'Damadının manevi halefi Nebati gibi bir liyakat abidesini ekonominin üzerine meteor gibi düşürdün'

İYİ Parti lideri Meral Akşener, grup toplantısındaki konuşmasında zam yağmurundan bahsederken iktidarın ekonomi politikasını eleştirdi. Akşener, Erdoğan'ı defalarca uyardığını belirterek, "'Damat kadar başınıza taş düşsün' derken Damadının manevi halefi Nebati gibi bir liyakat abidesini ekonominin üzerine meteor gibi düşürdün" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM'de partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Yılbaşı gecesi gelen zamlara ilişkin "Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının dolandırıcıları bile kıskandıran yönetim anlayışı sağ olsun yeni yıla rekor seviyede zamlarla girdik. Artık takke düştü kel göründü. Vicdansızca yapılan bu rekor zamlar iktidarın beceriksizliğinin bir vesikasıdır. Bu iktidarın bu saatten sonra Türkiye'ye vereceği tek şey daha çok yoksulluk ve daha çok acıdır." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı defalarca uyardığını ifade eden Akşener, "Sayın Erdoğan, biz üzerimize düşeni yaptık. Seni defalarca uyardık. 'Damat kadar başınıza taş düşsün' derken Damadının manevi halefi Nebati gibi bir liyakat abidesini ekonominin üzerine meteor gibi düşürdün." ifadesini kullandı.

Akşener'in satırbaşları şöyle:

3 Ocak 2022 tarihi itibariyle partimizin üye sayısı 512 bin 543 kişi oldu. Yani İYİ Parti bugün artık yarım milyon kişilik kocaman bir aile.

Sayın Erdoğan ve ucube sisteminin elinde milletçe zorluklarla mücadele ederek geçirdiğimiz bir yılı daha geride bıraktık. Her yeni yaş, yıl yeni bir umuttur. İnanıyorum ki yeni yılla birlikte Türkiye makus talihini yenecek yeni bir siyasi iklim ve kadrolarla hak ettiği huzura erecek. Yeni yılınızı bir kez daha kutluyorum.

'Yeni yıla zam kabusuyla girdik'

Maalesef yeni yıla zam kabusuyla girdik. AK Parti iktidarı 20 Aralık akşamı faiz indiriyorum deyip aslında artırarak küçük yatırımcıyı çarpmıştı. 31 Aralık gecesi de elektrikten doğalgaza, vergilerden harçlara, iğneden ipliğe yaptığı zamlarla asgari ücretlinin aldığı yüzde 50 zammı da çarptı. Zammı gece yarısından sonra geçerli ilan ederek zamları enflasyondan kaçırıp, milyonlarca memur ve emeklimizin yeni yılı zammını da çarpmış oldu. Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının dolandırıcıları bile kıskandıran yönetim anlayışı sağ olsun yeni yıla rekor seviyede zamlarla girdik. Artık takke düştü kel göründü. Vicdansızca yapılan bu rekor zamlar iktidarın beceriksizliğinin bir vesikasıdır. Bu iktidarın bu saatten sonra Türkiye'ye vereceği tek şey daha çok yoksulluk ve daha çok acıdır. Sayın Erdoğan, biz üzerimize düşeni yaptık. Seni defalarca uyardık. 'Damat kadar başınıza taş düşsün' derken Damadının manevi halefi Nebati gibi bir liyakat abidesini ekonominin üzerine meteor gibi düşürdün. Sana kaç kere söyledim önce ekonomiye olan güveni tesis edeceksin, bunun başka yolu yok dedim. Hazinenin başına bakan diye getirdiğin Nebati kuyruklu yıldızı milletimiz çarpıldıkça gözlerindeki ışıltıdan bahsediyor. Ben de sana soruyorum. Vatandaş çarpıldıkça senin de gözlerin ışıl ışıl oluyor mu?

