Bülent Arınç: Omurgasızlardan korkmam

Bülent Arınç: Omurgasızlardan korkmam
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden 2020'nin kasım ayında istifa eden Bülent Arınç, kendisine "Liderine güvenmiyorsan AK Parti’de niye duruyorsun?" diyen Şamil Tayyar'a isim vermeden yanıt verdi. Arınç, "Her devrin kalıbına giren omurgasızlardan korkmam" dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı görevini de yapan, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) üyeliğinden 2020'nin kasım ayında istifa eden Bülent Arınç, Kanal 42'de yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkisine dair konuşmak istemediğini belirterek, “Bence bu büyüklerimizi konuşalım, bu program böyle gitsin, günümüze gelme... Geleyim de beni kodese mi tıkacaksınız demiş adam” ifadelerini kullanmıştı. Arınç, aynı programda CHP'nin oylarını artırdığını ve bu yükselişin devam edeceğini de belirtmişti.

'AK Parti’de niye duruyorsun?'

Arınç'a tepki gösteren AKP MKYK Üyesi Şamil Tayyar Tayyar, Twitter hesabından "Yorumlardan, mesajlardan anlıyorum ki son twitim pek anlaşılmamış. Açalım o vakit. Muhtereme diyorum ki; liderine güvenmiyorsan, konuşunca kodese tıkacağını düşünüyorsan AK Parti’de niye duruyorsun?" ifadesini kullandı.

'Omurgasızlardan korkmam'

Şamil Tayyar'ın tweet'inin ardından isim vermeden uzun bir açıklama yapan Bülent Arınç ise "Her devrin kalıbına giren omurgasızlardan korkmam" dedi.

"Birileri tarafından maaşa bağlanan siyasetçi iplerden olmadığım gibi kalemini ve kelâmını para için satan bukalemun iplerden de olmadım" diyen Bülent Arınç’ın sosyal medya hesabı Twitter üzerinden yaptığı açıklama şöyle:

“Anlamak masraflı iştir; emek, gayret samimiyet ister Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet biraz da cahillik yeter” Sezai Karakoç Son birkaç yıldır çeşitli vesileler ile yaptığım açıklamaların ardından beyanatlarımın kasıtlı olarak çarpıtılması ve ardından cümlelerime açıklık getirme ihtiyacı hissetmek can sıkıcı bir hal almaya başladı. Geçtiğimiz Pazar günü Kanal 42 ekranlarında merhum Oğuzhan Asiltürk’ü ve Milli Görüş’ün önemli figürlerini yad etmek üzere Yaşayan Hafıza isimli programa katıldım. Program öncesinde çerçevesini belirlediğimiz gündeme olan hassasiyetim ve saygımdan dolayı moderatörün program gündeminin dışına çıkabileceğimiz sorular sormasının önüne bir Karadeniz fıkrası ile geçtim; ardından da karşılıklı gülüşerek programı kapattık. Fıkradaki mizah unsurunu çarpıtarak benim güncel siyaset hakkında konuşmaktan imtina ettiğimi düşünen bazıları beni korkaklıkla suçlamışlar. Çeşitli mecralarda yaptığım siyasi yorum, eleştiri hatta en doğal konuşmaları bile gündem olan biri olarak doğruyu söyleyen, ciddiyet ve vicdan sahibi biri olarak bilinmek benim için yeterlidir.

Son 10 yılda gördüğüm bir manzara var. Televizyonlarda ve gazetelerde boy gösteren kıymeti kendinden menkul sözde siyasetçi ve gazeteciler türedi. Bazı medya patronları rahatsız oldukları gazetecileri kendi gazetelerinde işe alıyor, onları kullanıyorlar. Bir kısım siyasetçiler de şerrinden çekindikleri isimleri başını ağrıtacak endişesiyle kendi çevrelerinde tutuyorlar. Bunun örneklerini her zaman görmek mümkün. Her devrin adamı ve her devrin kalıbına girme becerisini gösteren omurgasızlardan korkmam. Yetersiz nitelikleri sebebiyle siyasette ve toplumun gönlünde yer edemeyen bazılarının ismim üzerinden polemik yaratarak birilerine veya bazı makamlara yaranma çabası, beni doğru bildiklerimi ifade etmekten alıkoymaz. Birileri tarafından maaşa bağlanan siyasetçi iplerden olmadığım gibi kalemini ve kelâmını para için satan bukalemun iplerden de olmadım.

Program içerisinden kamuoyunun dikkatini çeken diğer bir ifade ise “CHP’nin oyları artıyor.” cümlesi. CHP’nin oyları artıyor demek bir hüküm cümlesi değildir; bir tespittir. Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu dönemi CHP’sini laiklik, laikçilik ve Kemalizm kavramları üzerinden mukayese ettim. Günümüz CHP’sindeki dine saygılı ve özgürlükçü laiklik anlayışının Baykal CHP’sinden farklı olduğunu ve bu durumun halk ile CHP arasındaki buzları eritmeye başladığına işaret ettim.

Bu tespitte AK Partililerin gocunmasını gerektirecek bir durum yoktur. Bu CHP’ye ait bir tespittir ve bunu CHP’liler pek tabii tartışabilir. Bir kısım “Hayır biz değişmedik.” derken diğer bir kısım bu tespiti haklı bulabilir. Bu tespitin doğruluğu; oyların arttığı ya da azaldığı konusu ise kamuoyu araştırmacıların gündemidir.

Benim sade ve anlaşılır açıklamalarımda AK Parti’nin ya da başka bir partinin oylarının düştüğüne dair bir ifade yok. Ancak buradan bu anlamı çıkarabilme başarısını göstererek akıl ve izan dışı cümleler sarf edenlere de değer vermiyorum.”