Kandilli'den yanıt: Düzce, Marmara depremini tetikler mi?

Kandilli Rasathanesi Düzce'de meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki depremle ilgili basın toplantısı düzenledi. Depremin Marmara depremini tetikleyip tetiklemeyeceğine ilişkin bilgi verildi.

Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Düzce’nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen depreme ilişkin, "Bu depremin olası Marmara depremini tetiklemeyeceği görüşünü taşımaktayız. Depremin artçılarının yaklaşık bir hafta içinde sönümleneceğini beklemekteyiz” dedi.

Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, Düzce’nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen depreme ilişkin bugün basın toplantısı düzenledi. Toplantıda, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar ve Kandilli Rasathanesi Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM) Müdür Yardımcısı Dr. Selda Altuncu Poyraz, Düzce’nin Gölyaka ilçesinde meydana depreme ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.

Düzce depreminin artçılarının bir hafta sonra biteceğini ve bu depremin olası Marmara depremini tetiklemeyeceğini belirten Prof. Dr. Haluk Özener, şunları söyledi:

'Sürpriz bir deprem değil'

Deprem, aslında Düzce'de 'fay vadisi' olarak adlandırabileceğimiz yerde oldu. Orada birçok irili ufaklı fay bulunmakta ve yaklaşık 7-8 kilometrelik bir fay üzerinde bir fay parçasının kırıldığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla bizim için sürpriz olan bir deprem değil, bu deprem. Maden Tetkik ve Arama’nın (MTA) hazırlamış olduğu en son diri fay haritasına göre, burada birçok irili ufaklı deprem üretebilecek aktif fay bulunmakta. Bu deprem de bu fayların birinin üzerinde oldu.

'162 artçı depremimiz var'

Depremin artçılarına bakarsak; bugün sabah 09:00 itibariyle büyüklüğü 1.2’nin üzerinde 159 deprem oldu. Yayına bağlandığımız zaman 162 tane depremimiz var. Bunların en büyüğü; şu an için 4.4 büyüklüğünde bir artçımız var, bir tane 3.9’luk artçımız var, bir tane 3.2’lik var. Yani 3’ün üzerinde, şu ana kadar üç tane artçı depremimiz var. Onun dışındaki deprem büyüklükleri de genelde 1 ile 2 arasında yoğun olarak sıralanmakta.

'Artçılar bir hafta içinde sönümlenecek'

Bizim, merkezimizdeki uzman arkadaşlarımızla, hocalarımızla yapmış olduğumuz değerlendirmelerde de bu depremin artçılarının yaklaşık bir hafta içinde sönümleneceğini biz beklemekteyiz. Dolayısıyla bir hafta içinde bu depremlerin azalarak sönümleneceği gibi bir düşünce var.

'Marmara depremini tetiklemez'

Bu depremin Marmara depremini tetikleyip tetiklemeyeceği, etkisi olup olmayacağı konusunda bizim genel olarak görüşümüz; bu depremin, Kuzey Anadolu Fayı'nın batı kısmında olacak Marmara depremini tetiklemeyeceği yönünde. Dolayısıyla bu depremin, olası Marmara depremini tetiklemeyeceği görüşünü taşımaktayız.

'Büyüklüğü ve zamanı kamuoyu önünde tartışılmamalı'

Depremin büyüklüğü, zamanı gibi konularının kamuoyu önünde tartışılmasının çok faydalı olduğuna inanmıyorum. Dolayısıyla bu gibi konularda uzmanların, öğretim üyelerinin bu tarz tartışmalarını bilimsel ortamlarda yapmalarının daha doğru olduğuna inanıyorum. Çünkü toplumda farklı, yanlış değerlendirmelere yol açabilir.

'Depremin büyüklüğü kesin 6.0'

Depremin büyüklüğü sabit bir değer. Yani 6’lık bir deprem büyüklüğünden bahsediyoruz. Ama bunun şiddeti farklı yerlerde farklı şekilde hissedilebiliyor. Zemininizden kaynaklanabilir, içinde oturduğunuz binanızdan kaynaklanabilir. Bu gibi parametrelerle 6’lık depremi kimi yerlerde 8 şiddetinde hissedebilirken kimi yerlerde 4 şiddetinde hissedebilirsiniz. Farklı farklı şekilde hissetme şansınız var ama depremin büyüklüğü kesinlikle 6.0.

'Bu büyüklükte depremler sürpriz değil'

4’ten büyük birçok deprem görüyoruz bölgede. 1957, 1967 ve 1999 depremlerini, 7’nin üzerindeki depremler olarak görüyorsunuz. Dolayısıyla bölge, Kuzey Anadolu Fayı'nın aktif bir bölgesi ve ana fayda olsun, tali faylarda olsun benzer birçok depremler oluyor. Bu büyüklükte depremler görmemiz sürpriz değil. Yaklaşık 50 günde bir, 6’nın üzerinde deprem bu coğrafyada oluyor. Dolayısıyla bu da bir sürpriz değil. 1895 yılından beri deprem gözlemi yapan bir enstitünün kayıtlarına baktığınız zaman, bu yoğunlukta, bu sıklıkta deprem olması hiç sürpriz değil.

'6 dakika içinde tsunami uyarı mesajı verdik'

Birleşmiş Milletler standardına göre bizim, 6’lık depremlerde, kıyıdan 100 kilometre içeride olmasına rağmen bir uyarı mesajı vermemiz lazım. 6 dakika içerisinde biz, tsunami uyarı mesajımızı, yükümlü olarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) ilettik. Sadece Karadeniz için uyarı mesajı verdik. Ve bu uyarı mesajından sonra deniz seviyesindeki gözlem istasyonlarımızı takip ederek, 06:46 itibariyle de tsunami uyarısını iptal ettik.”