Bu millet sana faizi yükselt diye oy vermedi. Bu millet sana hayat şartları iyileşecek diye oy verdi. Bu millet sana daha kolay ev, araba sahibi olmak için oy verdi. Sen sözünü tutmadın milletimizle yaptığımız sözleşmeye ihanet ettin. Artık yeter, milletimize daha fazla çile çektirmeye hakkın yok. Sen istesen de istemesen de kızsan da bağırsan da millet iradesinden kaçış yok o sandık elbet bir gün gelecek. Sen milletimize tutmadığın sözlerin hesabını vereceksin.

'O sandık çok yakında gelecek'

Türkiye'nin çözülemeyecek derdi yok. Biz buradayız, biz hazırız. Emin olun biz çözeriz. Az kaldı, o sandık çok yakında gelecek ve bu beceriksiz iktidar tıpış tıpış gidecek. O gün geldiğinde tek bir insanımız bile kaybetmeyecek. Bu iktidar gidince her bir vatandaşımız daha çok kazanacak.

Akşener'in ziyaretleri

İktidar yan gelip yatarken, ben ve arkadaşlarım 2021 yılını meydanlarda, sokaklarda, dükkanlarda geçirdik. 12 ayda 59 ilimizde 174 ilçemize gittik. Milletimizin derdine derman olmak için 115 bin km yol yaptık. Geçtiğimiz hafta Uşak'taydık. Dönerci bir kardeşim, 'Öğrencilerin karnını doyurabileceğin bir tek döner vardı. Artık o da ucuz değil. Bir porsiyonu 10 liraya satıyoruz. Önceden 30 kilo döner takıyordum şimdi 10 kilo. Ev geçindirmede zorlanıyoruz.' dedi.

Gözyaşları içinde derdini anlatan, 76 yaşındaki bir ablamız; “Eşim hasta, 3 defa kalp krizi geçirdi. Borçlarımız çok ilerleyince, kredi çektim. Emekli maaşımız oraya gidiyor. 400 lira para da, bana kalıyor. 5 aydır kiramı ödeyemiyorum.” diyor. “İşler nasıl?” diye sorduğumda esnaflarımız; “Türkiye’de olduğu gibi, kötü, zor, durağan…” diyor.

Dikkat edin; cümleye, “Türkiye’de olduğu gibi…” diyerek başlıyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü; her yerde durumun aynı olduğunu biliyorlar. Çünkü; iktidar kendi kendine şahlanırken, milletin borçlandığını biliyorlar. Çünkü; memleketimizdeki kötü gidişatı, onlar da görüyorlar.

Üretici bir kardeşim, 'Elimizdeki hayvanları kesmek zorunda kalıyoruz. Borç ödeyemiyoruz. Ne yapacağız? 7-8 aylık danalar kesime gider mi?' diyor.

Yarın öbür gün besleyecek hayvan kalmayınca ne yapacaksınız? Onu da ithal mı edeceksiniz? Bu sefer lobilerin değil üreticilerin yanında olun.

12 yaşındaki Gazi Efe isimli bir çocuğumuz, 'Ülkenin hali çok kötü. Ekonomi nasıl düzelebilir? Hiperenflasyona doğru gidiyor ülke' diyor. 12 yaşındaki bir çocuğumuz hiperenflasyonu biliyor. Çocuklarımızdan çocukluğunu çalmışız demektir. Yazıklar olsun.

Ne yapanlarsa yapsınlar, hangi tezgahı kurarlarsa kursunlar, biz milletimizle buluşmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımızın dertlerini, tüm Türkiye’ye duyurmaya devam edeceğiz. Onların kulakları sağır, gönülleri de milletimize kapalı olsa da; biz, 2022 yılında da, “Milletin Partisi” olmaya, aynen devam edeceğiz.

'Sağlık çalışanlarımız çok dertli'

Virüsün yeni varyantı hızla yayılıyor. Bu süreçte en büyük yük sağlık ordumuzda. İki yıldır pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarımız çok dertli. Bugün milletin kürsüsünde bir sağlık çalışanı kardeşimizi ağırlayacağız.

