İstanbul Üniversitesi'nde İmamoğlu eylemleri ikinci gününde: Öğrenciler yürüyüşe geçti
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi ve ardından gözaltına alınmasına karşı üniversite öğrencilerinin başlattığı eylemler ikinci gününde sürüyor.
Ülkenin birçok kentinde farklı farklı kampüslerde eylem çağrıları yapıldı. Dün polis barikatını aşarak eylemlerini gerçekleştiren ve ardından Saraçhan'ye yürüyerek orada bulunan on binlerce insanın arasına karışan İstanbul Üniversitesi öğrencileri eylemlerini bugün de sürdürdü.
Dün olduğu gibi bugün de Esnaf Yemekhanesi’nin önünden Ana Kapı’ya yürdü. "Direne direne kazanacağız”, "diplomasız Erdoğan" ve "hükumet istifa" sloganları atan öğrenciler Ana Kapı önüne ulaştıktan sonra basın açıklaması gerçekleştirdi.
DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN DE BURADAYIZ
Hem diploma iptallerine hem de İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere 87 kişinin gözaltına alınmasına tepki gösteren öğrencilerin açıklaması şu şekilde:
"İstanbul Üniversitesi yönetimi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve aynı dönemde İmamoğlu gibi geçiş yaptığı tespit edilen 28 kişinin diplomasının geri alınmak suretiyle iptal edilmesine karar vererek tarihi bir hukuksuzluğa imza atmış, bu kararın hemen ardından ise dün sabah Ekrem İmamoğlu ve İsmail Saymaz başta olmak üzere 100’ü aşkın kişi hakkında gözaltı kararı verildiğini öğrenmiştik. Seçilmiş siyasetçilere yönelik operasyonlarla demokrasinin ve hukukun ayaklar altına alındığını, halkın iradesinin yok sayıldığını tekrar gösteren bu duruma karşı dün olduğu gibi bugün de buradayız!
Sandıkla sınırlandırılmak istenen öfkenin seçime havale edilmeyeceğini çözümün sokakta, fakültelerde, üniversitelerde sürdürüdüğümüz mücadelemizde olduğunun altını tekrar çiziyoruz!
İstanbul Üniversitesi öğrencileri olarak, üniversitemiz yönetim kurulunun, Cumhurbaşkanlığı adaylığını açıklayan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal etme kararını kabul edilemez bulduğumuzu tekrar beyan ediyoruz! Bu kararın, yalnızca bir kişiyi ilgilendiren değil, doğrudan demokrasiyi hedef alan, seçimlere müdahale niteliği taşıyan bir adım olduğu açıktır.
Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde alınan böylesine kritik bir kararın, bilimsel ve hukuki temellerden uzak şekilde verilmesi, yalnızca bir akademik işlem değil, aynı zamanda demokratik sürece dışarıdan yapılan bir etki anlamına gelmektedir. İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, bilimin ve akademinin tarafsızlığını korumak yerine, alınan kararlarla üniversitemizin kurumsal itibarını zedelemiştir. Yönetim kurulu ellerinde bulunan yetkileri her türlü etik değeri hiçe sayarak iktidarın çıkarları için kullanmaktadır. Akademik kurumların, bilim üretmek yerine belirli siyasal süreçlerin bir parçası haline getirilmesi, üniversiteleri antidemokratik kurumlar haline getirmekte, yüksek öğrenimin altını boşaltmaktadır.
Seçme ve seçilme hakkı, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurlarından biridir. Ancak, alınan bu karar ile birlikte, hukuki belirsizlikler yaratılarak seçim sürecine gölge düşürülmektedir. Bu karar yalnızca Ekrem İmamoğlu’nu değil, aynı dönemde benzer prosedürlerle diploma almış birçok mezunu da hukuki bir çıkmaza sürüklemektedir. On yıllar sonra keyfi bir biçimde alınan bu karar, akademik güveni sarsmakla kalmamakta, aynı zamanda eğitim kurumlarının güvenilirliğini de tartışmaya açmaktadır.
Bu ülkenin gençleri, gelecek kaygısıyla, ekonomik sıkıntılarla, sokakta yürürken bile hayatı güvencesi olmadan ve daha yüzlerce sıkıntı arasında senelerce çalısıp kazandığı diplomasının bir günde hukukun ayaklar altına alınıp iptal edilebileceğini görmüş bulunmaktadır senelerdir iktidardan darbe alan gençlik bu sefer darbeyi üniversitelerden almıştır.
Siyasetçilerin emirleriyle bu kararı verenler, hukuku çiğneyerek bu güzelim ülkenin gençlerini yurt dışı hayalleri kurmaya zorlayanlardır. Buradan soruyoruz Yarın bu ülkenin nitelikli gençlerinin istemeyerek ülkeyi terk etmesine vesile olanlar, çocukları veya torunları onlara 'bu güzelim ülkeyi ne hale getirdiniz' diyince suratlarına nasıl bakacaklar? Vicdanları rahat olacak mı?
Tek adam iktidarı güç kaybediyor, güç kaybettikçe saldırılarını arttırıyor. Halkın oyuyla seçilen siyasetçilere, muhalif gazetecilere ve kendi gibi düşünmeyen herkese bir gecede soruşturmalar açıyor, tutuklatıyor. Bizlere hukuk fakültesinde öğretilen dersler verilen kararlarla örtüşmüyor, anlamsızlaşıyor. Hukuk iktidar elinde bir sopa gibi sallanıyor, her türden farklı ses baskı altına alınıyor.
Üniversite öğrencilerine reva görülen ise geleceğimizin olmadığı, yasaklarla dolu bir Türkiye! Bunu kabul etmiyoruz, geleceğimize, demokrasiye, haklarımıza sahip çıkıyoruz. Üniversiteler özerk ve demokratik bir nitelik kazanmadan da bu mümkün değildir. YÖK ve üniversite yönetimleri eliyle inşa edilen, karar süreçlerinde öğrencilerin tümüyle dışarıda bırakıldığı, Öğrenci Konseyi gibi mekanizmaların işlevsizleştirildiği, her geçen yıl eğitimin niteliksiz hale geldiği antidemokratik bir üniversite anlayışını kabul etmiyoruz!
Bu nedenle, İstanbul Üniversitesi yönetimi aldığı bu karardan derhal vazgeçmelidir! İktidarın politikaları etrafında dizayn edilen üniversiteler ve eğitim sisteminin karşısında demokratik ve özerk üniversiteler için bütün sıra arkadaşlarımızı bir kez daha mücadele etmeye, seçme ve seçilme hakkının gaspına karşı ses çıkarmaya, demokratik hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmaya çağırıyoruz!"