CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel: Gençler işsizlikle, yaşlılar düşük maaşla baş başa bırakılmıştır

CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel: Gençler işsizlikle, yaşlılar düşük maaşla baş başa bırakılmıştır
TBMM’de yaşlıların sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi için araştırma komisyonu kuruldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, “Bugün gelinen noktada gençlerimiz işsizlikle, kayıt dışı istihdamla, yaşlılarımız ise düşük emekli maaşı, yetersiz sosyal destekle ve kaynak yetersizliğiyle boğuşan bir sosyal güvenlik sistemiyle baş başa bırakılmıştır” dedi.

TBMM Genel Kurulu’nda, siyasi partilerin yaşlıların sorunlarıyla ilgili verdiği araştırma önergeleri dün görüşülerek kabul edildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, önergeler üzerinde yaptığı konuşmada, şöyle dedi:

“Türkiye’de yaşlı yurttaşlarımız, halk ekmek kuyruklarında soğukta bekletilmekte, gece geç saatlerde pazarlarda meyve sebze artıklarını toplamakta, torunlarına bayram harçlığı dahi verememekte, medeni ülkelerin yaşlılarına layık gördüğü aktif ve müreffeh bir yaşlılık döneminin aksine, dört duvar arasına sıkıştırılmış bir hayat yaşamaya mahkûm edilmektedir. Bu durum, maalesef, yirmi yıllık AKP iktidarının sonunda çocuk yoksulluğunun ve genç yoksulluğunun yanı sıra yaşlı yoksulluğunun da ülkemizin gündeminde hâlen en üst sıralarda olduğunu göstermektedir. Yaşlılarımız bu zor koşullarda ya gıda, mutfak masraflarını karşılamak ya da elektrik, doğal gaz faturasını yatırmak ikilemi arasında sıkışmış bırakılmaktadır.

'Gençler işsizlikle, yaşlılar düşük emekli maaşıyla baş başa'

Türkiye nüfusu hızla yaşlanmaktadır. Maalesef yaşlanan nüfusumuz aynı zamanda yoksullaşmakta ve kimsesizleşmektedir. Yaşlılarımız ve aileleri büyük zorluklarla yüz yüze bırakılmaktadır. Türkiye, tek adam hükûmetiyle değişen demografik yapı karşısında gerekli tedbirleri ve stratejileri geliştiremeyen, genç nüfus avantajını kaybeden bir ülke görüntüsü vermektedir.

Demografik plansızlık ve düzensiz göç, yaşlılarımız için yaşamsal olan sosyal güvenlik sistemini çökertme noktasına getirmiştir. Bugün gelinen noktada gençlerimiz işsizlikle, kayıt dışı istihdamla, yaşlılarımız ise düşük emekli maaşı, yetersiz sosyal destekle ve kaynak yetersizliğiyle boğuşan bir sosyal güvenlik sistemiyle baş başa bırakılmıştır.

'11 milyonun üzerinde yurttaş açlık sınırının altında yaşıyor'

4 bin 500 liranın altında emekli, dul ve yetim aylığı alan 11 milyonun üzerinde yurttaşımız hayatının en ihtiyaç duyduğu zamanlarında açlık sınırının altında mahrumiyet içerisinde yaşamaya mahkûm edilmektedir. TÜİK verilerine göre, yaşlı yoksulluk oranı yüzde 16 olarak açıklanmışken bağımsız kuruluşlar ve sendikalar tarafından yaşlı yoksulluğu yüzde 70'in üzerinde gösterilmektedir. Bugün memleketimizde, en düşük emekli aylığı sadece 2 bin 500 TL’dir. Yani açlık sınırı olan 4 bin 900 liranın yarısıdır. Dul ve yetim aylıkları ise bu seviyelere bile çıkarılamamış, 627 lirayla 2 bin 447 lira arasında bırakılmıştır.

'Yaşlıların yüzde 98’i bakıcı hizmeti alamamaktadır'

Yaşlılara dönük düşük kamu harcamaları ve sosyal destek oranları yüzünden yaşlılarımıza bakma vazifesi maalesef, doğrudan aile bütçesine ve aile bireylerinin sırtına yüklenmiştir. Türkiye'de hâlen bakıma muhtaç yaşlıların yaşadığı hanelerin yüzde 98'inden fazlası bakıcı hizmeti alamamaktadır. Türkiye'de ancak 160 küsur huzurevi bulunmakta, bu huzurevlerinde ise sadece 13 bine yakın sayıda yurttaşımız bakımını sağlayabilmektedir.

Yaşlı bakımı açısından çok önemli olan sağlık meslek liseleri, yüksekokullar ve yaşlı bakımı ve gerontoloji bölümlerinden mezun olan işsiz gençlerimizin atamaları yapılmadığından yaşlı bakım hizmetinde istihdam krizi yaşanmaktadır.

Türkiye'nin yaşlı bakıcı açığı ağırlıkla Orta Asya ve kısmen Balkanlardan gelen bakıcılar yardımıyla giderilmektedir. Bu durum yaşlılarımız açısından büyük bir bakım hizmeti açığına işaret etmekte ve işsiz sağlıkçı gençlerimiz açısından ise istihdam kaybına yol açmaktadır. Ekonomimiz açısından ise kendi gençlerini istihdam edemeyen, kendi yaşlılarına bakamayan, millî kaynak israfına neden olan bir ekonomi durumuna neden olmaktadır”