Kılıçdaroğlu: Mahkemeyi de, kararı da tanımıyoruz
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen hapis cezasının onanması ve siyasi yasak kararına ilişkin konuşan Kılıçdaroğlu, "Siyasi yasak kararını asla tanımıyoruz, mahkemeyi de tanımıyoruz kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu, İstanbul il başkanımızdır nokta!" ifadelerini kullandı
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
Yeni bir dönem başlamak üzere. Halkın iktidarı güçlü olarak halka güven vermek zorundadır. Her birimizin tek tek sorumluluğu var. Her birimiz bu ülkenin geleceğinden sorumluyuz. Bu ülkeyi haramilere ve haramilerin taşeronlarına teslim etmeyeceğiz. Baskılar, engellemeler, yargı kararları var biliyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar inandığımız yolda kararlılıkla yürüyeceğiz.
Gezi mağdurlarının ailelerini ziyaret ettim. Vera'yı ve Ege'yi kucakladım. Onlar demokrasi talebinde bulunan haksız yere hapse atılanların aileleri. Sanıyorlar ki onlar yalnızlar, asla onlar yalnız olmayacak. Onlarla, aileleriyle, düşünceleriyle, idealleriyle birlikte olacağız. Mücadelemiz insan hakları, yargı bağımsızlığı, kadın-erkek eşitliği, hakkı, hukuku inşa etme mücadelesidir.
'Devletin nasıl yönetildiğini bilmemiz lazım'
Söylemlerimizi verilere dayandırmak zorundayız. Toplumu ikna etmek zorundayız. Samimiyetle ikna etmek zorundayız. Doğruları söylemek zorundayız. AK Parti iktidarlarına kadar bu ülkeye 57 hükümet hizmet etti. Cumhuriyet'in kuruluşundan 2002'ye kadar 57 hükümet hizmet etti. 57 hükümetin harcadığı para 713 milyar dolar. Osmanlı'nın borcunu son kuruşuna kadar ödediler. Onurlu, dik durdular. Kimseye el avuç açmadılar. 713 milyar doları harcadılar ve Türkiye'yi 1990 yılında dünyanın en gelişmiş 20 ekonomisinden birisi yaptılar. AK Parti iktidar oldu harcadığı para 2 trilyon 631 milyar dolar. 2002'de iktidar oluyorsunuz 2 trilyon harcıyorsunuz ve Türkiye G20 liginden düşüyor. Şu soruyu sorun. AK Parti'nin yaptığı bir şeker fabrikası, gübre fabrikası gösterin. Ne yaptılar? Hangi fabrikayı yaptılar? Bütün fabrikaları sattılar, parayı yediler. O nedenle nasıl bir güçle, nasıl bir sorumsuz anlayışla devletin yönetildiğini hepimizin bilmesi lazım. İnançları, kimlikleri kullanarak, insanların dikkatini farklı yöne çekip milyarları götürdüler.
Borç sarmalında Türkiye
Bu paraları ne yaptılar? Tarihimizde eşi görülmemiş bir şekilde soygun düzeni başlattılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni borç batağıyla karşı karşıya getirdiler.
Şu anda Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın merkezi borcunun yüzde 67'si döviz ve altın. Milliyetçi olduğunu söyleyen Bahçeli'de Türk Lirası'nın değeri kalmadı diyor. Her kur arttığında hem borcun hem faizin artıyor.
2021'in sonunda borç stoku 2 trilyon 747 milyar TL'ydi. 2022'nin ilk üç ayında döviz arttı, borç 3 trilyon 19 milyar liraya çıktı. Bu borçları bir avuç insan verdi. Bir avuç insandan aldığınız borç ilk 3 ay içinde artıyor. Eğer ekonomi doğru yönetilseydi bu parayla ne yapılırdı? Eğer 272 milyar lira çetelere verilmeseydi 13 milyon 650 bin emekliye net asgari ücret kadar ikramiye verilirdi. Çiftçiye her yıl verilen destek tam 3 kat artırılabilirdi. 6.5 milyon emekçiden sosyal güvenlik primini devlet olarak ben ödeyeceğim deyip net asgari ücreti 5 bin liraya çıkarılabilirdi.
Beşli çete ve yandaşlarına sağlanan mali imkanların büyüklüğünü görüyor musunuz?
'AK Parti iktidarı kimden yana?'
Çiftçi perişan vaziyette. Sıkıntılarını, sorunlarını biliyorum. Neden 2002'den bu yana sadece iki Trakya büyüklüğünde alan neden ekilmiyor, kim engel oluyor? AKP'li vekil gelince sor. Zararını neden karşılamıyorsun? Tefeciye, yolsuzluk yapana, beşli çeteye para var.
