Siyasetçiler Halk TV'ye verilen cezayı değerlendirdi

Siyasetçiler Halk TV'ye verilen cezayı değerlendirdi
RTÜK, Halk TV'de yayınlanan Sözüm Var programına konuk olan Canan Kaftancıoğlu'nun sözleri nedeniyle 5 program durdurma ve yüzde 5 idari para cezası kesti. Siyasetçiler durumu Halk TV'de değerlendirdi.

Siyasetçiler cezayi işte böyle değerlendirdi; 

CHP'nin RTÜK üyesi İlhan Taşçı: Basın özgürlüğüne bu kadar müdahale edildiği bir dönemi ilk defa yaşıyorum. Hukuk mücadelesini sürdürmek bizim boynumuzun borcu. Her hafta böyle cezalar verilmesi, hukukun hiçe sayıldığının göstergesidir.Muhalefet partisi açısından bir iktidarın gitmesini temenni etmekten daha doğal ne olabilir? RTÜK işi gücü bırakmış, Saray'dan gelen işarete göre hareket ediyor.

RTÜK'ün izlemiş olduğu yol Türkiye demokrasisi açısından kaygı vericidir. Ana muhalefetin il başkanının sözleri neden rahatsızlık yaratıyor? Bir iktidarın gitmesini temenniden daha doğal ne olabilir? 

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: Bugün yaşananların hepsi tam anlamıyla iktidarın tükenmesinin kendi ağzından itirafıdır. Normal şartlarda iktidar icraat yapar, onun icraatları üzerinden muhalefet partileri de kendi icraatlarını yaparlar. Ama bugün kendi yaptığı icraatlar eleştirilmesin diye sürekli gündem değiştiren ve ana muhalefet partisinin muhalefet partisine dönüşmüş bir partiyle karşı karşıyayız. Bu çok yakında iktidarın el değiştireceğinin bir göstergesidir. 

Canan Kaftancıoğlu’na erken seçim olur mu deniyor. Kaftancıoğlu, erken seçim ya da başka bir şekilde gidecekler. Seçimin türü sorulunca, erken seçim ya da baskın seçim deniyor. Canan Kaftancıoğlu İstanbul seçimini darbeyle mi aldı? Esas mesele maske konusu konuşulmasın, sağlık emekçilerinin büyük başarısına rağmen siyasetin aldığı yanlış kararlar yüzünden dünyanın en çok Covid vakasının görüldüğü 8. ülke olması konuşulmasın istiyorlar.

Konu Halk TV’ye gelince çok güzel bir söz var: Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. RTÜK bu kararı perşembe günü aldı ama çarşamba akşamı Erdoğan şöyle dedi: Siyasetin kalitesini artırmanın yolu bu kirli siyaseti ülkemizden tasfiye etmekten geçiyor. CHP yöneticileri ile aynı zihniyetin medyadaki ve diğer alanlardaki mensuplarını buradan bir kez daha ikaz ediyorum. Beyhude uğraşmayın. Bu majestelerinin buyruğunu yerine getirmek demektir. Giyotin Halk TV’ye vuruldu.

CHP'nin eski RTÜK üyesi Faruk Bildirici: RTÜK artık evrensel yayıncılık kurallarını, yasaları, medya özgürlüğünü bir yana bıraktı; başlı başına bir baskı aracı haline geldi. Artık iktidarı alkışlamayan bir kurumu hedef alıyor,  düşünceye de ceza veriyorlar.  Halk TV’ye verilen bu ceza aynı zamanda diğer bağımsız ve eleştirel TV kanallarına gösterilen sopadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın virüs benzetmesinden sonra RTÜK yöneticilerinin daha gözükara davranacakları belliydi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç: Çok net halktan yana tavrı olan herkese karşı bir düşmanlık üzerinden hareket ediliyor.  Birlik ve beraberliğimizin esas olduğu günlerde, belediyelere yapılan soruşturmalar gibi halka gerçekleri anlatanlar üzerinde de büyük bir baskı var. Bunlardan bir tanesi de Halk TV.  İnsanların gerçekleri öğrenmek istiyorum diye izlediği bir televizyon burası. Onlar da diyorlar ki  hayır. Siz gerçekleri değil bizim duymak istediklerimizi söylemek zorundasınız diyorlar. Türkiye kendisine düşman aramasın. Önce dönüp aynaya baksınlar. Gazetecileri cezaevine atarak, kanallara ceza vererek Türkiye ekonomisini düzeltemezsiniz.

