Özgür Özel TBMM'de konuştu. Hangi mesajları verdi?
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TBMM Genel Kurulu'nda düzenlenen 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin görüşmelerinde açıklamalarda bulundu.
Partisi adına konuşan Özel, "İktidar, hiçbir adımdan istediği sonucu elde edemediği için bu kez milletin seçme hakkını elinden alacak, Türkiye’yi yeni bir karanlığa sürükleyecek bir sürece tamah etmektedir. Sandıkta kazanılamayan belediyeler, masa başı operasyonlarıyla işgal edilmeye çalışılmaktadır. Türkiye’nin en büyük ilçesi Esenyurt’un Belediye Başkanımız Ahmet Özer’e bir şafak operasyonuyla FETÖvari bir kumpas kurulmuştur. Hiçbir suç delili olmayan soruşturmada ve elde edilen hukuka aykırı aramadaki belgelerin hiçbir tanesi bir iddianameye temel olacak nitelikte olmadığı için bir gizli tanık üretilmiştir. 200 sanıklı davaya dört günde iddianame yazmakla övünen bir savcı, tek sanıklı davada 40 gündür iddianame yazamamaktadır" diye konuştu.

Özel, şunları söyledi:
"HALKIN SEÇTİĞİ SEKİZ BELEDİYEDE İKTİDARIN İŞGALİ VARDIR"
"Ovacık Belediyemize kayyum atanmıştır. 12 yıl önce savcının katıldığı bir cenaze töreninin kılıf yaparak kumpas kurulup ceza verilmiştir. Her iki örnekte de adalet yoktur, demokrasi yoktur. FETÖ taktikleri vardır, kumpaslar vardır, uydurma deliller vardır. Bizim belediyelerimizin yanında DEM Parti belediyelerine de aynı hukuksuzluklar uygulanarak kayyumlar atanmıştır. Bugün, 31 Mart’ta halkın seçtiği sekiz belediyeye siyasi hırslarına yenilen, seçim sonuçlarını tanımayan, devlet gücünü kötüye kullanan bir iktidarın işgali vardır. Yani iktidar yine yanlış tarafta durmaktadır, milleti karşısına almaktadır. Ama biz kötülüğe teslim olmadık, olmayacağız. Bugüne kadar iktidarın tüm oyunlarını nasıl bozduysak, milletle birlikte bu oyunları yine yerle bir edeceğiz. Devletin karşısına diktiğinizde millet kazanmıştı, yine millet kazanacaktır. Kayyum hukuksuzlukları üzerine bu Meclis’in çatısı altında demokrasimiz açısından tarihi bir mutabakata varıldığını ise memnuniyetle kayıtlara geçirmeliyim. CHP, DEM Parti, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Yeniden Refah Partisi, Emek Partisi ve Türkiye İşçi Partisi kayyum düzenlemesinin kaldırılması için Meclis’e ortak bir kanun teklifi verdiler. MHP’nin de bu alanda bir düzenleme talebini dile getirmesini çok önemli bulduğumuzu ifade etmek isterim. Kanun teklifine verilecek destek ya da amaca matuf yapılacak ortak bir çalışma, bu hukuksuzluğu ortadan kaldıracak ve Türkiye’nin önünü açacaktır. Artık bu demokrasi ayıbına son vermenin zamanı gelmiştir.
"ERDOĞAN DİKLEŞMEDEN DURAMIYOR"
Belediyelerimize yapılan saldırıların en ağırı, şüphesiz kayyumlardır ama bununla sınırlı değildir. Milletin gönlünden düşen iktidar, belediyelerimize karşı her alanda topyekun bir saldırı başlatmıştır. Seçim gecesi, 22 yıl sonra ilk defa kaybeden Sayın Erdoğan, balkona çıkıp ‘Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz’ dese de milletin bu beklemediği davranışıyla dikleşmeden bir an bile durmamaktadır. Bu bir siyasi hazımsızlıktır. İktidar bu hastalığını tedavi etmek yerine kendine oy vermeyen seçmenleri cezalandırmayı, millete adeta meydan okumayı tercih etmektedir. Milletin gönlünden düşerseniz geri kazanmanın yolu çalışmaktır. Milletin gönül kapısı kendini anlayana, çalışana, anlamaya çalışana açıktır. Ama milleti yok sayarsanız, onun kararlarına direnirseniz gözünden düşersiniz. İşte bunun çaresi yoktur. AK Parti bu yaptıklarıyla milletin gözünden düşmüştür.
