IIF: Türkiye en kırılgan bölge ülkesi
Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), yükselen piyasa ekonomilerine yönelik sermaye girişlerinin bu yıl yüzde 35 artarak 970 milyar dolara ulaşmasının beklendiğini açıkladı.
IIF, "Yükselen Piyasalara Sermaye Akışları" adlı raporunun Haziran 2017 sayısını yayınladı. Brezilya, Çin, Hindistan, Meksika, Rusya, Güney Afrika ve Türkiye'nin aralarında bulunduğu 30 ülkeyi kapsayan raporda, yükselen piyasalara yönelik sermaye girişlerinin 2017 ve 2018 yıllarında önemli derecede artmasının beklendiği vurgulandı.
Sermaye akışındaki artışta Çinli otoritelerin yuanın istikrar kazanmasına yönelik çabaları, ABD'nin korumacı ticaret politikalarına yönelik endişelerin azalmasının önemli rol oynadığı kaydedilen raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Küresel ve yükselen piyasa ekonomilerindeki iyileşme ile Fed'in kademeli, iyi anlatılan sıkılaştırma politikasının 2018 sonuna kadar süreceği varsayımıyla birlikte yükselen piyasalara yönelik sermaye akışları konusunda daha iyimseriz. Yurt dışında yerleşiklerin yükselen piyasalara yönelik toplam sermaye yatırımları, 2016'ya kıyasla yüzde 35 artarak 970 milyar dolara yükselmeli. 2018 yılına yönelik ilk beklentimiz ise bu rakamın 1 trilyon doları aşmasıyla 2014'ten bu yana en iyi yıl olması."
Öte yandan, özellikle Avrupa'daki yükselen piyasa ekonomilerine yönelik sermaye girişlerine ilişkin risklerin sürdüğüne işaret edilen IIF raporunda, "Türkiye'nin büyüyen cari açığını finanse etmek için kısa vadeli sermaye akışlarına ihtiyaç duyması nedeniyle küresel bir satış dalgasına karşı en kırılgan bölge ülkesi" olduğu öne sürüldü.
Fed'in sıkılaştırma adımlarının yükselen piyasa varlıklarında satış dalgasına yol açma ihtimalinin sermaye girişleri açısından en büyük risk olarak nitelendirildiği raporda, Güney Afrika ve Nijerya'nın ise siyasi belirsizlik nedeniyle zorlanmaya devam edeceği beklentisine yer verildi.
Raporda, ayrıca Asya, Latin Amerika ve Körfez İşbirliği Konseyi ülkelerine yönelik sermaye girişlerinin 2017 ve 2018 boyunca artacağına işaret edilirken, Rusya'ya yönelik sermaye girişlerinin ise ülkeye 2014 yılından beri uygulanan ekonomik yaptırımlara bağlı kalmaya devam edeceği öngörüsünde bulunuldu.