Buğday üreticisi arkadaşlarım unutmasınlar 2 bin 250 liraya buğdayın tonunu satın aldılar. Bir süre sonra aynı Toprak Mahsulleri Ofisi dışarıdan tonunu 6 bin 700 liraya ithal etti. Bizim çiftçiye 6 bin 700 lira verse bizim çiftçi hem bizi, hem Orta Doğu'yu beslerdi. AK Parti iktidarı kimden yana?
Aynur Doğan'a Kürtçe konser yasağı
Aynur Doğan hepimizin şarkısını duygulanarak dinlediği bir sanatçı. Dar Hejiroke diye bir şarkısı var. Bu aslında bir incir ağacı şarkısı. Bu şarkıyı hafızalarımıza kazıyan güzel bir film vardı. Gönül Yarası filminde Şener Şen ve Meltem Cumbul bu şarkıyı dinlerken Meltem Cumbul ağlamaya başlıyor. Şener Şen, 'Sen Kürtçe biliyor musun?' diyor. 'Hayır, bilmiyorum' diyor. 'O zaman neden ağlıyorsun' diye soruyor. 'E bu şarkıya ağlamamak mümkün mü' diyor. Siz bu şarkıyı yasaklıyorsunuz. Türkiye bu noktaya gelmemeli, getirmemeliyiz. Şarkıların, türkülerin tamamı bizim. Kürtçe bir şarkı okudu diye nasıl yasak getirebiliriz? 21 yüzyılda yaşıyoruz artık. Her şarkı, türkü bizim.
Sizin feriştahınız gelse ben susmam. Rengarenk bir Türkiye'de yaşayacağız. Ebruli olacak. Barışı, huzuru getireceğiz. Herkes şarkısını özgürce söyleyecek. Bir şarkıdan, türküden korkulur mu? Korkmayacağız. Beraber, birlikte olacağız.
Ağır ağır ülkeyi 12 Eylül karanlığına sürüklemeye çalışıyorlar. Buradan beraber çıkaracağız ülkeyi.
Kaftancıoğlu'na siyasi yasak kararı
Geçen hafta Erdoğan'ın bir siyasi intikamına tanık olduk. İstanbul İl Başkanımız Canan hanımı mahkum ettiler. Mahkum etmekle kalmadılar bir de siyasi yasak getirdiler. Yasaklarla özellikle siyasi tutuklularla Türkiye asla yol almamıştır. Parti kapatmakla, farklı düşündü diye hapse atmakla bir ülkeye demokrasi gelmez. Canan hanımın hapse atılmasını isteyenler, seçilmiş mahkemeler, hakimler... O hakimler şunu unutmasın bu ülkeye demokrasiyi, özgürlüğü size rağmen getireceğiz. Bu ülkeye kardeşliği saraya rağmen getireceğiz.
Hak etmeyen bir kişiyi hapse atıyorsanız, çok kişiyi öldüren IŞİD militanlarını da serbest bırakıyorsanız bu ülkede bir şeyler oluyor demektir. Bir adaletsizlik, sorun var demektir. O sorunun üzerine kararlılıkla gitmek zorundayız.
Bir adaletsizlik kabul edildiğinde her yerde binlercesi türer. Yarın size yapılacak adaletsizliği de fiilen kabul etmiş oluyorsunuz. O nedenle adaletsizlik karşısında susmayacağız. Kime yapılırsa mücadelemizi sürdüreceğiz. Siyasi yasaklar, adaletsiz düzen birimize yapıldığı an hepimize yapılmanın kapıları açılır. Adaletsizlik aynı kovid gibidir süratle yayılır ve bütün alanı enfekte eder. O nedenle karşı durmak gerekiyor.
Buradan genç muhafazakar seçmenlere de seslenmek isterim. Eğer adaletsizlik karşısında tarafsız ve kararsız kalırsanız zalimin tarafını seçmiş olursunuz. O nedenle kendisini muhafazakar olarak tanımlayan genç seçmenlerin de aynı duruşu sergilemeleri gerekir.
İl Başkanımızın siyasi yasak kararını asla tanımıyorum. Mahkemeyi de tanımıyoruz, verdiği kararı da tanımıyoruz. Canan Kaftancıoğlu İstanbul İl Başkanımızdır.
SADAT çıkarması
İstanbul'da bir kurumun önüne gittik arkadaşlarımızla. Bu kurum çatışmaların hüküm sürdüğü bölgelerde iş yapıyor, o çatışmaların bir parçası gibi görünüyor ve aynı zamanda o bölgelerde müteahhitlik işleri de yapıyor. Kar amaçlı bu şirket. Kurucusu Erdoğan'ın eski danışmanı emekli bir general.
Şirket ne iş yapıyor? 'Suikast, gayri nizami harp, bomba imalatı, istihbarat, gerilla, özel kuvvetler harekatı, psikolojik harp harekatı, sabotaj, pusu, tahrip' anlatılıyor. Bunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin danışmanlığında ne işi var?