"CHP TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ PARTİSİDİR"
Geçen hafta Tayyip Bey, ‘CHP nasıl oluyor da bu kadar oy alabiliyor, bu kadar belediye kazanabiliyor’ demekteydi. Nasıl bu kadar belediye kazandığımızı söylerken derin bir sorgulama içinde olduğunu samimiyetle ortaya koymuştur. Haksız da değildir. Sayın Erdoğan da ölçmektedir biz de ölçmekteyiz. Tayyip Bey’in şaşırdığı 31 Mart sonuçları değil, 31 Ekim sonuçlarıdır. Vatandaşın belediyelerimizden ortalama memnuniyeti, yedi ayın sonunda yüzde 58’e yükselmiş durumdadır. Çünkü CHP’li belediye başkanları iyi hizmet ediyorlar. CHP, son seçimlerin birincisi olduğu gibi, Sayın Erdoğan’ın önündeki anketlerde de bizdeki anketlerde de açık farkla Türkiye’nin birinci partisidir. Sayın Erdoğan esas buna isyan etmektedir. Bu isyanın arkasında iktidarın durduramadığı icraatlarımız vardır.
"GELİN KREŞLERDEN ÇIKARIN DA GÖRELİM"
81 ilde sayısı 653’e çıkan, 2025’te bine yükseltme hedefini koyduğumuz kreşlerimiz vardır. Bu kreşler; şehit, gazi çocuklarına ücretsiz, yoksul ailelerin evlatlarına özel sektörün onda biri fiyata hizmet vermektedir. Bunu görüp o kreşleri kapatmak isteyenler suçüstü yakalanmıştır. ‘Hodri meydan’ dedik. Kadınlar, çocuklar, aileler tepki gösterince, ‘Kreşleri kapatın, yoksa gelip biz kapatırız’ diyenler gönderdikleri yazıları inkar edip geri adım atmak zorunda kaldılar. Buradan bir kez daha söylüyorum: Biz kreş yapmaya devam edeceğiz. Gelin bir garibanın evladını o kreşlerden çıkarın da görelim.

"ERDOĞAN’IN İSYANI BU DÜZENİN SONA ERMESİNEDİR"
Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında elbette sadece kreşler yoktur. Sayın Erdoğan’ın isyanın arkasında, yurt genelinde dört çeşit yemeği yarım çorba fiyatına sunan, sayısı 76’ya yükselen kent lokantalarımız vardır. Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında, sayıları 70’i bulan öğrenci yurtlarımız vardır. Çünkü iktidar Türkiye’deki öğrencilerin sadece yüzde 13’üne yetecek kadar yurt yapmıştır. Bu rakam İstanbul özelinde yüzde 2,6’dır. Yurt yapma sorumluluğu iktidardadır ama belediyelerimiz evlatlarımız tarikatların, cemaatlerin kucağına itilmesin diye sorumluluk almış, ellerini taşın altına koymuştur. Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında ‘CHP gelirse sosyal yardımlar kesilir’ kara propagandasına karşı, belediyelerimizin sosyal yardımları tam 4,8 kat artıran şefkatli sol elleri vardır. Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında üreticilere her türlü desteği veren, tarlada kalan ürünleri satın alıp yoksul vatandaşlara dağıtan belediyelerimizin hizmetleri vardır. Sayın Erdoğan’ın isyanının arkasında temelde bir düzenin sona ermiş olması vardır. Sayın Erdoğan, Ankara‘yı parsel parsel satanların, İstanbul’da helikopterle kupon arsaları bulup Arap şeyhlerine pazarlayanların, İstanbul’a ihanet edenlerin düzeninin sona ermiş olmasına isyan etmektedir.