Çarşamba günü saat 04:08’de meydana gelen depremin 12 Kasım 1999 Düzce depreminin geç gelen bir artçısı olduğunu belirten Prof. Dr. Ali Pınar ise şöyle konuştu:

'Kandilli ve AFAD, büyüklüğü çok hızlı bir şekilde belirledi'

Deprem dün sabah 04:08’de meydana geldi ve gerek Kandilli gerek AFAD, depremin merkez üssünü ve hızını çok hızlı bir şekilde belirledi. Şunu belirtmekte fayda var; depremin merkez üssü dediğimiz zaman aslında bizim belirlediğimiz, fayın kırılmaya başladığı noktadır. Halbuki deprem bir noktada meydana gelmedi. 6 büyüklüğündeki bir depreme baktığımız zaman, bu yaklaşık işte 60 kilometrekarelik bir düzlem ortaya çıkmaktadır.

'Artçı depremler düzce havzasına yayıldı'

Hemen hemen tüm yerbilimciler bir noktada birleştik. Bu deprem, Karadere segmentinin devamında meydana geldi. Bilgiler geldikçe, yani bu bilginin yavaş değişebileceğini söyleyebiliriz. Çünkü bu depremden sonra bir artçı deprem etkinliği başladı. Yani 150-200 civarında artçı depremin dağılımına baktığımız zaman ise bu artçı depremlerin Karadere segmentinin devamında meydana gelmediğini, daha çok Düzce havzasının içine yayıldığını görüyoruz.

'Bu deprem, 12 kasım 1999 depreminin geç gelen artçısı'

Bu deprem, aslında 12 Kasım 1999 Düzce depremiyle kırılan fay düzlemiyle tıpatıp aynı. Bu bilgiyi artçı depremlerin dağılımıyla birleştirdiğimiz zaman, yani Karadere segmentinin devamı yerine, bunun Düzce depremi fay segmenti üzerinde meydana geldiğini söyleyebiliriz. Bu deprem, kuvvetle muhtemel, 1999 yılındaki 12 Kasım depreminin geç gelen bir artçı depremi şeklinde söyleyebiliriz. Çünkü mekanizması tıpa tıp aynı Düzce depremiyle. Dolayısıyla aynı fay düzlemi üzerinde, büyük bir ihtimalle 1999 depremiyle kırılmayan bir parça kaldı ve bu parça da o fay segmentinin kuzeybatı ucunda bir yerde herhalde kırılmaya başladı.

'Dünyada çok nadir görülen bir yer'

Özellikle son 65 yılda bu bölgede, yani çok yakınlarında dört tane 7’den büyük deprem var. Bu, dünyada çok nadir görülen bir yer. Yaklaşık 60-70 kilometrelik bir alan içerisinde dört tane 7’den büyük deprem. Bunlar 1957 Abant depremi, 1967 Mudurnu Vadisi depremi ve daha sonra hatırlayacaksınız, 1999 İzmit ve Düzce depremleri.”

Deprem sırasında ve sonrasında yapılması gerekenlere ilişkin afet bilinci oluşturulması gerektiğini vurgulayan BDTİM Müdür Yardımcısı Dr. Selda Altuncu Poyraz da şunları söyledi:

'Afet bilinci çok önemli'

Türkiye'nin aktif bir tektoniği olduğu ve depremlerin sürekli olacağını yıllardır konuşuyoruz ve konuşmaya da devam edeceğiz. Ama burada önemli olan, deprem olmadan önce, deprem sırasında ve sonrasında biz ne kadar hazırlıklıyız, bunun için toplum ne kadar hazırlıklı? Şimdi AFAD'dan gelen son bilgilere baktığımızda; 93 yaralı var, 1 kişi de kalp krizinden hayatını kaybetmiş depremde. Yaralıların çoğu da takip ettiğimiz kadarıyla panikten atlayanlar. Yani deprem sırasında nasıl davranması gerektiğini bilmeyen vatandaşlarımızın kendi kendilerine zarar vermesi. Yapısal olmayan hasarlardan kaynaklı yaralanmalardan bahsediyoruz. Bu yüzden afet bilinci çok önemli.

'Toplumu afet bilinci konusunda eğitiyoruz'

Kandilli Rasathanesi olarak, afete hazırlık eğitim laboratuvarımızda iki haftada bir toplumu afet bilinci konusunda eğitiyoruz. Bununla ilgili vatandaşlarımız, özellikle İstanbul'da oturanlar, form doldurup Kandilli Rasathanesi'nden, afet öncesi sırası ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitim alabilirler.”

'Tatbikat, toplumun bilinçlenmesi açısından çok faydalı'

Türkiye geneli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC), 12 Kasım 1999 Düzce depreminin yıl dönümü dolayısıyla saat 18:57'de yapılan "Çök-Kapan-Tutun” tatbikatının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Özener, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"12 Kasım'da ülke genelinde bir tane ‘Çök-Kapan-Tutun’ tatbikatı yapıldı, AFAD önderliğinde. Bence toplumun bilinçlenmesi açısından çok faydalıydı. Çünkü depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. 18:57’de telefonlarımıza bir mesaj geliyordu. Geldi, gelmedi veya geç ulaştı; o da ayrı bir test. Bir acil durumda iletişim kanallarının ne kadar verimli çalışıp çalışmadığının da bir testiydi o. Dolayısıyla bir deprem olduğu zaman size bir mesaj gelmeyecek aslında. 04:08’de bir mesaj aldı mı kimse? Almadı ama deprem bilinçli toplumlarda, ne yapacağını refleks olarak kendinize sahiplenmeniz lazım.”

Kaynak:ANKA Haber Ajansı