Bir AKP ütopyası, akademinin distopyası: YÖK

Bir AKP ütopyası, akademinin distopyası: YÖK
CHP'li Özgür Karabat, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yönetim kuruluna AKP tarafından atanan kişilerle birlikte akademinin geldiği son durumu paylaştı.

YÖK'ün üniversite yönetimleri ve AKP teşkilatları ile birlikte çalışıp kadrolara AKP’lileri ve tarikat üyelerini doldurduğunu ifade eden Karabat, atamalarda akademiden gelmeyen çok sayıda insanın kurum içerisinde çeşitli görevlere atandığını paylaşarak liyakatsizliğe dikkat çekti.

Karabat'ın ifadeleri şu şekilde:

"AKP nasıl ki kamu varlıklarını gözü kapalı bir şekilde yağmalıyorsa, aynı kinle toplumu şekillendirmeye çalışıyor. Kendi gibi düşünen ve yaşayan insanlar dışında kimseye nefes aldırmıyor. Akademi de bundan nasibini aldı...

Ülke ekonomisini yandaşlara peşkeş çekmek için kurgulayan AKP, eğitim sistemini de toplum mühendisliği amacıyla şekillendiriyor. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) yönetim kurulu bir AKP ütopyasını inşa ediyor.

YÖK üyesi Metin Kıratlı aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı’nda görevli. Akademik ünvanı yok. Geçmişte hakimlik yaptı. YÖK üyesi İbrahim Şenel, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nda. Onun da akademik ünvanı yok. Dış ticaretçi.

YÖK üyesi Prof. Dr. Hasan Nuri Yaşar. Cumhurbaşkanı başdanışmanlığı yaptı. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü İlahiyatçı Prof. Dr. Hüseyin Karaman ve İlahiyatçı Prof. Dr. Mürteza Bedir de YÖK’te.

Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı yaptı. Maarif Vakfı üyesi. YÖK’te kazan kaynıyor. Zorla istifa ettirilenler, baskı uygulananlar. Rüşvet dedikoduları arşa çıkmış durumda.

YÖK’ün yönetiminde rektörlerin ve diğer akademisyenlerin bir seçim şansı da yok. Saray aday gösteriyor ve seçtiriyorlar. YÖK, üniversite yönetimleri ve AKP teşkilatları birlikte çalışıp kadrolara AKP’lileri ve tarikat üyelerini dolduruyorlar.

Çocuklarımızın, gençlerimizin geleceğini çalıyorlar. Akademisyen olmak isteyen gençler yüksek puan almalarına rağmen eleniyor. Mevcut akademisyenler AKP’li yöneticilerin ağır baskısı altındalar.

YÖK üyelerinin uluslararası arenadaki akademik yayınları çok az. Atıf sayısı da yine aynı şekilde düşük. Başarısı çok daha iyi binlerce akademisyenimiz varken, AKP kendi ideolojisini inşa etmek için üniversitelerimizi yok ediyor!

YÖK üyelerinin yanı sıra önemli görevler alan akademisyenler de Erdoğan ve ailesinin vakıflarıyla yakın ilişki içinde. 12 Eylül darbecilerinin kurduğu YÖK, şimdi AKP’nin en sevdiği kurumlardan biri haline geldi.

Üniversitede başörtüsü yasağı zamanında YÖK’e her türlü karşı olan AKP, YÖK’ü ele geçirince AKP’li olmayan herkese kelimenin tam anlamıyla zulüm ediyor. İşte bu yüzden gençlerimiz akın akın yurtdışına gidiyor.

Eğitimde dayatılan İmam Hatip, Ensar, TÜRGEV ve tarikat baskısıyla ülkedeki kutuplaşma da körükleniyor. Toplumun ne İmam Hatiplere de ne de diğerlerine karşı bir önyargısı yokken, onları ön plana çıkararak adeta çatışma çıkarmaya çalışıyor.

Her ilde bir üniversitemiz var ama çoğu tabela okulundan öteye gidemiyor. Dünyanın önde gelen üniversiteleri arasında artık Türkiye’den bir okul yok. İlk 500’de vardık ama AKP sağolsun, oradan da düştük

Özel üniversitelerde gerekli denetim yok. Piyasacı bakış açısıyla hareket eden bu okullar, öğrencilere müşteri olarak bakıyor. Akademik başarı yerine kâr hedefleniyor. Bu okullardaki personellerin hakları çalınıyor. YÖK ise sessiz!

AKP ütopyası mutsuzluktur, tek eylemi kötülüktür. Çıkarı için her kalıba girmektir. Hukuk, demokrasi tanımaz, evrensel herhangi bir ahlaki kaygısı yoktur. Şimdi bunu “dava” diyerek eğitimle topluma dayatıyorlar.

Sevgili gençler, öğrenciler ve akademisyenler. Az kaldı... AKP gidecek ve el birliği ile eğitim sistemimizi tüm bu kötülüklerden arındıracağız."