"İKTİDARIMIZDA BÜYÜK KALKINMACI BÜTÇEYİ GÖRÜŞECEĞİZ"
Bugün SGK borçları tartışması adı altında yıllarca AK Partili belediyelerin yediği ve hesaplarını ödemedikleri bu yemeğin faturasını faiziyle ve bir seferde CHP’li belediyelere ödetme gayretinin girişimidir. Belediye şirketlerinin borçlarını, sözde kaynağında kesecek bir işe tenezzül edilmektedir. Cümle alem bilmektedir ki bu gelirler kesildikten hemen sonra Plan ve Bütçe Komisyonu’na sevk edilecek bir kanun teklifiyle şirketlerin faizleri affedilecek, anapara borçları taksitlere bölünecektir. Burada yapılacak düzenlemeden belediye şirketleri yararlanamasın diye belediyelerin birikmiş, kendi döneminizde de yükseltilmiş, yüksek faizli borçları bir seferde kaynağından kesilmeye çalışılmaktadır. Milletimiz bilsin ki iktidarın kastettiği para, belediye işçilerinin çocuklarının rızkıdır, kastedilen para yoksulların kent lokantasında yedigi yemek, kastedilen para kreşlerde hizmetlerimizdir, öğrencinin bursu, garibanın sosyal yardımıdır. Yani kastedilen para, milletin parasıdır. Bugün karşımıza milletin parasını milletten kesip millete zulmetmeye çalışan bir anlayış dikilmiştir. Bizim iktidarımızın bütçesinin görüşüldüğü günlerde bırakın var olan kreşlere, yurtlara, kent lokantalarına saldırmayı; bunları genel bütçeden yatırım planını alacak ve her mahalleye yayılacak bir büyük dayanışmacı ve kalkınmacı bütçeyi bu salonda hep birlikte görüşeceğiz.
"AK PARTİ’NİN ZAAFI SEÇİM KAYBETMEKTİR"
AK Parti yıllarca seçim kazanmış ve kazanmaya alışmıştır. Ama AK Parti’nin zaafı, alışık olmadığı, bilmediği şey seçim kaybetmektir. Kaybetmek aslında hazmetmektir. Bir sonraki seçimi kazanmak için hatayı kendinde aramaktır. Rakibine çelme çakmak, tuzak kurmak, belediye hizmet aracının tekerini geceleyin sinsice indirmek değildir. Bugün yapılan iş, siyasi hazımsızlıkla millete meydan okumak; yine milletin karşısında durmaktır. Millet bunu asla affetmeyecektir. İktidar tüm bu hukuksuzlukları hem muhalefeti sindirmek hem de ülkenin gerçek gündemini konuşturmamak için yapıyor. Ama biz gerçek gündemi konuşmaya inatla devam edeceğiz.
"ASGARİ ÜCRET TEMEL ÜCRET HALİNE GELMİŞTİR"
Asgari ücret kıdemle uzaklaşılması gereken bir ücret iken maalesef tüm emekçileri yutmaya çalışan bir canavar haline gelmiş, temel ücret haline gelmiştir. Bugün 17 bin 2 lira olan asgari ücret vatandaşın cebine girdiği 1 Şubat gününde açlık sınırı 16 bin 257 liraydı ve asgari ücret açlık sınırından sadece 745 lira fazlaydı. Seçimden önce asgari ücrete yılda 3-4 kez enflasyon ayarlaması yapacağız diyenler bir yılda bir kuruş zam yapmadılar. Bugün asgari ücretin alım gücü verildiği güne göre 6 bin lira düşmüş, Ocak ayının 11 bin 4 lirasına gerilemiştir. Bugün asgari ücret açlık sınırının 3 bin 500 lira altındadır. Bir işçinin açlık sınırında maaş alabilmesi için 30 gün değil 40 gün çalışması gerekmektedir. 11 ay önce asgari ücretle 42,5 kilo dana kıyma alınabilirken şimdi 26 kilo almaktadır. Yapılmayan zam nedeniyle her ay 16,5 kilo kıyma asgari ücretlinin sofrasından çalınmaktadır. 11 ay önce asgari ücret 5,5 çeyrek altın alırken bugün 3 çeyrek altın almaktadır. Hele iktidarınızın başına dönersek 2002'de 7 çeyrek altın alan asgari ücret şimdi 3 çeyrek altın almaktadır. Bir şey kaybedildiği yerde bulunur. Emekliler 3 Kasım 2002 sandığında kaybettiklerini bilmekte önlerinde bulacakları ilk sandıkta da kaybettiklerini geri alacaklardır.
