'Atatürksüz Çanakkale, İnönüsüz İnönü, Ecevitsiz Kıbrıs'

'Atatürksüz Çanakkale, İnönüsüz İnönü, Ecevitsiz Kıbrıs'
İzmir'in Kurtuluşu'nun 100'üncü yılı kutlamalarında Tarkan'ın Gündoğdu meydanında verdiği konserin yankıları hala devam ediyor. Gazeteci Murat Yetkin, kaleme aldığı bugünkü yazısında, "İzmir bu yüzden dert oldu bazılarına" diyerek "Erdoğan usulü helalleşme"yi yazdı.

Gazeteci Murat Yetkin'in bugün kaleme aldığı ve Yetkin Report'ta yayınladığı "Erdoğan usulü helalleşme: Görmezden gelemeyince…" başlıklı yazısında dikkat çekici tahliller yer alıyor.

"Başbakanlığı dönemindeki 'iki ayyaş' söyleminden Gazi Mustafa Kemal’in ardından Atatürk soyadını söyleyebilmesi için biraz süre geçip onun kurduğu koltuğa oturması gerekti Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın. Siyasete paraşütle indirilen bir AK Parti milletvekilinin Cumhuriyet’i 'Doksan yıllık reklam arası' sayma şımarıklığı belki de dönüm noktasıydı" ifadelerinin yer aldığı yazıda Yetkin, "Bu defa şeytanlaştırma okları İsmet İnönü’ye döndü. Ama İnönü şeytanlaştırmasına da son verilmek zorunda kalındığı yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz" vurgusunu yaptı.

'Görmezden gelme ve helalleşme'

Yetkin yazısında, Hürriyet gazetesindeki bir haberde Tarkan'ın İzmir'de verdiği konserden rahatsızlık duyulduğunu ifade ederek "Daha önce Osmanlı Hanedanının torunlarını defalarca ağırlayan Cumhurbaşkanı, 30 Ağustos kutlamasına Kurtuluş Savaşı kahramanlarının torunlarını da davet etmişti. Ama Cumhurbaşkanı Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın Twitter hesabında törene katıldığı bildirilenler listesinde İnönü adı yoktu" diye yazdı.

Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir video konferanstan bahseden Yetkin sözkonusu oturumda İsmet İnönü'nün torunu Gülsün Bilgehan'ın da olduğunu ve kendisine hiçbir yerden davetiye gelmediğini söylediğini yazdı. Yetkin şöyle devam etti: "Hayır' dedi Bilgehan; araştırmışlardı, 'Ne yazılı ne örneğin telefonla sözlü ne de dijital ortamda' bir davet gelmişti Cumhurbaşkanlığından. 'Artık bizi görmezden gelemiyorlar' diye yorumladı Bilgehan; 'Görmezden gelemeyince görünmez olmamızı, gözden uzak olmamızı istiyorlar."

Görmezden gelme ve helalleşme arasındaki farkı anlattığı yazısında yetkin şöyle devam ediyor: "Peki, Erdoğan’ın Atatürk’e vurmaktan vazgeçip şimdi İnönü’yü de 'görmezden gelemeyip, ama göstermemeye çalışma' çabasını da bir 'helalleşme' saymak mümkün mü? Pek değil, çünkü Erdoğan’ınki Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi bir özeleştiri içermiyor. Kılıçdaroğlu 'Hata ettik' diyor, Erdoğan şimdiye dek sadece Fethullah Gülen’in kendisini 'aldattığını' söyledi; onda da hatadan azade saydı kendisini."

'Atatürksüz Çanakkale, İnönü’süz İnönü, Ecevit’siz Kıbrıs...'

Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan'ın Tarkan ile ilgili yazdığı yazıya da değinen Yetkin, "Az önce Hürriyet yayın yönetmeninin, Tarkan’a 'Tek bir yaşam tarzının sesi olmama' ayarı vermeye çalıştığından söz ettik. Dert olmuş. Parasıyla AK Parti konserlerine çıkmak için gerdan kırma sırasına girenlerin aksine İzmir’in Kurtuluş konserinden para almayan Tarkan’a kızmalarının da payı var mıdır tepkilerinde?" ifadelerini kullanarak, "AK Parti TBMM Grup Başkan Vekili Bülent Turan’ın İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in 100’üncü Yıl konuşmasını eleştirirken Atina Belediye Başkanına benzetip Osmanlı güzellemesine dalması daha az acıklı değil. Barış kavramını, Soyer’in Atatürk’ün nutkundan alıntı yaptığını göremeyecek denli sevmiyorlar. Düşünsenize hem işgalci güçlere hem de onlarla işbirliği içindeki Osmanlı Hanedanına karşı Kurtuluş Savaşı başlatan Atatürk’ün de bir Osmanlı subayı olmasıyla övünmüş Turan. Acıklı değil mi? Gericinin ne anlama geldiğini mi soruyorsunuz? Siyaseten geriye dönmeye çalışmaktır. Hala Atatürksüz Çanakkale, İnönüsüz İnönü, Ecevitsiz Kıbrıs yalanları peşindeler" dedi.