CHP'den 'diploma' broşürü: "Otokrasiye evrilen rejimin son icadı"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 1994 yılında İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diploması, 31 yıl sonra 18 Mart 2025’te iptal edildi. CHP, yayımladığı broşürde bu adımı “otokrasiye doğru evrilen rejimin son icadı” olarak niteledi.
İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu, 18 Mart 2025’te aldığı kararla Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal etti. İmamoğlu, 1990’da Kuzey Kıbrıs’taki University College of Northern Cyprus’tan İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’ne yatay geçiş yapmış, 1994’te mezun olmuştu. Diploma, 30 yıl boyunca İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olana kadar hiçbir kamu kurumu tarafından sorgulamamıştı.
CHP, hazırladığı broşür ile İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin nedenlerini ve süreci anlattı.
Broşürde zamanlamanın tesadüf olmadığına dikkat çekilirken, “Peki o zaman 30 yıl sonra ne oldu? Birden ne değişti?" soruları da yöneltildi.

"OTOKRASİNİN YENİ YÖNETİMİ"
Broşürde, diplomanın iptal kararının "otoriterleşme" sürecinin parçası olarak tanımlanırken, “Otokrasi sadece demokrasiye, insan haklarına ve ekonomiye zarar vermekle kalmıyor, sonunda istikrar ve barışı da tehdit ediyor.” ifadelerine yer verildi.
CHP'ni broşüründe, bunun yalnızca bir belgeye ilişkin değil, herkesi ilgilendiren bir mesele olduğunun altını çizerek, “Bugün diploma iptal ediliyorsa, yarın tapunuz veya herhangi bir hakkınız da hükümetin çıkarları doğrultusunda yok sayılabilir” denildi
"ÜNİVERSİTE VE YARGIDA YAŞANANLAR"
Süreçte dikkat çeken ayrıntılar şöyle sıralanıyor:
İşletme Fakültesi Dekanı iptal kararına direnince istifa etmek zorunda kaldı. Üniversite, içinde hukukçu bulunmayan bir komite kurarak (ekonomist, onkolog, tiyatro hocası) diplomanın iptaline karar verdi.
6 Mayıs 2025’te açılan davada ilk sinyaller İmamoğlu lehineydi. Ancak kısa süre sonra davaya bakan mahkeme başkanı HSK tarafından başka bir yere atandı.

AKP iktidarına eleştiri getirilen broşürde, “Hükümet size Ekrem İmamoğlu’yla ilgili her şeyin bağımsız mahkemelerin yetkisi dahilinde olduğunu söylerse; ‘hoşlarına gitmeyen’ kararları veren yargıçları başka mahkemelere nakleden HSK’nın onlarca kararını hatırlatabilirsiniz” ifadeleri yer aldı.
"SAHTECİLİK İDDİASI"
Savcılığın 'resmi belgede sahtecilik' iddiasına verilen yanıtta ise, “Ne YÖK raporunda ne İstanbul Üniversitesi raporunda hiçbir yerde sahtecilik yönünde bırakın delili, en ufak emare dahi yok!” denildi. Savcılığın, İmamoğlu hakkında, "zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik" suçlamasıyla 2 yıl 6 aydan 8 yıl 9 aya kadar hapis cezası ve siyasi yasak talep edildiğinin hatırlatıldığı broşürde, bunun "siyasi rakipleri tasfiye etmenin bir başka adımı" olduğu kaydedildi.
En dramatik gelişmenin 23 Mart sabahında yaşandığına dikkat çekilen broşürde, İmamoğlu'nun, CHP’nin cumhurbaşkanlığı ön seçimlerinde adaylığını ilan etmeden yalnızca birkaç saat önce gözaltına alındığı ve Silivri Cezaevi’ne gönderildiği, yaklaşık 15,5 milyon yurttaşın adaylığa destek için oy kullandığı, Saraçhane’de ve Türkiye’nin dört bir yanında günlerce süren protestolarda yüzlerce kişinin gözaltına alındığı anlatıldı.

"DEMOKRASİYE YÖNELİK TEHLİKE"
CHP, hazırladığı broşürün sonunda ise, “Bir rejim, seçimlere kimin katılabileceğine bu şekilde karar verebiliyorsa, söz konusu seçimler hala serbest ve adil midir?” sorusunu yöneltti.