Can Atalay Davasında Mahkeme Kararı Belli Oldu!
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararını uygulamayarak, kararı Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdi. İhlalin Yargıtay kararından kaynaklandığını öne süren mahkeme, bu nedenle Atalay hakkındaki karar vermesi gereken mercinin Yargıtay olduğunu belirtti. Mahkemenin, 25 Ekim tarihli AYM kararı için 13 Ekim tarihli karar verdiği görüldü.
AYM’nin ihlal kararı doğrultusunda infazı durdurması ve tahliye kararı vermesi beklenirken, dosyayı Yargıtay’a gönderen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Atalay hakkındaki kararının altında ise heyet yerine mahkeme başkanının imzası yer aldı.
Ancak mahkeme, söz konusu karar tarihinde bir skandala imza attı. Mahkemenin, 25 Ekim tarihli AYM kararı için 13 Ekim tarihli karar verdiği görüldü.
AYM, Atalay'ın bireysel başvurusunu 25 Ekim'de görüşerek “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline” karar vermiş, kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Yüksek Mahkeme, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden yeniden yargılama kararı vermesi, Can Atalay'ın infazını durdurmasını, tahliye kararı ve yargılamada durma kararı vermesini istemişti.
25 Ekim'den bu yana yerel mahkemenin Can Atalay kararını uygulaması bekleniyordu. Ancak 5 gün sonra karar veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin AYM’nin tahliye kararını reddederek, Yargıtay’a gönderdiği kararında 13 Ekim tarihi yer aldı.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay Davası’nda tahliye kararı vermedi. Mahkeme dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderdi.
Verilen mahkeme Kararına göre;
"Başvurucu Şerafettin Can Atalay’ın 20/07/2023 tarihinde yapmış olduğu 2023/53898 numaralı bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesince 25/10/2023 tarihinde verilen karar, Anayasa Mahkemesi Genel Sekreterliğinin 25/10/2023 tarihli ve 2023/53898 sayılı yazısı ekinde Mahkememize gönderilmiştir. Söz konusu karar, 27/10/2023 tarihli ve 32352 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
Mahkememizin 25/04/2022 tarihli ve 2021/178 E., 2022/178 K. sayılı kararıyla başvurucu hakkında Türk Ceza Kanununun 312. ve 39 maddesi kapsamında sonuç olarak verilen 18 yıl hapis cezasına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 28/12/2022 tarihli ve 2022/1270 E., ve 2022/1463 K. sayılı kararı ile istinaf başvurusu esastan reddedilmiştir.
Söz konusu karar hakkında temyiz kanun yoluna başvurulması üzerine dosya, Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmiştir. Dosyanın temyiz incelemesinde bulunduğu sırada başvurucu 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinde Hatay milletvekili olarak seçilmiştir. Başvurucu Yargıtay 3. Ceza Dairesinden, milletvekili seçilmesi nedeniyle Anayasanın 83. maddesi gereğince durma kararı verilmesini ve tahliye edilmesini talep etmiştir. Başvurucunun bu talebi, işin esası bilahare incelenmek üzere Dairenin 13/7/2023 tarihli ve 2023/12611 E., 2023/112 D. İş sayılı kararıyla reddedilmiştir. Başvurucu tarafından söz konusu karara karşı yapılan itiraz, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 17/7/2023 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Başvurucu 20/07/2023 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunmuştur. Söz konusu bireysel başvuru inceleme aşamasındayken Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 28/09/2023 tarihli ve 2023/12611 E., 2023/6359 K. sayılı kararıyla başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmü onanmıştır.
Anayasa Mahkemesi 25/10/2023 tarihli ve 2023/53898 sayılı başvuruda, hak ihlallerinin ortadan kaldırılması için başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için kararın bir örneğinin Mahkememize gönderilmesine karar vermiştir.
30/03/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 50 maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında;
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem niteliğinde karar verilemez.
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekildemümkünse dosya üzerinden karar verir.” hükümleri yer almaktadır.
Söz konusu düzenlemeler dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya
konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir."
'TARİH' SKANDALI
Mahkemenin kararında tarihin 13 Ekim olarak yazıldığı ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı ise 25 Ekim verilmişti.