"ASGARİ ÜCRET TEKLİFİMİZ 30, BUNUN ALTINDA YOKUZ"
Asgari ücrete adaletli bir zam talebi üç büyük işçi sendikalarının konfedefasyonunun ortak talebidir. DİSK'in, TÜRK-İŞ'in, HAK-İŞ'in söyledikleri artık alın terinin daha fazla sözmürülmemesine yöneliktir. Bugün için asgari ücretlinin gerçek enflasyonu yüzde 80'i aşmışken, TÜİK enflasyonu bile yüzde 47'yken işçiye yüzde 25- 30 zammın makul olduğunu ifade eden insafsızlar vardır. Aç kalan asgari ücretli bu rakamlara alıştırılmaya çalışılmaktadır. Biz bu oyuna gelmeyeceğiz. CHP'nin 2025 yılının sadece ilk yarısı için asgari ücret önerisi 30 bin liradır. Bizim asgari ücret teklifimiz 30, bunun altında yokuz demekteyiz. Asgari ücretle ilgili 2016 yılından bugüne yani bu dengesiz, denetimsiz sisteme geçildiğinden beri Yunanistan'da asgari ücret 693 Euro'dan 969 Euro'ya çıkmış yüzde 41 zam almıştır. Almanya'da 8 yıllık asgari ücret zammı yüzde 42'dir, Estonya'da yüzde 92'dir. Savaştaki Ukrayna'da yüzde 250, Moldova'da yüzde 474'tür. Türkiye'deki artış yüzde 6,8'dir ve Euro'nun nasıl baskılandığı düşünülürse gerçek anlamda asgari ücretin Dünya'da Euro bazında gerileyen tek asgari ücret olduğunu utançla ifade etmek durumundayım. 'Asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik' propagandası yapanlara soruyorum; hangi enflasyona ezdirmediniz? 2020-24 arası asgari ücretin brüt artışı yüzde 459'ken dana etinin enflasyonu yüzde 738, kuzu eti eflasyonu yüzde 719, ilaç enflasyonu yüzde 669, kira enflayonu yüzde 580. Bu durumda sizin asgari ücretliyi hangi enflasyona ezdirmediğinizi TÜİK verilerinden bulup çıkarmanızı bekliyoruz.
