Hrant Dink Davası: Adalet Bakanlığı üç yıl sonra AYM’ye yanıt verdi
Medyascope'tan Canan Coşkun'un haberine göre; Bakanlık, haklarında takipsizlik kararı verilen MİT görevlileri, dönemin Vali Yardımcısı, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı görevlilerinin sorumluluğunu görmezden geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, cinayetten sekiz yıl sonra 19 Ekim 2015’te Dink cinayetinde sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında iddianame hazırladı. İddianamenin ekinde 49 sivil ve kamu görevlisi hakkında takipsizlik kararı verdi. Bu kişiler arasında Sabiha Gökçen yazısı ile ilgili Dink ile İstanbul Valiliği’nde görüşme yapan MİT İstanbul Bölge Başkanlığında Terör Daire Başkanı olarak görev yapan Özel Yılmaz, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, Dink’in “Türklüğü aşağılamak” suçundan yargılandığı davada şikâyetçi olarak katılan Kemal Kerinçsiz de yer alıyordu.
Dink Ailesi, takipsizlik kararına itiraz etmiş, itiraz da reddedilmişti. Bunun üzerine etkin soruşturma yürütülmediği ve bundan kaynaklı olarak yaşam hakkının, adil yargılanma hakkının ve kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlal edildiği gerekçesiyle 27 Mayıs 2016’da Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu.
ÜÇ YIL SONRA GELEN CEVAP
Bakanlık, 24 Mayıs 2019’da yolladığı cevapta, olayın failleri hakkında yürütülen soruşturma kapsamında dava açıldığı, yargılama sonucunda çeşitli oranlarda hapis cezasına karar verildiği aktarıldı. Olayın meydana gelmesinde kasıtlı olarak görevini kötüye kullandığı veya görevini ihmal ettiği iddia edilen aralarında il emniyet müdürü, istihbarat şube müdürü, mülkiye müfettişi, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı gibi görevler yürüten kamu görevlileri hakkında da açılan davanın devam ettiği hatırlatıldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bazı kamu görevlileri ve sivil kişiler yönünden de takipsizlik kararı verildiği belirtildi. Özel Yılmaz ve Ergun Güngör hakkında ifadeleri alınmadan dava zamanaşımı süresinin dolduğunun hatırlatıldığı yazıda, İstanbul Emniyet görevlilerinin koruma sağlama konusunda bildirimde bulunma görevlerinin bulunmadığı savunuldu.