Biliyorsunuz sayın Erdoğan geçtiğimiz sene sağlıkçılarımıza 'Hakkınız ödenmez' dedi. Nitekim dediğini yaptı haklarını ödemedi. Birazcık ek ödemeyi Aralık ayında verecekti. Onu da ödemedi sonraki bahara bıraktı. Sağlık çalışanlarımız senin danışmanların gibi 5-10 maaş istemiyor, 12 bin liralık hesap da ödemiyorlar. Sadece hak ettikleri maaşı almak istiyorlar. Sağlık çalışanları kardeşlerim hak ettiğiniz maaşları almak için konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz. Onlar yapmazsa İYİ Parti iktidarında biz yapacağız. İYİ Parti iktidarında hastalar müşteri, sağlık çalışanları da köle olmayacak.

Sağlık çalışanlarında farklı farklı çalışma modelleri var. Öğretmenlerde de var. Her şehre bir üniversite açılıp, o üniversitelerin plansız programsız bölümlerinden mezun olan ve kimi 86, 92 puanlarla mülakatta elenen, 50, 60 puanlı arkadaşlarının atandığı gençler var. Aynı işi yapan ama farklı maaşlar alan insanlar var. Bunun üzerinde düşünmenizi rica ediyorum. Bu sadece iş bilmezlik olamaz. Bu bilerek, insanları geçim derdiyle meşgul edip çok çok şuurlu bir tutumun sonucudur.

Geçtiğimiz yıl Türkiye'yi terk edip geleceğini başka yerlerde arayan doktorlarımızın sayısı TTB'nin rakamlarına göre bin 361. Sağlık Bakanlığı gerçek rakamları gizlese de bu rakamın daha yüksek olduğunu biliyoruz. Durumun vehametine bakar mısınız? Göç eden doktor sayımız 10 sene öncesine göre 25 kat artmış. Halen yurtdışına göç edip mesleğini orada yapmak istediği için sınavlara hazırlanan doktorlarımızın sayısı ise 10 bine yaklaştığı tahmin ediliyor. En çok tercih ettikleri iki ülke ise Almanya ve İngiltere. Sayın Erdoğan bu insanlarımıza, ailelere yazık değil mi? Bu ülkenin evlatları neden doğup büyüdüğü toprakları terk ediyor? Senin yüzünden sayın Erdoğan senin yüzünden. Bu insanların hayallerini çaldın, umutlarını yıktın. Çünkü sen 'İğne yapmaktan bile aciz' diyerek onların itibarları ile oynadın, oynamaya devam ettin. Hastaneleri bile küflü zihniyetine alet edip AKP teşkilatlarının oyuncağı yaptın.

Giden ve gitmek için hazırlık yapan çok değerli hekimlerimize sesleniyorum. Lütfen sabredin. İlk seçimlerden sonra sayın Erdoğan ve onun kurduğu ucube düzen gidiyor. O sandık gelecek ve Türkiye iyi kadrolarla güneşli günlere yürüyecek.

İyileştirilmiş Eğitim Sistemi

Eğitim dünyaya açılan en geniş penceremizdir. Bağımsızlığımızın ve gücümüzün teminatıdır. Eğer bugün gençler yurtdışında yaşamanın yollarını arıyor, kadınlar kendilerini güvende hissetmiyorsa, çocuklar derin yoksullukla karşı karşıya kalıyorsa sebebi eğitim politikalarımızın vasatlığıdır. AK Parti'nin devri iktidarında günü kurtarmaya yönelik sözde çözümlerin ülkemizin gerçekleriyle örtüşmeyen ciddiyetsiz adımların, vizyonsuz bir bakış açısının eğitim politikalarımızda açtığı yaralar birlikte şahit oldu. İktidarın yanlış, sorumsuz ve liyakatsiz yönetim anlayışı yüzünden bugün ülkemizde fırsat eşitsizliği kronik bir hale geldi. İYİ Parti olarak bu eğri düzene dur demek için İyileştirilmiş Eğitim Sistemi'ni hazırladık. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi, milletimize ve memleketimize hayırlı olsun.

