşünsel zenginlikle torna tezgahına sokulacaktı.
"ERDOĞAN BUNUN SORUMLU MÜDÜRÜ"
- Bu torna tezgahının sonunda ise ne olduğu konusunda aşağı yukarı bir şüphe olmayan Büyük Ortadoğu projesinin ortasına atılacaktık. Bu proje yeni sömürge projesinin adıydı. Bu projenin amacı Ortadoğu'nun 2000'li yıllarda ve özellikle 21. asrın ilk çeyreğinde yeni araçlarla ve yeni söylemlerle lidersizleşmesi, kişiliksizleştirilmesi, geriletilmesi, barbarlaştırılması, insanıyla ve kaynaklarıyla küresel düzenin paryası kılınmasıydı. Türk milletinin üzerinde oynanan oyun buydu. Bu projenin başından beri çetin cevizi de Türkiye'ydi. Çünkü Türkiye tarihiyle, derinliğiyle, milli şuur ve kimliğiyle, laik ve demokratik kurumlarıyla bu arzu edilen dünya düzeninin istisnasıydı. Kısaca Türkiye çölde vahaydı ve yıkılmaz bir kaleydi. Bu yüzden değiştirilmesi zaman alacaktı. Erdoğan işte bunun aparatı ve sorumlu müdürü olarak yahut kendi tabiriyle o projenin eş başkanı olarak göreve geldi ve getirildi.
"TÜRKSÜZLEŞTİRİLMİŞ BOP"
- Yoksulluğa, yolsuzluğa ve yasaklara karşı bir, bir yüzükle geldiği görevde uzun süre yanlarına verilen ortakları FETÖ ile birlikte devletin 1923 şartlarında Mustafa Kemal Atatürk tarafından inşa ve imar edilen temel kodlarını aşındırdılar. 2016 yılında ise yeterince zayıflattıkları Cumhuriyet Devletine kim sahip olacak kavgasına giriştiler. Kavgadan Türk milletinin dirayeti, feraseti ve basireti galip çıktı. Ancak Erdoğan bunu da kendisine mal ederek tek adamlığını 2017 yılında gerçekleştirilen bir referandumla ilan etti. Artık önünde kendisine göre cumhuriyetsizleştirilmiş ve Türksüzleştirilmiş yani yeni şartlarıyla Büyük Ortadoğu projesinin ta kendisi haline getirilmeye hazır bir Türkiye vardı. Çünkü bu yolda geçen neredeyse çeyrek asır çeyrek asır içerisinde milli şuuru da gayri milli eğitim politikalarıyla ortadan kaldırmışlardı.
"İHANET DOLU FOTOĞRAFLA BU İŞ BİTECEK SANILMASIN"
- Son hamle ve son kalkışma olarak kendi ağızlarıyla söylersek yüzyıllık parantezi kapatacaklardı. Yani milli kurtuluş felsefesini Mustafa Kemal Atatürk vizyonunu ve tarihte Göktürklerden sonra kendisine Türk adı veren ikinci devlet olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini ortadan kaldıracaklardı. İşte haftalardır davulunu çaldırdıkları sözde tarihi mektup manşeti attırdıkları ve nihayet geçtiğimiz hafta bütün televizyon ekranlarına sabitledikleri o fotoğraf ile bu parantezi kapatmanın hezeyanına düştüler. Türk milletinin gurur ve haysiyetini şehitlerimizin ve gazilerimizin vatan ve namus uğruna verdikleri mücadeleyi böylesine çiğneyebilmelerinin sebebi ise 24 yılda Türk milletini uyuttuklarını ve aldattıklarını sanmak cüretidir.
- Sanılmasın ki o terörist başı ve onun dalkavuk postacılarıyla verdikleri iğrenç ve ihanet dolu fotoğrafla iş bitecektir. O fotoğraf bundan sonra vermek istedikleri fotoğraflar gibi aslında bize verilmek istenen yeni mesajların bir girişidir. Çünkü asıl tablo Cumhuriyeti ve milli devleti ortadan kaldırmak konusunda kurulmuş büyük ittifaktır.
CHP'YE ELEŞTİRİLER
CHP'yi de hedef alan Dervişoğlu, şunları sarf etti:
- Hukuki düzenlemeler ve yasal anayasalar değişi anayasal değişiklikler yapılması gerektiğini söylüyorlar. Şimdi bu koro'ya bazı muhalefet partileri de katıldı. Neymiş efendim? Bu mesele mecliste halledilecekmiş. Yasal ve anayasalar düzenlemeler yapılmalıymış. Ana muhalefet olarak demokratikleşme paketine varlarmış ve hodri meydanmış. Hatta Numan Kurtulmuş da devreye girmeliymiş. Ağız birliğine bir bakar mısınız? Bu terör örgütü 41 yıldır hangi amaçla silah kullanıyor? Türkiye'de demokratikleşme bahanesiyle üniter devlet yapımızı ve milli kimliğimizi yaralayacak, hatta yıkacak yasal ve anayasal düzenlemeleri gerçekleştirebilmek için. Sorarım sizlere. Terörü bitirmekle teröre teslim olmak aynı şey midir? Beyler! Muhalefetin görevi iktidarın değirmenine değil hakikatin pınarına su taşımak olmalıdır. Kralın beklediği sözleri sarf etmek değil gerektiğinde kral çıplak diyebilmektir. Sözüm ona terörsüz Türkiye dedikleri şey terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek, onların hedeflerini kabul edip gereğini yapmaktan başka bir şey değildir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını terörsüz Türkiye ambalajıyla gerçekleştirmektir amaçları. Siz terörü bitirmiyor teröre teslim oluyorsunuz. Aklınızı başınıza alın. Siz Türkiye'yi terörden kurtarmıyor, terörü devletleştiriyorsunuz. Aklınızı başınıza alın. İktidarınıza zaman kazandırmak için Türkiye'nin geleceğini ateşe atıyorsunuz. Sizinkisi siyaset değil, felakettir."