Kurtulmuş'a 'Can Atalay' Çağrısı: Gerekçeli Kararı Genel Kurul'da Okutmak TBMM'nin Anayasa'yı Askıya Alması Demek

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, "Buradan TBMM Başkanı'na bir çağrımız var" diyerek Can Atalay çağrısı yaptı.

Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya, "Buradan TBMM Başkanı'na bir çağrımız var, siz Yargıtay'ın kesinleşmiş kararına rağmen tabi olarak bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gitmiş olan o kararı beklediniz. İsabetli bir şekilde beklediniz. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru hakkını kabul ederek burada bir "hak ihlali" olduğuna karar verdi.

Anayasa Mahkemesi kararları, yargının bütün kurumlarını bağlıyorsa Anayasa'nın hükmü gereği TBMM'yi de bağlar. Dolayısıyla "Madem Yargıtay uymuyor ben de uymuyorum" diyerek bu gerekçeli kararı Genel Kurul'da okutmak TBMM'nin Anayasa'yı askıya alması manasına gelir ki biz Sayın Başkan’ın Anayasa'ya karşı olan hürmeti gereği asla bu gerekçeli kararı Anayasa'yı yok sayarak Genel Kurul'da okutacağına ihtimal vermiyoruz" dedi.

Saadet- Gelecek Partisi ortak grup toplantısı, bugün yapıldı. Toplantıya katılmayan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yerine grup konuşmasını Saadet Partisi Grup Başkanvekili Bülent Kaya yaptı. Kaya, şunları söyledi:

"MİLLİ GÖRÜŞ PRENSİBİMİZLE BELEDİYELERİN ANAHTARINI 1 NİSAN'DA TESLİM ALACAĞIZ: Saadet Partisi ve Gelecek Partisi olarak önce zihniyeti, ardından da bu bozuk düzeni değiştirmeliyiz çağrısında bulunuyoruz. Bu anlayışla kira krizi çözülemez. Enflasyon kontrol altına alınamaz. Alım gücü artamaz. Üretim ve istihdam ekonomisini benimsemeden, gelir dağılımında adaleti tesis etmeden, hızlı ve yaygın kalkınma hamlelerini gerçekleştirmeden insanımızın problemlerine çözüm üretilemez. Mart 2024 seçimleri bu anlamda ciddi bir fırsattır. Değişimi yerelden başlatmak için bir fırsattır. Zihniyet değişimini şehirlerimizden başlatmak için tarihi bir fırsattır. Önce sokaklarımızı, mahalle ve ilçelerimizi ve topyekûn şehirlerimizi hep beraber kurtarmak mecburiyetindeyiz. "Bu böyle gitmez" diyeceğiz... Tam 30 yıl sonra, bir kez daha "Milli Görüş belediyeciliği" dönemini başlatmak için "Haydi Bismillah" diyoruz. Biz, ahlak ve adalet eksenli bir yönetim anlayışı teklif ediyoruz. Rüşvet ve yolsuzluğa, rant düzenine son vermeye geliyoruz. Biz, kayırmacılığa, yandaşlığa, ‘bizim müteahhitlerimiz’ denilerek birilerini zengin etmeye itiraz ediyoruz. Dersimizi iyi çalıştık, her seçim bölgesinde ince işçiliklerle detaylı analizler yaptık. İl ve ilçelerimizin, mahalle ve sokaklarına varıncaya kadar problem, ihtiyaç ve taleplerini biz biliyoruz; çünkü dersimize çok iyi çalıştık. Yerel seçimlerde iddialıyız. Adaylarımız ve kampanyamızla çok güçlü bir şekilde bu seçimlere gireceğiz. Tertemiz kadrolarımızla, milli görüş ve Gelecek Partimizin ilke ve prensiplerimizle, Saadet Partimizin ve Gelecek Partimizin politikaları ve yönetim anlayışıyla belediyelerin anahtarlarını 1 Nisan sabahı teslim almak için hep beraber yola çıkıyoruz.