İyileştirilmiş Eğitim Sisteminde ele aldığımız birinci başlık eğitimde fırsat eşitsizliği. İyi ve dengeli beslenemeyen, ailesinin sosyo ekonomik durumu ve eğitim düzeyi yeterli olmayan çocuklarımız fırsat eşitsizliği ile daha ilköğretimdeyken tanışıyor. Biz İYİ Parti iktidarında, bazı çocukların sahip olduğu fırsatlara bütün çocuklarımızın sahip olduğu adil bir Türkiye'yi inşa edeceğiz.

Bugün maalesef, 1 milyon 248 bin öğrencimiz, taşımalı eğitim sisteminde. Bu çocuklarımızın, bu sistemle, sağlıklı ve kaliteli bir eğitim imkânına kavuşması, maalesef mümkün değil. Bu yüzden biz, İYİ Parti olarak; tarımsal kalkınmada atacağımız iddialı adımlar ile, öncelikle, kırsal bölgelerimizi yeniden cazip hâle getireceğiz. Sonrasında ise, köy okullarını yeniden açarak, taşımalı eğitime, süratle son vereceğiz.

'Çocuk işçiliğine son vereceğiz'

Son verilere göre, eğitime erişimi olmayan, ya da kısıtlı erişimi olan, ve yasadışı çalıştırılan, 720 bin çocuk işçimiz var. İYİ Parti iktidarında; Çocuklarımızın ellerine, bedenlerinden büyük çekiçler verilmesine, asla izin vermeyeceğiz. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile eşgüdümlü çalışarak, çocuk işçiliğine bir an önce, son vereceğiz. Eğitimde vazgeçebileceğimiz hiçbir çocuğumuz yok. Bu sebeple; 12 yıllık zorunlu eğitim çerçevesinde, okullaşma oranlarını, alacağımız tedbirler ve sıkı bir denetim anlayışıyla, yüzde yüze çıkaracağız.

Eğitimde kalite

İyileştirilmiş Eğitim Sistemi kapsamında ele aldığımız, ikinci başlık ise; “Eğitimde kalite.” Bugün ne yazık ki; Ulusal ve uluslararası göstergeler, ülkemizde, zorunlu eğitim çağındaki çocuklarımızın, temel bilgi, beceri ve yeterlilik açısından, yoksun olduğuna işaret ediyor. Dünya Bankası’nın verilerine göre; Türkiye’de, 10 ile 14 yaş arasındaki, her 5 çocuğumuzdan 1’i, öğrenme yoksulu.

Yani maalesef, her 5 çocuğumuzdan 1’i, bir metni okuyamıyor, okusa bile, okuduğunu anlayamıyor. Üstelik, ülkemizi etkisi altına alan, Covid-19 süreciyle birlikte, çocuklarımızın 2 yıldır okullarından uzak kaldığını düşünürsek; öğrenme yoksulluğunun da, ciddi oranda arttığını söyleyebiliriz. Eğitimde kalite; ailede başlayıp, çevrede devam eden, okulda pekişip, iş hayatında devam eden, döngüsel bir süreçtir. Bir anlam seferberliği, bir değer yolculuğudur. İşte bu yüzden biz, İYİ Parti olarak; Öğrenme yoksulluğunun önüne geçmek için, Eğitimin kaliteli ve sürdürülebilir olması için; “ezber temelli eğitimden, beceri temelli eğitime; sınav odaklı eğitimden, süreç odaklı eğitime” geçeceğiz. Öğrencilerimizin, erken çocukluk eğitiminden başlamak üzere, temel eğitimin tüm kademelerinde; ilgi, yetenek ve becerilerini ortaya çıkartacak, “Dijital Dosyalarla Öğrenci İzleme Yöntemi’ni”, süreç değerlendirmeye uygun olarak uygulayacağız. Böylelikle ülkemizin yetenek yönetimini de, değerlendirilmiş olacağız. Temel eğitim boyunca izlenen öğrenciler için, okullarda, “Yöneltme ve Yönlendirme Kurulları” oluşturacağız. Bu kurullarda, sınıf öğretmenleri, branş öğretmenleri ve rehber öğretmenler bulunacak.