Halk TV’yi susturdunuz. Ne oldu? Dolar düştü mü? Pandemi bitti mi? Mesele kendi ülkende karşıtlık yaratmak değil. Mesele birlik ve beraberlik içerisinde gerçekleri önüne koyarak, doğru bir yönetim sergilemektir. Ben eminim ki Halk TV gerçekleri söylemekten vazgeçmeyecektir. Ben eminim ki özgür dünyanın özgür gazetecilerini susturamayacaksınız. Güneşi balçıkla sıvayamazsınız!

CHP Grup Başkanvekili Engin Altay: Bu zor günler aşılacaktır. Halk TV temelli kapatmak için cüret edemezler diye düşünüyorum. Şimdi tabi demokrasinin bir tepki ve protesto rejimi olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öğretemedik. Erdoğan, eleştirilere tahammül edemeyen bir diktatör psikolojisi ile hareket ediyor.

Bir darbe paranoyası, bir dış güçler paranoyası var. Ben kendisinin bu durumunun çok sağlıklı bir hal olduğunu da düşünmüyorum. Kötü yönetimin ortaya çıkardığı ekonomik bir sıkıntı ile ilgili de Halk TV’ye ceza vererek, her şeyi CHP’ye mal ederek, darbe paranoyasına sığınarak sıyrılmak istiyor. Sıyrılması mümkün değil.
Erdoğan’a artık kendi yandaşları tarafından gösterilen itaat yetmiyor. Muhalefetin de saygı göstermesi ve biat etmesini istiyor. Birkaç televizyon kanalına ceza vermek Erdoğan’ın sonunu hızlandıracaktır. Halk TV cesur yayıncılığına devam edecektir. 

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin: Halk TV'ye yapılanın savunulabilir tek yanı yok. Tabiki rejimi değiştireceğiz. Bu ülkeyi yöneten, tüm kurumları kendine bağlayan Erdoğan'ın sözleri ile darbe olur. Bugün kendi elinde olan televizyonların, gazetelerin nasıl ve hangi paralar ile elde edildiğini, unutuyoruz bunları.  Millet iradesi bu işi yenmek zorunda. Elinde 50 tane televizyon olmasına rağmen, gözünü Halk TV'ye dikmiş. 50 değil 150 tane de kanalı olsa, bir Halk TV etmeyeceğinin farkında. 

 

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray: Yönetim başarısızlıkları ortaya çıktıkça sansür mekanizması daha çok sertleşmeye başlamış gözüküyor. RTÜK bunların araçlarından bir tanesi. RTÜK’e olan güven sıfıra inmiştir.

Bana sorarsanız belki de muhalefet partilerinin RTÜK’ten istifa edip bunların sorumluluğunu paylaşmamaları daha iyi olacaktır. Bu durumu bir değerlendirmeye almak diye düşünüyorum. Kendilerine muhalefet olan her yere ceza yağıyor. İnsanların haber alma özgürlüğünü yasaklıyorlar.

Hukukun üstünlüğü ile ekonomi ve hayatın bütün alanları birbiriyle etkileşir. Dolayısıyla muhalefet o kurumda durdukça bu onları meşrulaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Bu yüzden sorumluluklarıyla onları baş başa bırakmak daha doğru olur diye düşünüyorum. RTÜK artık ipin ucunu kaçırmış durumdadır.

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan: Ben saray yapacağım, yandaşlarıma kaynak aktaracağım diyen bir anlayış var. RTÜK, kendini yargı yerine koyup Halk TV'ye ceza vermiştir.

Cumhurbaşkanı "Ben bu ülkede tek adamım, beni eleştirebilecek herkesi susturacağım çünkü Türkiye'yi yanlış yönetiyorum" diyor. 8 milyon işsizimize, 7 milyon işsiz eklenmiş durumda. Bıçak kemiğe dayandı. Bunu gizlemeye çalışıyorlar. Kendi sonlarını hazırlıyorlar. Demokratik yollarla bu iktidardan kurtulmamız lazım. Savunma Bakanı senin bakanın, polisi kontrol eden İçişleri Bakanı senin bakanın. Kim darbe yapacak? RTÜK'te bu cezayı verenler emir eri konumundadır. Ceza Saray'ındır.

 

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu: Hayatın her alanında çok ciddi baskılarla karşı karşıyayız. Medya da bu baskılarla karşı karşıya kalıyor. Böyle bir ülkede demokrasiden bahsedilemez. Bu ülkede demokrasi yoksa insanlar demokrasiye ulaşmak için çaba gösterecektir. Muhalif olanlar da bunu yapmak için mücadele ederler. Iktidara biat etmek, onu onaylamak için değil. Biz 5 senedir televizyon kanallarında yer bulamayan bir partiyiz. Bütün gazetecileri, siyasetçileri hapsedenler tek tip bir iktidar istiyorlar. Muhalifler olarak bizim görevimiz bunu engellemek. Sizin de medya mensupları olarak göreviniz bu. Bundan daha doğal bir şey olamaz. 

