Eski MİT yöneticisi Cevat Öneş: 6'lı masaya ve HDP’ye tarihi sorumluluk düşüyor

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, “Derin devlet varlığını sürdürüyor mu?” sorusuna Halk TV'de yanıt verdi. Öneş, "Türkiye'nin beka sorunu ve nitelikli demokrasiye kavuşması için 6'lı masaya, demokratik kuruluşlara ve HDP'nin de içinde bulunduğu yapılara tarihi sorumluluk düşüyor" dedi.

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Halk TV'de Sorel Dağıstanlı ile Haberler'e konuk oldu. Öneş, Necip Hablemitoğlu suikastı, Levent Göktaş adına açılan hesaptan yapılan paylaşımlar ve mafya-siyaset ilişkisini değerlendirdi.

20 yıl önce AKP döneminin ilk faili meçhul cinayeti Necip Hablemitoğlu suikastinin tehdit ve şantajlarla, bugün gündeme gelmesini değerlendiren Öneş, "15 Temmuz'a kadar bu cinayetle ilgili herhangi bir gelişmenin sağlanamamış olması, dosyaya karşı gösterilen ilgisizlik, dosyanın boş oluşu burada devletin, kurumsal yapının ya da devleti yöneten temsilci durumundaki siyasetin meseleye ilgisini de ilgisizliğini de gösteriyordu" ifadesini kullandı.

Öneş'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Hablemitoğlu'nun öldürülmesi arkasından 2005-2006'da başlayan Ergenekon, Balyoz davaları gelişmeleri, vesayetin ortadan kaldırılması iddialarıyla başlayan, devletin güvenlik güçlerine hakimiyet kurma arayışları ve bu arayışlarda cemaatle birlikte kurulan ortaklık. Bu gelişmeler içinde 2010 yılına geldiğimizde yargı sisteminin ele geçirilmesiyle ilgili çalışmalar, bu konuda yapılan referandumun ortaya koyduğu sonuçlar. Daha sonraki referandumda bir yeni sistem arayışı... Bugün içinde bulunduğumuz durumları ortaya çıkarmıştır.

Levent Göktaş hesabındaki iddialar

Biz bu tip gelişmeleri sosyal medya hesaplarından öğrenmeye başladık. Levent Göktaş adına verilen iddialar, Sedat Peker'in buna karşı cevapları ve biz bunların hepsini mağdurlar ve failler arasındaki tartışmalar içerisinde ve karşılıklı hesap sorma veya kamuoyunu yönlendirme amaçlarında görüyoruz.

Levent Göktaş'ın ortaya koyduğu iddialar veya cevapların doğru olup olmadığı, kendisine ait olup olmadığını da bilmiyoruz. Henüz bu konuda iddianamede hazırlanmış değil. İddialar çok ciddi ve bu iddialar karşısında Sedat Peker'in verdiği cevaplar çok ciddi. Yargının özellikle kamuoyunu aydınlatıcı ve bu meseleyi aydınlığa kavuşturucu, gelişmelerin önünü açıcı çalışmaların yapılması gerekiyor.

Levent Göktaş'ın ismi MİT müsteşarlığı için geçti mi?

Levent Göktaş'ın adının geçtiği konusunda medyada açığa çıkan bilgiler bize de ulaşan bilgilerdi. Ancak resmi bir kanaldan meselenin ciddiyetini gösteren herhangi bir kurumsal bilgiye sahip değilim, sahip olmadık. Ancak sayın Hablemitoğlu'yla ilgili de herhangi bir bilgiye sahip değilim. Sayın Hablemitoğlu'nun MİT müsteşarı olacağına dair herhangi bir bilgi bize intikal etmiş değil ama belirli çevrelerde, belirli platformlarda bu düşünülmüş olabilir.

Suriye'deki karanlık işler iması

Türkiye'den silah gönderilmesi, Suriye muhalifi güçlere karşı yapılan silah desteği veya silah ticareti konusunda hep tartışmalar yapıldı. Bugün de yapılmakta. Nuri Bozkır'ın bu tarz yaptığı açıklamalar çok önemli. O tarihte Levent Göktaş, özel kuvvetlerde önemli bir görevde. Yönetici olarak görevde bulunması bu iddialara daha fazla önem kazandırdı.

