Kamu emekçileri Kadıköy'den iktidara seslendi: Bir bir taleplerini sıraladılar

Kamu emekçileri Kadıköy'den iktidara seslendi: Bir bir taleplerini sıraladılar
İş bırakma eylemi gerçekleştiren Birleşik Kamu İş Konfederasyonu üyeleri Kadıköy İskele'de iktidara seslendi. Yapılan ortak açıklamada, "Bütçe hazırlanırken emek düşmanlığını görüyoruz. Bütçede hak yok, halk yok, işçi sınıfı yok, matematik yok, vicdan yok… Sermaye var, yandaşların çıkarları var, zenginin ağzına çalınan parmak parmak ballar var" denilirken işçilerin talepleri tek tek sıralandı.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu üyeleri Kadıköy İskele'de toplanarak AKP iktidarına seslendi. Yapılan eylemde, ortak açıklama Birleşik Kamu İş Konfederasyonu İstanbul İl Başkanı Alkoç Turan Başgönül tarafından okundu. "Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalar olarak; AKP iktidarının emekçiyi yoksullaştıran, sermayeyi koruyan ekonomi politikalarına karşı, insanca yaşam, adil ücret ve hakça paylaşım talebiyle bugün, tüm yurtta, tüm kamu kurumlarında üretimden gelen gücümüzü kullanarak kamu emekçileri olarak iş bıraktık.” denilen açıklamada, “Bugün Türkiye’nin en büyük üçüncü kamu emekçileri konfederasyonu, Birleşik Kamu-İş olarak, işyerlerimizde değil meydanlardayız, alanlardayız. Peki neden işyerlerimizde değil meydanlardayız?" ifadelerine yer verildi.

“BU KARANLIK EKONOMİK İKLİMİ MEYDANA GETİRDİ”

Başgönül, açıklamanın devamında “Adına Toplu Sözleşme dedikleri rezil tiyatroda emeğimizin hakkını gasp edenler, şimdi biz emekçilerin durumunu gözetmeden, bütçe yaptıkları için günden güne tükeniyoruz.” ifadeleri kullanılırken şu ifadelere yer verildi:

“Nasıl bir yoksulluk sarmalına atıldığımızı, göz göre göre nasıl nefes alamaz hale getirildiğimizi doğruca anlatabilmek için yakın geçmişe bir bakalım: Halk olarak içine düştüğümüz ağır ekonomik krizin temelleri, mevcut iktidar tarafından atıldı. Özelleştirme eliyle Cumhuriyet yadigarı olan fabrikalar, sadece arsalarının bedeli kadar düşük fiyatlarla, yandaşlara peşkeş çekildi. Ülkemiz üretmeden tüketen bir ülke haline getirildi. 'Dolarla mı maaş alıyorsunuz, size ne dolardan' denirken ülkede toplu iğne almak için bile dolar kuru takip edilir hale geldi. Üstüne bir de 'faiz sebep, enflasyon sonuç' gibi kabul gören, tüm ekonomi doktrinleriyle çelişen bir zihniyette, yıllardır sürdürülen ısrar, ülkede yoksulun daha yoksul zenginin daha zengin olduğu, ekonominin orta direği denen orta sınıfın yok olduğu, bu karanlık ekonomik iklimi meydana getirdi.”

kamuis2.jpeg

"ASGARİ ÜCRET GENEL ÜCRET HALİNE GETİRİLDİ"

“Ülkede asgari ücret genel ücret haline getirildi, asgari ücret ve onun sadece biraz üstü maaş alanlar kayıtlı istihdamın yüzde 70’ine ulaştı. Yani ülkenin çalışan, üreten yurttaşları, en çok vergiyi verip asgari, yani en az ücreti alır hale getirildi.” denilen açıklamada, “Bu yıl üçüncü büyük kamu emekçileri konfederasyonu olarak, bizim de bulunduğumuz Toplu Sözleşme masasında, ortadaki ağır tabloyla zerre uyuşmayan, adeta hakaret niteliğindeki zam tekliflerini bir bir ifşa etmiştik. Diğer konfederasyonlara 'yapısı belli ve hükümetin noteri gibi çalışan hakem heyetine gidip bu hakaret zamlarını meşrulaştırmayın' demiştik. Sonuçta, ne yazık ki dediğimiz gibi oldu. Tarih herkesin durduğu yeri de, hakem heyetinin, adına 'zam' dediği o utanç rakamlarını da tarihe not düştü. Eylemler yaptık, masadaki her rezilliği bir bir ifşa ettik.” sözlerine yer verildi.

Ufak kanun değişiklikleriyle kamu emekçisine sağlanabilecek birçok hak için raporlar hazırladıklarını ifade eden Başgönül, “Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilere bu çalışmalarımızı sunup 'Sadece basit kanun değişiklikleriyle kamu emekçisinin içine düştüğü bu darboğazı, biraz olsun rahatlatabilirsiniz' dedik. Düzenli olarak, TÜİK’in hayal aleminden bildirdiği rakamların aksine çalışmalar yaparak, açlık ve yoksulluk sınırının ulaştığı boyutu ortaya koyduk. Bu gerçekleri yetkililere duyurmaya çalıştık" sözlerini sarf etti.