Kim iyi bir şeyler yapmaya çalışıyorsa onun önüne geçiliyor. Halk TV’de muhalif bir program yapmak ve muhalif insanlar çıkarmak istendiğinde buna tahammül edilemiyor. Bunun adı demokrasi değil. Bunu dayanışma ile aşacağız. Muhalifler darbe istemezler. Muhalifler bu ülkedeki darbelerden en fazla zarar gören insanlardır. Bunlara artık kimse inanmıyor.

HDP'li Ayhan Bilgen: Demokrasinin varlığının veya yokluğunun ölçütü basın ve ifade özgürlüğüdür. Türkiye’de zaten eleştirel sözün söylenebildiği birkaç platform kalmış durumda. Halk TV’ye yönelik bu yaklaşım Türkiye demokrasisine, farklı düşüne herkese yöneliktir. Bu söz söyleme hakkı tanımamaktır. Toplumlarda patlamayı doğuran, çatışmayı körükleyen de bu yasakçı zihniyettir. Bir ülkede söz söylenebiliyorsa orada demokrasi vardır. Bu imkanlar yoksa orada demokrasi yoktur. Daha çok demokrasinin, barışın, hoşgörünün egemen olması gereken bir ortamda sadece Halk TV’ye değil Halk TV’yi izleyen ve sahiplenen herkese yönelik bir mesajdır bu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya: Konu Halk TV’ye kesilen bir ceza bağlamında gündeme gelmiş olsa da burada medyadaki özgürlüğe sahip çıkmak lazım. Medya demokratik ülkelerde halkın haber alma hakkını teminat altına alan çok önemli bir güçtür. RTÜK’ün demokratik bir biçimde düzenleyici bir role gitmesi lazım. Iktidar koruyucu bir role giderseniz halkın haber alma hakkına gasp etmiş olursunuz. Bu anlamda bu halka yapılmış bir cezalandırmadır.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ : Basın özgür olmalıdır. Türkiye’de haber yapma ve haber alma ehliyeti kesinlikle engellenmemelidir. Basın önünde konuşan kişi ile ilgili bir problem varsa bu o kişi ile çözülmelidir. Ama burada bir yayın organının cezalandırılmasını doğru bulmuyorum. Türkiye’de maalesef başka yayın organlarında sorunlar görmezden geliniyor. Bir çifte standart olduğunu görüyorum. İktidarın karşısında olan yayın organlarıyla ilgili genel tutum yapılanları büyütmek, acımasız davranmak oluyor. Keser döner sap döner, bir gün de hesap döner. Her gelen iktidar iktidara geldikten sonra kendisi ile birlikte olana daha çok imkan ve imtiyaz tanımıştır. Bu çok yanlış. Bugün de bu yaşanıyor.

Halk TV’nin sesi kesinlikle kısılmamalı. İktidarı kendisine çeki düzen vermeye davet ediyorum. Medya kesinlikle susmaz. Gün gelir, an gelir gözleri ile konuşurlar. O nedenle sesleri kısılsa bile kalemleri kırılmaz. 

TİP Milletvekili Erkan Baş: Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını daha önce defalarca söylemiştik. Dünyanın her yerinde otoriter iktidarlar kendilerine karşı yükselen tüm sesleri baskıyla engellemeye çalışıyorlar. Açıkça gözüyor ki Türkiye’de basın özgürlüğü kalmamış durumdadır. Şu anda basın özgürlüğünü kendi olanaklarıyla, zorluklara göğüs gererek yaşatmaya çalışıyor. Daha önce iktidar şunu yapıyordu: Kendi tekeline aldığı basın yayın kuruluşlarını tek yanlı bir propaganda aracına döndürmüştü. Doğal olarak buna karşı bir direnç gelişti ve o iktidar yanlısı medya kuruluşlarının takip edilmediği bir tablo ortaya çıktı. Anlaşıldığı kadarıyla bu da büyük bir rahatsızlık yaratmış durumda. Şimdi Türkiye’de basın özgürlüğüne yönelik tahakkümlerin yeni bir evreye geçtiğini görüyoruz. Ama ne yaparlarsa yapsınlar gerçeklerin daha fazla insana ulaşmasını engelleyemeyeceklerini hatırlatmak gerekiyor. Halkın sesi çıkmaya devam edecektir. Bu vesileyle de Halk TV ile dayanışma içerisinde olacağımızı bir kez daha söylemiş olalım.