Öğrencilerimizin, merkezi olarak yapılacak olan, “Başarı Ölçme Sınavlarından” aldıkları puanlar, karne notları ve nitel değerlendirme sonuçları, Yöneltme ve Yönlendirme Kurullarında değerlendirilecek. Böylelikle, Türkiye’yi sınav ülkesi olmaktan çıkartacak, okullarımızı daha değerli hâle getireceğiz. Öğrencilerimize, ilgi, yetenek ve becerilerine göre, sürece dayalı yönlendirme yapacağız. Aynı doğrultuda; ortaöğretim de süreç odaklı olarak yapılacak, öğrencilerimizin akademik başarıları, performansları, ve alanlarına göre, her yıl, merkezi olarak yapılacak olan, “Başarı Ölçme Sınavları’nın” ortalamaları ile, “Ortaöğretim Bireysel Başarı Puanları”, birlikte hesaplanacak. Ortaöğretim sisteminde yapacağımız iyileştirmelerden sonra, kademeli bir şekilde, merkezi yerleştirme sistemini kaldıracağız. Böylece öğrencilerimiz, “Ortaöğretim Bireysel Başarı Puanları” ile girecekleri, “Yetkinlik Ölçme Sınavları’na” göre, istedikleri bölümlere yerleşebilecekler.

Müfredat, araç-gereç ve fiziki mekânlar da, eğitimde kalitenin, diğer önemli bileşenleridir. Müfredatı her kademe için, çağın ihtiyaçlarına göre, yeniden düzenleyeceğiz. STEM, kodlama, girişimcilik, inovasyon, proje tabanlı öğrenme programları geliştirerek, ve öğrencilere, her kademeye uygun seminerler sunacağız. Okullar arasındaki, fiziki ve altyapı farklarını asgari düzeye indirecek, ve çok kısa sürede, eğitim şartlarını iyileştirileceğiz. Her okulda, destek personeli ve sağlık görevlisi istihdam edeceğiz. 12 yıllık zorunlu eğitim sistemimizde, tüm okullar tekli eğitime geçecek. Ayrıca temel eğitim; 5 yıl süreli ilkokul, ve 3 yıl süreli ortaokul eğitiminden oluşacak. Ortaöğretimde ise; liseler 4 yıl, mesleki ve teknik eğitim ortaöğretim kurumları da, alanlarına göre, 3 veya 4 yıl olacak. İlkokullarda; Yabancı Dil, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi, Müzik, Resim, Oyun ve Fiziksel Etkinlik dersleri de, branş öğretmenleri tarafından okutulacak.

Ülkemizde maalesef, yaklaşık 4 milyon öğrencimiz; 36 ila 50 kişilik sınıflarda eğitim görüyor. İYİ Parti iktidarında; Tüm kademelerdeki sınıf mevcutlarını, 24 öğrenci ile sınırlandıracak, mevcut durumun iyileştirilmesi için, derslik ihtiyaçlarını süratle karşılayacağız. Eğitimin kalitesini artırmak, ve öğretmenlerimizin, alanlarıyla ilgili eksikliklerini tamamlamaları için, periyodik olarak, zorunlu hizmet içi eğitimler vereceğiz.

2019-2020 istatistiklerine göre; ortaokul ve lisedeki, 1 milyon 584 bin öğrencimiz, açık ortaokul ve açık liseye kaydını aldırmış bulunuyor. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi doğrultusunda; zorunlu eğitim çağındaki çocuklarımızın, eğitimlerine, açık ortaokul ve liselerde değil, örgün olarak devam etmelerini sağlayacağız.

Eğitimde denetim

Kalitenin birinci kuralı, denetimdir. Denetim olmadan, kalite olmaz. Çünkü, denetleyemediğinizi yönetemezsiniz. Yönetemediğinizi de, geliştiremezsiniz. İşte bu nedenle; İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nde ele aldığımız üçüncü başlık; Eğitimde Denetim.