Şu anda Levent Göktaş'ın konuyla ilgili bağlantısı, Suriye'de aldığı roller bizim bilgimiz içerisinde değil. Açıklamaya gerçekten önem kazandırılması gereken bir konu. Levent Göktaş'ın görevde bulunduğu süredeki ilişkilerinin bu iddialar karşısında yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Levent Göktaş'ın TSK'dan ayrıldıktan sonra avukatlık hayatındaki ilişkileri önemli olacak.

20 yıl sonra dosyanın tekrar açılmasını bir hesaplaşmaya bağlamak mümkün mü?

Devlet, bürokrasi, ticaret ve mafya kavramlarının kesiştiği bir noktada çok ciddi gelişmeler olduğunu görüyoruz. Biz, çeşitli süreçlerde özellikle 90'lı yıllardan başlayan süreçlerde mafya-siyaset, mafya-bürokrasi ilişkilerini bir servet değişimi veya çökme olaylarıyla da karşı karşıya kaldık. Şimdi Türkiye yine bir dönüşüm sürecini yaşamaktadır. İktidarın değişme olayı ihtimali çok yükselmiştir. Çeşitli analizler böylesine bir servet değişimi olayı veya mafya-bürokrasi ilişkilerindeki farklı olayların hareketliliği gibi bir sürecin yaşandığı ifade ediliyor. Bunun belirli bazı emareleri de var. Bu emareler, siyasetçilerin mafyatik kişilerle verdiği fotoğrafların artışı. Mafya liderlerinin veya bu tip tanınan insanların verdiği mesajlar, muhalefet liderini tehdit etme gibi bulabildiği cesaretler. 90'lardan beri piyasa bulunan ve bu konularla bağlantılı isimlerin verdiği fotoğraflar.

'Değişim olmazsa beka sorunu artarak devam edecek'

İktidar karşısında alternatif olan 6'lı masanın ve onlarla birlikte hareket edecek demokratik güçlerin bu ciddi tehlikeleri görmesi çok önemli. Yaklaşan seçimler döneminde bir iktidar değişikliğinin gerçekleştirilmesi, bir ulusal görev olarak, Türkiye'nin beka sorununu çözme olarak görmemiz gerekiyor. Değişim olmazsa beka sorunu artarak devam edecek.

Derin devlet varlığını sürdürüyor mu?

Ben 'Derin devlet' kavramını kullanmaktan uzaklaşıyorum, çekiniyorum. Çünkü derin devlet esasında anayasaya bağlı ülkenin çıkarlarını korumak konusunda ilkeli hareket eden bir yapı olarak düşünmemiz lazım. 90'lardan beri yaşanan tartışmalarda derin devlet, anayasaya, hukuka, topluma rağmen çıkarlarını korumak için örgütlerin veya şahısların hukuk dışı davranışlarla birlikte hareket etme meselesi. Kirlilik çukuru yani bu.

90'larda da bu bir olayla karşımıza çıktı, toplumsal tepkiler verildi. İstifalar ortaya çıktı, parlamento meseleyi ele aldı. Yasalar değişti. Kısmen başarılı sonuçlar ve mafyayla mücadele ortaya çıktı ama kısmen yapılabildi. Türkiye, nitelikli, hukukun üstünlüğünün şekillendirdiği bir devlet yapısına kavuşamadığı için bu kirlilik bugüne kadar devam etti. Bu son yaşamakta olduğumuz olaylarda bu kirliliği gösteriyor.

'6'lı masaya ve HDP’ye tarihi sorumluluk düşüyor'

Bu kirlilik karşısında 6'lı masaya, 6'lı masa dışındaki demokratik kuruluşlara, HDP'nin de içinde bulunduğu yapılara, Türkiye'nin beka sorununu ve nitelikli demokrasiye kavuşması meselesinde mesafe alabilmesi için tarihi sorumluluk düşüyor. Birlikte hareket etme gibi bir mecburiyet yüklüyor. Tarih, bu konudaki gelişmeleri not edecektir. Bu konu Türkiye'nin, toplumun bekasıyla bağlantılıdır."