Kubilay Kaptan: Deniz salyasını temizleyecek teknolojimiz yok

Afet Uzmanı Kubilay Kaptan, son dönemde Marmara'ya yayılan deniz salyası ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Halk TV'de yayınlanan Can Coşkun ile Haber Masası programına konuk olan Afet Uzmanı Kubilay Kaptan, Marmara Denizini esir alan ve hızla yayılan deniz salyası(müsilaj) nedir, neden oluşur ve nasıl kurtuluruz? sorularına ilişkin açıklamalarda bulundu. Kaptan, deniz salyası için, "Maalesef doğal bir olay değil, normalde sağlıklı bir denizde görülebilecek bir durum değil" ifadelerini kullandı. Kubilay Kaptan şöyle devam etti;
 

"Bu deprem nasıl oluşur sorusu gibi değil çünkü bunu sorsanız derdim ki deprem dünyanın doğal bir olayı fakat deniz salyası maalesef doğal bir olay değil. Normalde sağlıklı bir denizde görülebilecek bir durum değil. 

Demek ki zaten başlangıçta deniz salyasının sağlıksız, doğal olmayan mikrobik zararlı bir şey olduğunu görebiliyoruz. Nedenine gelince aslında birdenbire ortaya çıktığı düşünülen  bu mikrobik varlık birden bire ortaya çıkmadı. Bir gelişim sonunda ortaya çıktı. Bakın Marmara denizi milyonlarca yıllık bir deniz ve dünya üzerinde nadide özelliklere sahip bir deniz. Nedeni hem bir iç deniz olması hem antik özelliklere sahip olması hem de buzul çağlar sırasında göle gölden denize, denizden göle, gölden denize defalarca dönüşmesi. Bu bize şunu söylüyor bu deniz içeresinde çok farklı canlılar, hem bitkisel olarak hem balıksal olarak türemiş ve varlıklarını sürdürmüş ve bunun çevresinde de uygarlıklar oluşmuş.

Gayet doğal çünkü o kadar harika bir deniz harika bir doğa parçası ki bundan faydalanmak isteyen insanoğlu çevresine yerleşmeye başlamış. Sıkıntı aslında 1970'lerde başladı ama kendini çok fazla göstermedi. Çünkü 1960'dan başlayarak Marmara Denizi'ne paralel şehri büyütelim mantığı bir gün geldi her kadim uygarlıkta denizden faydalanalım yerine denizi bizim için kullanalıma döndü. Bunun sonucunda kıyı şeridinde kesinlikle olmaması gereken yapılaşma 1200 metre mesafe bırakarak yapılması gereken yapılaşma ray şeridinin dibine indi. Gün geldi Ataköy, Bakırköy, Zeytinburnu, Bostancı, Maltepe, Kartal hattında sahil şeridinde hiç bir şey yokken, sonra sahil yolu yapıldı ve yapılırken çevre etkilerine hiç bakılmadı"

2000'lerin başında yapılan projeler

"Fakat 90'lar geldiği zaman birden bire şu ortaya çıkmaya başladı, özellikle 2000'lerin başından itibaren. Yapılan projelere bir sizle bakalım; 
Marmaray yapıldı. Marmaray suya batırılmış tünel ve bu Marmaray yapılacak diye orada kazılan bütün toprak alındı Marmara Denizi'nin içinde bulunan ve dünyanın 3. büyük etkili fay hattının geçtiği çukura döküldü"

Bütün projelerden çıkan atıklar, moloz yığınları Marmara'ya dolduruldu

"Yetmedi Galataport yapıldı hala devam ediyor, yetmedi Martı Projesi yapıldı hala devam ediyor, yetmedi Yenikapı, Maltepe miting alanları yapıldı. Diğer bütün projelerden çıkan atıklar moloz yığınları Marmara Denizi'ne dolduruldu. Bu yerlerin her biri denizin dibindeki doğal ortamı bozmaya başladı"

Kirli suların ve atıkların denize dökülmesine izin verildi

"Marmara'nın etrafında bilerek yapılan bir örgütlenme sonucu özellikle Tekirdağ hattında bütün sanayi denize yığıldı ve denize özellikle ve özellikle kirli sularının ve atıklarının dökülmesine izin verildi. Ama modern ülkelerde olduğu gibi modern arıtma tesisleri yapmak yerine son derece iptidai denetlenmeyen arıtma tesisleri yapıldı ve bütün bu sanayi ve bu sanayiden kastım ufak basit bir sanayiden bahsetmiyorum sektör üretmekten doğalgaz, deri, maden üretiminden bahsediyorum yani bunların üretimi için kullanılan zehirden bahsediyorum. Bu zehrin kullanıldıktan sonra Marmara'ya verilmesinden bahsediyorum ve maalesef son çivi şununla çakıldı. 

Ergene Nehri'nin kirlilikten kurtarılması için hayata geçirilen 'Derin Deniz Deşarj Projesi' kapsamında, arıtılmış sular ilk kez denize desarj edilmeye başlandı. Devletin resmi kanalının haberi iyi hatırlarım. Ben hayatımda bu kadar kötü ve bu kadar yanlış düşünülmüş bir plan görmedim. Ergene'den dökülen atıklar planlanan gibi olmadı Karadeniz'de kaybolmak yerine geri tepti"

Kubilay Kaptan Marmara Denizi'ni 'deniz salyası'ndan kurtarabilecek bir teknolojiye sahip olunmadığını belirtirken şöyle devam etti;

'Deniz çırpınıyor'

"Zehir denizde birikti ve denizin altı ölmeye başladı ve deniz kendini kurtarmaya çalıştığı için bir çırpınışta bulunmaya başladı ve görüyorsunuz ki maalesef birçok yerde bunun sonucunu alamıyor şunun için alamıyor çünkü yardım eden de yok. 
Bugün bizde bulunan hiç bir teknoloji bu salyayı temizleyecek bir kapasitede değil ne buna hazırlığımız var ne de teknik aletlerimiz var. Bu ancak yoğurdun kaynağını almaya benzer"

Can Coşkun'un sorduğu, "Deniz salyasından nasıl kurtuluruz?  Bilim bize ne söylüyor? Denizin dibini teknolojiyle temizleyebilmek mümkün mü? Bir daha yaşamamak için, Marmara Denizi'ni kurtarmanın yolları nelerdir?" sorularına ise Kaptan şu şekilde yanıt verdi;

"Dünyada deniz dibi dahil olmak üzere denizi temizleyen ya da gölleri temizleyen bazı mikroorganizmalarla çalışan kimyasallar var. Oldukça pahal. Biz bunları henüz kullanmıyoruz. Ama bence bununla birlikte en önemli konu şu olmalı, uzun vadede Marmara Denizi'ni kurtarabilmek için yarın itibarıyla Marmara'nın etrafındaki bütün işletmeler, İzmit'ten başlayarak Trakya'ya kadar durdurulmalı ve bunlardan ileri teknik arıtma tesisleri olmayanların işletme ruhsatları iptal edilmeli"

'Denizi kendi haline bırakın toparlayacaktır'

"Arıtma suyunu lütfen denize akıtmaktan artık vazgeçin. Marmara Denizi'yle uğraşmaktan vazgeçin kendi haline bırakın deniz kendini toparlayacaktır uzun sürede bile olsa. Ama her attığınız ufacık bir mikrop bile her gün daha kötü yapıyor, Marmara'yı ölüme götürüyor"