Bu doğrultuda, eğitimde kaliteyi yakalamak için, denetim sistemini, baştan aşağıya, yeniden yapılandıracağız. Üstelik, İYİ Parti iktidarında; Denetim sistemi, kontrol ve değerlendirme ile sınırlı kalmayacak, iyileştirme ve geliştirme süreçlerini de kapsayacak. Ayrıca, okulların, kendi öz denetimlerini yapmalarını da sağlayacağız. Liyakat esasına uygun bir şekilde, görevlendireceğimiz müfettişlerimizle; devlet okulları, özel okullar ve kurslar ile, bakanlıklara bağlı eğitim kurumlarının, ve belediyelere bağlı, her türlü eğitim faaliyetinin, eğitim politikaları ile tutarlılığını, sıkı biçimde denetleyeceğiz. Tüm bunların yanında; Eğitimin niteliğini, kalitesini ve gücünü, doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden birisi de; şüphesiz ki öğretmenlerimizdir.

İşte bu yüzden; eğitim seferberliğimizi, irfan ordumuz, öğretmenlerimiz ile başlatacağız. Nüfusu, bir milyonu aşan illerimizde; en az bir, “Eğitim Bilimleri Lisesi” açacağız. Bu liselere, alanlarına göre, yüzde 10’luk dilime giren, öğrencilerimizin yerleşmesini sağlayacağız.

Ayrıca; Eğitim fakültelerine girişte, taban puanı yükselterek, bu programları, başarılı öğrencilerin tercih etmelerini sağlayacağız. Eğitim Bilimleri Liseleri’nden mezun olan öğrencilerimize de, kontenjan ve ek puan verip, burs ve sosyal imkânlarla destekleyeceğiz. Millî Eğitim Bakanlığı’na kanunla bağlı olacak, “Öğretmen Akademilerini” de, bir an önce hayata geçireceğiz. Bu akademilerde; Mesleki ve teknik liselerde, öğretmen olmak isteyen, ve başvuru kriterlerine uygun adayların, pedagojik formasyon eğitimleri almalarını sağlayacağız.

Ayrıca, yine bu akademiler aracılığıyla; Görevdeki öğretmenlerimize; mesleki gelişim, akreditasyon, sertifika programları, dijital beceri, uzaktan eğitim teknolojilerinin etkin kullanımı, ve öğretmenlik mesleği ile ilgili konularda, hizmet içi eğitimler vereceğiz.

İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’yle birlikte; nitelikli insan kaynaklarının yetiştirilmesi ihtiyacını karşılamak üzere, orta öğretimi yeniden yapılandıracağız. Teknoloji Liseleri’ni hayata geçireceğiz. Böylece; ülkemiz için, stratejik öneme sahip teknoloji dikeylerindeki, eğitim programları ile, yükseköğretim için, önemli bir alt yapı oluşturarak, üstün nitelikli, tasarımcı ve mühendislerimizi yetiştireceğiz. Ayrıca; İş arayan değil, iş kuran ve istihdam edilen mezunlar için; Mesleki ve teknik eğitimi, öğrencilerimizin ilgi, istek ve becerilerine göre, sektörün ihtiyaçlarını da dikkate alarak, yeniden yapılandıracağız. “Üretim içinde eğitim, eğitim içinde üretim” anlayışıyla, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarında, döner sermaye işletmelerinin, geliştirilmesini sağlayacağız. Döner sermayelerin, üretim kapasitelerini arttırıp, kurumlar vergisini, yüzde 1’e düşüreceğiz. Tüm bunların yanında; İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nde, özellikle içinde bulunduğumuz süreci de, göz önünde bulundurarak; çocuklarımızın, psikolojik ve rehber danışmanlık ihtiyaçlarını da unutmadık. Günümüzde, temel eğitim ve orta öğretim kurumlarında, her 600 öğrencimize, bir rehberlik öğretmeni düşüyor. Biz bu sayıyı; en az 200 öğrencimize, bir rehberlik öğretmeni ve psikolojik danışman olacak şekilde, güncelleyeceğiz.

Özel eğitim

İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’nin bir diğer başlığı da; Özel Eğitim. Ülkemizde, özel eğitime devam eden öğrencilerimizin sayısı, Son 10 yılda, 2 kat artmış olmasına rağmen; tanılama ve özel eğitimin kapsamına ilişkin sorunlarımız, maalesef devam ediyor. Bu yüzden, İYİ Parti iktidarında; Öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği, disleksi, hiperaktivite ve otizm gibi, sorunları olan çocuklarımızın, eğitim ve öğretime uyumu için, özel eğitim hizmetlerinin, kapsamını ve niteliğini geliştireceğiz.