"BİZ ESNAFIN, GARİBAN VATANDAŞIN TARAFINDAYIZ"
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişte her şeyin yetkilisi olan Erdoğan'ın önemli bir ekonomik tespiti vardı; 'faiz sebep, enflasyon sonuç' diyordu. Birazdan bu kürsüye gelecek olan Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz'a soruyorum; siz hangisine katılıyorsunuz? 'Faiz sebep enflasyon sonuçtur' deyip bütün dünya makul faiz artışları yaparken inadına faizleri indirip enflasyonu bu noktaya getiren Erdoğan'a mı katılıyorsunuz yoksa biraz önce yanınızda oturan Mehmet Şimşek'in 'biz geldik bu irrasyonel işleri bıraktık rasyonaliteye döndük' sözüne mi inanıyorsunuz? Erdoğan mı irrasyoneldir, Mehmet Şimşek mi gerçekleri çarpıtmaktadır? Seçimler yaklaşırken tüketici güven endeksini 90'ın üzerine çıkartabilmek, piyasaya para pompalama noktasında bu parayı Kredi Garanti Fonu üzerinden yüzde 8 faizle övündüğünüz bir seçicilikle yandaşlara dağıttınız. Bu para lüks harcamaya yatlara, yazlıklara gitti. O para şu anda hala yüzde 8 ile ödeniyor. Aynı günlerde zor durumda kalan esnaf, yüzde 9 ile kredi kullandı. Taksitler ödenirken yüzde 25'e çıkartıldı. Yüzde 8 ile alınan kredi garanti fonu yine yüzde 8 ile geri ödeniyor. İşte bu yapılan büyük bir insafsızlıktır. Bu yapılan siyaset açısından tercih belirleme işidir. Siz zenginlerin tarafındasınız biz esnafın, gariban vatandaşın tarafındayız.
"280 EURO EMEKLİ MAAŞININ YABANCI DİLE TERCÜMESİ YOKTUR"
Asgari ücret 2025 yılının ilk yarısı için 30 bin lira olmalıdır fakat ona bunu ödeyecek olan küçük esnafın sırtına bırakılamaz. Bunun için bir kanun teklifimiz var. Eğer asgari ücret 30 bin liraya çıkarsa SGK'nın prim tahsilatı bir trilyon lira artacaktır. Bu bir trilyonun dörtte birini biraz aşar bir tutarda bir teşvik sistemi getirirseniz yani 1-10 arası çalışanlar için çalışan başına 6 bin lira, 10-50 arası için 3 bin lira olmak üzere artan noktada azalan bir teşvikle bu küçük esnafa bir yük olmaktan çıkar. Asgari ücretin berberde çalışan kardeşim için 30 bin lira, onu berberde çalıştıran ustası için 24 bin lira olmasını ve bu paranın da devletten çıkmamasını öneriyoruz.
Sayın Edoğan 2024 yılını 'emekliler yılı' ilan etmişti, etmez olaydı. Emekliye ilk darbe daha yılın ilk başında en düşük emekli maaşı 7 bin 500 liradan 10 bin liraya çıkartıldı. TÜİK'in 2023 enflasyonu yüzde 64 iken emekliye yüzde 33 zam yapıldı. Emekliler daha bu oranla yılın başında enflasyona ezdirildiler. Yurtdışındaki temaslarımızda en düşük emekli maaşının 280 Euro olduğunu söylediğimizde yabancı liderler yanlış telaffuz ettiğimi düşünüp 2 bin 800 diye düzeltmeye kalktılar. Emeklileri geçen yılın ilk 6 ayında mahkum ettiğiniz 280 Euro emekli maaşının yabancı dile tercümesi yoktur bunu yapmaya hakkınız yok.
"CHP OLARAK TARTIŞMASIZ TALEBİMİZ EMEKLİYE BİR ASGARİ ÜCRET ŞARTTIR"
İkinci 6 ayda ise 12 bin 500 liraya çıkartıldı, sadece yüzde 25 zam yapıldı. Bugün 4 milyon emekli 12 bin 500 lira alıyor. Bu maaşa emekli kira öderse aç kalmaktadır, karnını doyurursa sokakta kalmaktadır. Emeklilerimize karşı yeni bir ihanet planının içinde olanlar var. En düşük emekli maaşının 13 bin 500 ila 15 bin lira arasında olmasını dillendirmeye kalkıyorlar. 2025 yılında da açlık sınırının altında kalsın istiyorlar. Torununa harçlık veremeyen, yılda bir kez memleketine bile gidemeyen, pazar dağıldıktan sonra ezilmiş sebze-meyveleri toplarken yüzünü kapayan emeklileri görmüyorlar. CHP olarak tartışmasız talebimiz şudur; emekliye geçim haktır, bir asgari ücret şarttır."