Bu SADAT'ın görevi nedir bilgi almak istiyoruz dedik. İki kişi geldi haber verelim dediler bir daha gelmediler. Bu kadar korkak bir yapı.
SADAT bir de ideolojik zırh tanımlamış kendisine. Bir devlet kuracak, o devletin içinde Türkiye'de olacak -herhalde bu bölümü Bahçeli dinliyordur- devletin adı Asrika devleti. Asrika Devleti başkan tarafından yönetilecek, İstanbul başkenti olacak resmi dili de Arapça olacak. Bahçeli ne diyor ben asıl onu merak ediyorum? Bunlara destek veriyorsun. Baş danışmanlık yaptığı zaman sende onlarlaydın.
Ben o kapıya neden gidiyorum? Neden mücadele ediyorum, kimin mücadelesini veriyorum. Bayrağımın, vatanımın mücadelesini veriyorum. Açıkça ifade edeyim yolunu kaybeden bir MHP var.
- Bunlar Erdoğan'ın yanında hizalandılar. Soruyorum sana ne danışmanlığı verdiler? Çık anlat kardeşim.
- Sen bunları ne için kullandın? Bunlarla mı bizi korkutmaya çalışacaksın. Sen kim olursan ol CHP'yi, bireylerini asla korkutamazsın.
Bu para için mehdilik hikayeleri anlatan şirketin ve yapıların karşısında daha güçlü, daha kararlı, daha cesur durmalıyız ve duruyoruz. O nedenle gittik. Milletimiz özgürlüklerine dair bir tehditle karşı karşıyadır. Mütedeyyin kesimde artık uyanmalıdır. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır. Samimi müslümanlar bunların karşısında dimdik durmalılar. Samimi müslümanlar Asrika karşısında da dimdik durmalıdırlar. Mektupçu mafyalara, kendini derin devlet ilan etmiş müptezellere, milletimizin özgürlüklerini tehdit etme gafletinde bulunanlara da sesleniyorum. Haddinizi bilin. Karşınızda Türkiye'nin dindarları, sofuları, inançları ve inançsızları vardır. Hepsinden önemlisi karşınızda dimdik duran ahlaklıları vardır. Karşınızda CHP vardır. Bizler mafyaya karşı, mafyanın artıklarına, sarayın çömezlerine karşı, mafyadan medet uman siyasetçilere karşı mücadele etmek zorundayız.
Unutmayın aynı zamanda bir psikolojik harbin ortasındayız. Psikolojik harbin içerisindeyiz. Bu kurumlar sarayla işbirliği yaparak, pek çok pozisyonlar yaratabilirler, yalan yanlış söylemler geliştirebilirler. O nedenle SADAT'a gittim. Herkesin dikkatini çekmek için gittim.
'Müteahhit, o makineleri oradan çekeceksin'
Önce olayı manipüle sonra provoke ederler. Doğru ile yanlışı, iyiyle kötüyü, muhalif ile yandaşı karıştırmamızı isterler. Dün akşam paylaştığım bir tweet attı. Biliyorum beyler çok rahatsız oldu. En çok rahatsız olanlar paralarını yurt dışına kaçıranlar ve kaçırmak için sıraya girenlerdir. Bunlar derhal psikolojik harp metodlarından birini devreye soktular. Neymiş ben havalimanın tümüyle park yapılmasını ve pistlerin hemen kırılmasını önermişim. "Bu işte yer almış herkese son bir lafım olsun: Bu iş “Talimat aldım, mecburdum. diyeceğiniz bir iş değildir, bunun adı vatana ihanettir. Siz de sorumlu olacaksınız. Bu işte bir damla mürekkebi olan herkes vatan hainidir. O makinelerin müteahhiti; sana ise özel ilgi göstereceğiz!" O müteahhite sesleniyorum o makinelerini çekeceksin oradan. Geliyoruz. Adalet, hak, hukuk, felaketleri önlemek için geliyoruz. Makineleri çek, pistlere dokunma.
26. dönem milletvekilliğimizi yapan sayın Gülay Yedekçi, iyi bir mimar aynı zamanda. Bura için bir plan hazırlamıştı. Atatürk Kent Parkı ve Uygarlık Kütüphanesi olacaktı. Çalışmaların tamamına STK'lar, uzmanlar, mühendisler, mimarlar ve bölge halkı katılacaktı. Atatürk Havalimanı'nın binaları, pistleri tümüyle korunacaktı, mücadelemiz bunun üzerinedir. Yandaşların işi bu yalan dolanla kandırmak istiyorlar.
Ben buradan milletimizi, sureti muhalif görünen saray beslemelerini de uyarıyorum. Hiç merak etmeyin sarayın ve algı operasyonlarının üstüne gideceğiz. Yaptığınız her şeyi biliyoruz, farkındayız. Bu ülkenin gerçek vatanseverleri bizleriz, yemin olsun siz millete yenileceksiniz.