Eğitim fakültelerinin, özel eğitim bölümlerinde, tanılama ve uygulama konusunu, detaylı olarak güncelleyeceğiz. Kaynaştırma uygulamasına, uygun olmayan çocuklarımız için; Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen eğitimlerin, kalitesini ve süresini artırarak, bu kurumlara, destek ve teşvikler vereceğiz.

İyileştirilmiş Eğitim Sistemi önerimiz; İYİ Parti iktidarında, ülkemiz için kritik öneme sahip olan eğitim alanında, atacağımız adımların, çerçevesini oluşturuyor. Tüm çalışmalarımızda olduğu gibi, arkadaşlarım, önümüzdeki süreçte, İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’ni de, her zeminde paylaşarak, geri bildirimler alacak; ve bu çerçeveyi daha da genişletecekler. Ayrıca, önümüzdeki haftalarda, Sistem’de yer alan başlıklara dair, geliştirdiğimiz projelerimizi de, kamuoyu ile paylaşmaya başlayacağız. Bu vesileyle; Başta, Eğitim Politikaları Başkanlığımız olmak üzere, İyileştirilmiş Eğitim Sistemi’ni oluşturulmasında, emeği geçen, katkı sunan, geribildirimde bulunan, tüm paydaşlarımıza, teşekkürlerimi sunmak istiyorum. İyileştirilmiş Eğitim Sistemi, milletimize, memleketimize, hayırlı uğurlu olsun!

'Biz bu karamsarlığı dağıtmaya kararlıyız'

Ülkemizi bir karamsarlığın sardığını görüyorum. Biz, bu karamsarlığı dağıtmaya kararlıyız. Şart olsun; Biz bu karamsarlığı dağıtacağız! Kimse merak etmesin; Zengin, mutlu ve huzurlu bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Hayat pahalılığının altında, ezilen kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; Zam yağmurlarında hırpalanmadığımız, zenginlikte eşitlenen bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Hukuka olan inancını, kaybeden kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; cübbelerdeki düğmeleri söküp attığımız, adil bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız.

İsraf düzeninden bıkan kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; 5 müteahhidin değil, milletimizin kazandığı, bereketli bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Geleceğe dair umudunu kaybeden genç kardeşlerim, Hiç merak etmeyin; Mülakatla değil, liyakatle yükseldiğiniz, hayallerinizi gerçekleştirebildiğiniz bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Ülkemizde var olma mücadelesi veren kadınlar; Hiç merak etmeyin; Kravat takmanın, caniliği hafifletmediği, İstanbul Sözleşmesi’nin, yaşattığı bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Çocuklarının geleceğinden endişe duyan anneler; Hiç merak etmeyin; Çocuklarımızın önlerinde uçurumların değil, sınırsız fırsatların olduğu bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Tarlasına küstürülen çiftçi kardeşlerim, Hiç merak etmeyin; Çiftçinin yeniden milletin efendisi olduğu, kendi kendine yeten bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Sürekli ayrıştırılmaktan, kutuplaştırılmaktan bıkan kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; Seçmenin terörist değil, yeniden velinimet olduğu bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Sessiz dostlarımıza yönelen caniliğin, son bulmasını bekleyen, hayvansever kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; Hayvanların eşya statüsünden kurtulduğu, canlı dostu bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız. Yanan ormanlarımız için, canlarını ortaya koyan kardeşlerim; Hiç merak etmeyin; Cennet doğamız, cennet kalsın isteyenlerin yönettiği bir Türkiye’ye kavuşacağız. Biz hazırız.

Hiç merak etmeyin, biz hazırız. Vizyonumuzla, projelerimizle, çözümlerimizle, liyakatli kadrolarımızla; Biz hazırız. Türkiye’yi barıştırmaya, Makulde buluşturmaya, Dünya ile zenginlikte yarıştırmaya, biz hazırız.