Bu siyasetin bizde yeri yok!

Bu siyasetin bizde yeri yok!
İttifak tartışmaları sürüyor. Kulislerde, Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı haricinde üçüncü ittifakın kurulacağı konuşuluyor. HDP, zaman zaman 'Demokrasi İttifakı'nın kurulması gerektiğini belirtirken, sosyalist yapıların da kendi aralarında sol ittifak görüşmeleri yaptığı belirtiliyor. 'Sol İttifak' tartışmalarını; Sol Parti Baş. Kur. Üyesi Önder İşleyen ile konuştuk

Türkiye siyaseti uzun zamandır ittifaklar tartışmaları içerisinde şekilleniyor. Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı arasındaki iktidar mücadelesi siyasetin ana gündemini belirliyor. Bu dengeler dışında diğer bir aktör olan HDP ise 'Demokrasi İttifakı' söylemiyle üçüncü bir ittifakın kurulması gerektiğini belirtiyor. Bunlar dışında, sosyalist solun kendi arasında görüşmeler yaptığı ve siyasete etki edecek bir ittifak arayışında olduğu biliniyor. Tüm bu tartışmaları, Sol Parti Başkanlar Kurulu Üyesi Önder İşleyen ile konuştuk.

Sol Parti'nin mevcut siyasal duruma olan bakış açısını özetler misiniz? Mevcut gidişatı hem iktidar hem de muhalefet açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkenin çok önemli sorunlarının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Türkiye tarihi ve cumhuriyet açısından çok büyük bir kırılma noktasına doğru ilerledik. Uzunca bir zamandır böyle bir tablo var aslında. Emekçi halk her gün hayat pahalılığı ve zamlar altında eziliyor. Türkiye sivil kurumların ortadan kaldırılıp, yerine örgütlü tarikatların, çetelerin, paralel kurumların yerleştirildiği tam bir çöküş döneminde. Dolayısıyla, bu tablodan Türkiye'nin çıkartılması ve tek adam rejimine son verilmesi çok acil bir sorumluluk olarak, muhaliflerin ve sosyalistlerin ortak sorumluluğu olarak ortada duruyor. Ama ülkenin içinde bulunduğu sorunların, sadece tek adam rejiminden çıkışla ortadan kaldırılamayacağının bilincinde olmamız gerekiyor. Türkiye'nin yaşadığı yoksulluk ve baskıcı rejim tarafından oluşturulmuş sorunların, devrim niteliğindeki dönüşümleriyle ortadan kaldırılabilir. O yüzden, iktidarın değişim süreci ile birlikte başlayacak olan sürecin çok zorlu olacağının bilincinde olmak gerekir. Bu zorlu mücadelenin gerçek manada sürdürülebilmesi için; Türkiye halklarının, emekçilerinin ve solun örgütlü gücüne ihtiyaç olduğunun altını çizmek isterim. Çünkü sadece iktidar değişikliğiyle, ağırlıkla sağ gerici restorasyon olarak ilerleyen düzen muhalefetinin programı ile bu ağır sorunlardan kurtulamayız. Emekçilerin, gençlerin, kadınların, herkesin kendi hakları için örgütlendiği, sosyalist solunda toplumdaki gücünü arttırarak bu mücadeleye önderlik ettiği bir sürece Türkiye'nin ihtiyacı olacak. Yani çok kolay bir süreç, çok kolay bir mücadele yok. Muhalefetin seçime endeksli, halkı sadece o anı beklemeye çağıran pasif muhalefet anlayışı da halkın çaresizliğini büyütüyor. Halkın kendi hakları için örgütlendiği bir mücadeleyi, bugünden geliştirmeye ihtiyaç var. Yeterince beklersek değil; yeterince mücadele edersek, yeterince örgütlü olursak başarabiliriz bilincini yaygınlaştırmamız gerekiyor.

-Peki iktidarın bu denli çözülmesinin, oy oranının bu kadar düşmesinin nedeni ne? Neden halk nezdinde olan desteklerini kaybediyorlar?