BİZ MASA BAŞINDA ÜRETİLEN SUNİ GÜNDEMLERE DEĞİL, ÇÖZÜM BEKLEYEN PROBLEMLERE ODAKLANIYORUZ: Muhterem Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu’nun, 1989 ve 1994’te seçimleri kazanarak, Sivas’ta gerçekleştirdiği destansı hizmetler rol modelimiz olacaktır. Sözün burasında sözde Sivas Belediye Başkan adayı olan bir zatın, siyasi nezaketsizliğin de ötesinde, büyük bir hadsizlik ve densizlik kabul ettiğimiz sözlerine en güzel cevabı değerli Sivaslı hemşehrilerimiz verecektir diyoruz. Muhterem Genel Başkanımıza atılan bu alçak iftiraların sebebini biz gayet iyi biliyoruz. "Ruh arayışına" girenlerin, o ruhun mimarlarından olan Sayın Genel Başkanımızdan duyduğu rahatsızlığı gayet iyi biliyoruz. İktidarın sufleleriyle konuşanlara, iktidarın belirlediği gündemler karşısında sele kapılan kütük gibi oradan oraya savrulanlara ayıracak fazla vaktimiz yok. Biz, yersiz tartışmalara, masa başında üretilen suni gündemlere değil, insanımızın çözüm bekleyen devasa problemlerine odaklanıyoruz... Devlet ciddiyetinin her gün örselendiği, kurumlarımızın yıpratıldığı, temsil makamında bulunanlar arasında her gün bir başka tartışmanın yaşandığı bu vasatı, bu ülkeye yakıştıramıyoruz.

CAN ATALAY KARARINI GENEL KURUL'DA OKUTMAK ANAYASA'YI ASKIYA ALMAK MANASINA GELİR: Anayasa Mahkemesi'nin TBMM bir üyesi olan Can Atalay ile ilgili karar var. Bu karar Yargıtay ve dolayısıyla yargıyı bağladığı gibi Anayasa'nın 153. maddesi gereğince TBMM'yi de bağlar. Buradan TBMM Başkanı'na bir çağrımız var, siz Yargıtay'ın kesinleşmiş kararına rağmen tabi olarak bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gitmiş olan o kararı beklediniz. İsabetli bir şekilde beklediniz. Anayasa Mahkemesi de bireysel başvuru hakkını kabul ederek burada bir "hak ihlali" olduğuna karar verdi. Nasıl ki Anayasa Mahkemesi kararları, yargının bütün kurumlarını bağlıyorsa Anayasa'nın hükmü gereği TBMM'yi de bağlar. Dolayısıyla "madem Yargıtay uymuyor ben de uymuyorum" diyerek bu gerekçeli kararı Genel Kurul'da okutmak TBMM'nin Anayasa'yı askıya alması manasına gelir ki biz Sayın Başkanın Anayasa'ya karşı olan hürmeti gereği asla bu gerekçeli kararı Anayasa'yı yok sayarak Genel Kurul'da okutacağına ihtimal vermiyoruz. Bu konuda kendisini Anayasa’ya uygun davranmaya davet ediyoruz.

HİÇ KİMSE HUKUKU SULANDIRMASIN: Kulp'ta meydana gelen hadiseler... Şehitler bizim için kıymetlidir. Vatanımız, bizim için azizdir. Ama şehitler, vatan, din, bayrak ve ezan hukuk devleti, tam da buralarda lazım. Bir devlet, şehitlerini verirken, terörle mücadele ederken ve bir devlet kendi vatandaşına muamele ederken hukuk devletine riayet etmek zorundadır. Hiç kimse kanunda yazılı olmayan bir cezayı başka kutsal kavramlar üzerinden vermeye kalkmamalıdır. Bu şanlı devlet terörle mücadelenin ne olduğunu da bilir, şehitlere saygının ne olduğunu da bilir ama bir kamu görevlisinin hukuka uygun olarak davranmasının önemini de bilir. Onun için hiç kimse hukuku sulandırmasın, Türkiye bir hukuk devleti olarak elbette yoluna devam etmek zorundadır... Bizim safımız hukuk devletine inanmış bir devletin safıdır."