“KENDİ YARATTIĞI KRİZİN FATURASINI UTANMADAN EMEKÇİLERE ÖDETMEYE ÇALIŞIYOR”

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Ar-Ge biriminin yoksulluk ve açlık sınırı rakamlarını da paylaşan Başgönül şu ifadelere yer verdi:

"KAMU-AR’a göre Kasım 2025 itibariyle açlık sınırı 30 bin 327 lira, yoksulluk sınırı ise 93 bin 697 lira düzeyinde. Bu ne demek? Bu kamu emekçilerinin ezici bir çoğunluğunun yoksulluk sınırının çok çok altında yaşadığı ve alım gücünün günden güne erimesi nedeniyle açlık sınırına her gün biraz daha yaklaştığı görülüyor demek. Bu gelen daha da rezil ve sefil günlerin ayak sesleri demek. Birileri kendi yarattığı krizin faturasını utanmadan emekçilere ödetmeye çalışıyor demek.”

“Toplu sözleşme masasında memurun haline kulak vermediler, asgari ücretin belirleneceği masada işçi bile yok, şimdi de halktan alınan vergilerle oluşan bütçeyi, biz emekçileri, halkı görmezden gelerek şekillendirmeye çalışıyorlar. Bu utanmazlığa, bu pişkinliğe artık yeter diyoruz! Bakın, üst düzey kamu yöneticilerine vicdanlara sığmayan bir seyyanen zam önerdiler. Ağır tepki verdik, her yerde bunun nasıl bir rezillik ve nasıl bir adaletsizlik olduğunu anlattık.”

kamuis4.jpeg

“HALKIN REFAHINI GÖZETEN EN UFAK BİR HAMLE YOK”

“Bir iyileştirme yapılacaksa bunun tüm kamu emekçilerini kapsaması gerektiğini, aksi bir durumun kamu çalışma yaşamındaki gelir adaletsizliğini daha da büyüteceğini, bunu asla kabul etmeyeceğimizi söyledik. Sonrasında hemen geri adım attılar. Oysa söz konusu iyileştirmeyi tüm kamu emekçilerine yaymak, bir kez olsun emekten yana tavır göstermek de mümkündü.” ifadelerini kullanan Başgönül, “Şimdi bütçe hazırlanırken de aynı emek düşmanlığını görüyoruz. Bütçe’de hak yok, halk yok, işçi sınıfı yok, matematik yok, vicdan yok… Sermaye var, yandaşların çıkarları var, zenginin ağzına çalınan parmak parmak ballar var.” dedi.

Açıklamanın devamında şu ifadeler kullanıldı:

"Bütçenin yükü dolaylı vergilerle zaten yoksulluktan beli bükülmüş emekçi ve açlık sınırının bile altına atılmış emeklilerin sırtına bindirilirken kamu kaynakları sermaye gruplarına aktarılıyor. Sosyal devlet ilkesi görmezden gelinerek hazırlanan bütçede, halkın refahını gözeten en ufak bir hamle yok. En zenginlerin sırtı kamu teşvikleri ve vergi sıfırlamalarıyla sıvazlanırken, bu bütçeye göre halk yine en çok vergiyi ödeyip, yine en az hizmeti alacak. Oysa, halkın vergileri şirketlerin kâr hanesine değil, yurttaşların ihtiyaçlarına ayrılmalıdır. Bütçe, halkın ortak kaynağıdır. Bu kaynaktan en büyük pay emekçiler, emekliler, gençler ve engelliler başta olmak üzere yoksul halkımızın tamamına ayrılmalıdır."

kamu-is.jpeg

“ KRİZİN FATURASINI ÖDEMEYİ REDDEDİYORUZ!"

“Bütçe, ekonomi gemisinin rotasıdır; rotası adil ve bilimsel şekilde belirlenmeyen bu geminin, daha da derin ekonomik krizlerin kıyısına vuracağı ne yazık ki gün gibi ortadadır.” ifadele4rini kullanan Başgönül, sözlerinin devamında “Biz emekçiler olarak bu olmasın diyoruz! Artık yeter, yaşayamıyoruz diyoruz! Sorumlusu olmadığımız bu krizin faturasını ödemeyi reddediyoruz! İnsanca çalışma şartları, insanlık onuruna yaraşır ücretler istiyoruz ve alacağız!" dedi.

TALEPLERİNİ SIRALADILAR!

Yapılan açıklamada, kamu emekçileri taleplerini şöyle sıraladı:

"Yoksulluk sınırının üstünde maaş istiyoruz! Sadece ayrıcalıklı bir zümre için zikredilip sonra geri çekilen seyyanen zammın emekçi ve emeklilerin tamamına verilmesini istiyoruz! Yan ödemelerin tamamının emekli aylıklarına yansıtılmasını istiyoruz! Gelir vergisinin yüzde 15’e sabitlenmesini istiyoruz! Enflasyon farkının aylık olarak ödenmesini, yılda 4 ikramiye verilmesini ve kamu emekçisine kira yardımı verilmesini istiyoruz!”

Kaynak:ANKA