BTP lideri Hüseyin Baş'tan mahkemede 'çifte standart' isyanı
"Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla yargılandığı davada ilk kez hakim karşısına çıkan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, Türkiye'de hukukun herkese eşit işlemediğini çarpıcı bir örnekle anlattı. Kendisine yönelik ağır ve sinkaflı hakaretler içeren şikayetlerinin, "Siyasetçilerin tahammül sınırı yüksek olmalı" denilerek takipsizlikle sonuçlandığını belirten Baş, kendi siyasi eleştirisinin ise davaya konu olduğunu vurgulayarak, "Bu bir Hüseyin Baş davası değil, ifade özgürlüğü davasıdır" dedi.
"ÖNCE FAİL BELİRLENİYOR, SONRA FİİL İSNAT EDİLİYOR"
Sözcü TV'de katıldığı programda dava sürecini detaylandıran Hüseyin Baş, iddianamenin hukukun temel normlarına aykırı olduğunu savundu. Normalde bir suç fiilinden yola çıkılarak faile ulaşılması gerektiğini ancak son dönemde önce bir fail belirlenip sonra ona bir fiil isnat edildiğini ileri süren Baş, "İddianamede belli olan tek şey failin Hüseyin Baş olduğu. Peki fiil ne, mağdur kim? Hangi fiil üzerine mağduriyet oluşmuş? Bunun cevabı yok" diye konuştu.
"500 KELİMELİK KONUŞMANIN NERESİ HAKARET?"
Hakaret davalarında suçlamaya konu olan ifadelerin açıkça belirtildiğini, ancak kendi dosyasında 1,5 sayfalık metnin tamamının deşifre edilerek "bütünüyle değerlendirildiğinde hakaret ettiği görülmektedir" gibi muğlak bir ifade kullanıldığını söyledi. Baş, bu duruma şu sözlerle isyan etti:
"Ben bu konuşmamın içerisinde ‘Atatürk ülkeyi düşmandan temizledi’ diyorum. Mesela burası da mı hakaret? Ben, ‘Özelleştirmelere karşıyım’ diyorum. Bu mu hakaret? Hangi ifadem hakaret? Hangi cümlem hakaret olarak addedilmiş? Bunların bir cevabı yok."
"HUKUK İKİMİZE AYNI İŞLİYOR MU? İŞLEMİYOR"
Savunmasının en can alıcı noktasını, kendisine yönelik hakaret ve tehditlerle kendi davası arasındaki çelişki oluşturdu. Baş, durumu şöyle özetledi:
"Bana sosyal medyadan, DM'den, gönderilerimin altına yorum şeklinde veya farklı iletişim kanallarıyla hakaret eden, tehdit eden, çok affedersiniz sinkaflı ifadeler kullanan insanlar var. Ben de bunlardan şikayetçi oldum. Bu şikayetlerin tamamı ‘Siyasetçinin eleştiriye tahammül sınırının daha yüksek olması gerektiği’ söylenerek takipsizlikle sonuçlandı. Şimdi burada bana ağır hakaretler edenler var, burada ise benim hiçbir hakaret ifadesi içermeyen siyasi eleştirim var. Ben yargılanıyorum, onlar hakkında takipsizlik kararı veriliyor. Şimdi bu hukuk ikimize aynı işliyor mu? İşlemiyor. Gayet açık ortada."
"İNSANLAR KİRA ÖDEYEMİYOR, BUNLARI DÜŞÜNEMİYOR"
Bu tür davaların, toplumun gerçek gündeminin önüne geçtiğini de belirten Baş, halkın geçim derdiyle boğuştuğunu ifade ederek "İnsanlar kira ödeyemiyor. Çocuklar okullara aç gidiyorlar. Emekli bugün kaç para alıyor? İnsanların bu tür dertleri var. Bu dertler olduğu zaman toplumda ne oluyor? Oraya kayyum mu atanmış, o ifade özgürlüğünü mü kullanamamış? Toplum bunları düşünemez hale geliyor." dedi.
9 ay boyunca adli kontrol tedbiriyle karşı karşıya kaldığını ve bunun siyasi faaliyetlerini aksattığını da belirten Baş'ın davası, 15 Ocak'a ertelendi.
Kaynak:ANKA Haber Ajansı