Çok yeni bir şey değil aslında. Bir süredir bu rejim çözülüyor. Fiili zorbalık var bu iktidarda. Şimdi ise bu baskıya rağmen çözülmeye devam ediyorlar. Çünkü iktidarlarını bir kere krizin temel kaynağı haline dönüştürdüler. Türkiye'nin ekonomik sorunlarına çözüm bulamayan bir iktidar, halkın herhangi bir sorununa çözüm olamaz. Bir tarafıyla da AKP iktidarı bir proje olarak bu ülkenin başına geldi zaten. Ülkenin başına kendi gücüyle iktidara gelmiş bir yapıdan söz etmiyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde, ABD'nin ve uluslararası sermayenin Türkiye'de ki tüm kamusal birikimi radikal şekilde tasfiye etmek istemesinin bir parçası olarak iktidara geldi. Şimdi onlar açısından da kullanım ömrü tamamlanmış bir iktidar var. Bütünüyle toplumdan kopmuş ve suç şebekesine dönüşmüş bir iktidar. Dolayısıyla giderek kendi arasında da hizipleşen, hiçbir soruna yanıt veremeyen bir yapı. Türkiye tablosunun çok toz pembe olduğunu düşünüp toplumsal gerçeklerden tamamen koptular. Bir avuç azınlığın iktidarı haline geldiler. Kendilerine bu dünyada cennet kurabilmek için emekçi halka cehennemi yaşatıyorlar. Doğal olarak büyük bir tepki var. Çok büyük bir öfke var insanlarda. İnsanlarda açlık isyanı var. On binlerce genç üniversite mezunu iş bulamıyor, başka işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar. Sadece ekonomik bir isyan da değil, insanların öz saygısının üstüne basan, kibirli, küstah bir topluluk haline geldi bu iktidar. Dolayısıyla da toplum artık yeter diyor. İşçisi, köylüsü, kime sorarsanız hepsi artık yeter diyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, toplumun başında duramayacak bir döneme girdiler.

-Çözüm ne peki? Takip ettiğim kadarıyla mevcut ana muhalefetin ve muhalefetteki Millet İttifakı'nın sağ bir siyaset programı çizdiklerini, bununda ülkedeki sorunlara çözüm olmadığını belirtiyorsunuz. Peki, sol çözüm olabilecek mi?

Millet İttifakı, bileşenleri itibariyle sağ siyasetlerin içerisinde olduğu bir yapı zaten. Ama esas olarak CHP'nin başı çektiği bu ittifakın gerici bir restorasyona odaklandığı görüyoruz. Yani bundan kastımız şu; mevcut rejimle uzlaşmayı öne çıkartan, yani mevcut rejimin gerici yapısıyla, uluslararası sistemle uzlaşmayı öne çıkartarak Türkiye'de bir tadilatı ön plana alan bir çizgi izliyorlar. Bu çizginin halkın sorunlarına acil çözüm getirebilecek bir programa sahip olmadığını ifade ediyoruz. Millet İttifakı'nın ortaya koyduğu mücadele programı bu rejimin ülkeyi soktuğu durum ile hesaplaşmayı önüne koymayan, onunla uzlaşma yolunu tahlil eden bir ekseni var. Sosyalist solun da örgütlenerek kendi bağımsız mücadele çizgisiyle siyasete müdahale etme kanallarını açması gerekiyor. Diğer türlü bugünkünden çok farklı olmayan bir gelecek Türkiye'yi bekleyebilir. Bu durumun değişmesinin tek yolu, sosyalist solun halkın gücüne dayanacak biçimde kuvvet kazanarak, siyasete etki kazanarak bir iktidar değişikliğinden sonra başlayacak süreçte çok daha etkin bir mücadeleyi ortaya koyabilmesidir.

İktidar değişikliği dediniz. Yani siz de iktidarın değişeceğine ve anladığım kadarıyla da Millet İttifakı'nın iktidar olabileceğini düşünüyorsunuz. Mevcut seçim sistemi yüzde 50+1 sistemi. Yani aslında yüzde 1 oy alan bir yapının veya ittifakın, iktidara ortak olabileceği bir sistem. Tüm bunları göz önünde bulundurarak 3. ittifak tartışmaları için ne söylemek istersiniz?

Bugünden başlayarak mevcut iktidarların yenilgiye uğratılması sürecini aktif bir mücadele içerisinde hep beraber destek olmalıyız. Ama bunun yetmeyeceğini, özellikle sosyalist solun etkin bir öze dönüşmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Önümüzdeki seçimi biz bir referandum olarak değerlendiriyoruz. Yani gerçek manada bir seçime gitmiyoruz. Tek adam rejiminin, mevcut kötülükler rejiminin oylanacağı bir referandumla karşıyayız. Dolayısıyla izlenecek olan siyasetin bir seçim siyaseti gibi algılanmaması gerekir. Esas olarak yapılması gereken, rejime son vermek için tüm toplum kesimlerinin ve tüm muhalefetin ortak hareketine ihtiyaç var. Siyasetin kalbi burada atacak. Bu rejime son verecek bir mücadeleyi ortaya koymamız gerekiyor. Sosyalist solun da ana meselesi bu.

Çünkü bu mesele bir partinin, kişinin, bir grubun çıkarlarının ötesinde bir memleket çıkarı meselesidir. Memleketin geleceğini ve kaderini değiştirecek bir noktaya doğru gidiyoruz. Böyle bir noktada hareketlerin, partilerin ve kişilerin kendi çıkarlarını ön plana alarak, başka kazançlar sağlamayı düşünerek izlenecek bir politikanın etik olmadığını düşünüyoruz. Önümüzdeki dönem bütün muhalefetin ve sosyalist solun çizgisini geliştirmesidir. Bunun da yolu sosyalist solun bağımsız örgütlerini güçlendirmesidir. Bizim için izlenecek siyaset bu olacak. Memleketin çıkarları söz konusuyken biraz kenarından biz de bir şey alalım siyasetinin bizim açımızdan hiç bir yeri yok. Bu siyasetin bizde yeri yok, doğru bulmuyoruz. Önümüzdeki dönem kim nerede vekil olacak. Hangi bürokraside yer bulacak diye başlayan tartışmaları gerçekten anlamlı bulmuyoruz. Bizim açımızdan mesele memleketin bu krizden çıkartılması ve yeni bir başlangıç için tek adam rejimine son verilmesidir. Sosyalist solun amacı Türkiye'nin acılarının ve yoksul insanlarının içerisinde örgütlenmek ve onların dertlerine derman olmaktır. Türkiye topraklarında devrimciliği yeniden yaşatmaya çalışan gerçek çözümün yolunu burada bulacağız.

Biz önümüzdeki dönemde HDP, CHP ve tüm muhalefetle bir diyalog içerisinde olmaya ihtiyaç olduğunu ifade ediyoruz. Ama bundan farklı olarak sosyalist solun kendi arasındaki diyaloğu ayrı bir düzlemde geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu bakımdan önümüzdeki sürecin içerisinde özellikle sosyalist solun Türkiye'de kendi iddiaları ve siyasetin kanallarını oluşturması gerektiğini düşünüyoruz. AKP'ye hayır diyen bir çizgiyle yürümeye çalışacağımız bir süreci oluşturmaya çalışıyoruz.

Tek adam rejiminin yenilgiye uğratılması ile birlikte ülkenin içine sürüklendiği bu karanlıktan çıkış için topluma dayatılan bir sağ seçeneğin reddedilmesi de son derece önemlidir. Sosyalist solu gerici restorasyon projesine eklemek üzere yürütülen sol dizayn etme çabaları karşısında sosyalist solun güçlenmesi ülkenin geleceği açısından hayatidir. Bu anlamda da tüm muhalefetin dayanışmasıyla birlikte sosyalist solun arasında özel bir diyaloğun geliştirilmesini iki ayrı düzlem olarak geliştirmeye çalışıyoruz.

Bu ülkenin sosyalist devrimci geleneği ve birikimi hem mevcut iktidara son verecek hem de yeni kurulacak düzenin sağ-muhafazakar bir restorasyon süreci olmasına karşı mücadele yürütecek, bu ikili görevi başaracak güçtedir. Biz bu anlayışla üzerimize düşen devrimci sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz. Pazar günü İstanbul’da Kartal meydanında gerçekleştireceğimiz miting tam da böyle bir ülkeyi birlikte kurmak için bir yürüyüş çağrısıdır.