Asansör faciasında hayatını kaybeden Zeren Ertaş anıldı: “Okumaya geldiğimiz yurtlarda ölmek istemiyoruz”

Asansör faciasında hayatını kaybeden Zeren Ertaş anıldı: “Okumaya geldiğimiz yurtlarda ölmek istemiyoruz”
Aydın’da asansör faciasında hayatını kaybeden Zeren Ertaş’ın 2'nci ölüm yıl dönümünde “Barınamıyoruz Hareketi” Kadıköy’de açıklama yaptı. Öğrencilerin yaptığı eyleme katılan Zeren Ertaş'ın annesi Serpil Ertaş "Devlet demiyor ki senin çocuğun benim memurumun yüzünden öldü ben bunun cezasını vereceğim demiyor" ifadelerini kullandı.

Aydın’daki KYK yurdunda meydana gelen asansör faciasında hayatını kaybeden 22 yaşındaki Zeren Ertaş’ın vefatının ikinci yıldönümünde, “Barınamıyoruz Hareketi” üyeleri Kadıköy Süreyya Operası önünde toplandı. Polis izin vermeyince grup ara cadde üzerinde açıklama yaptı; eyleme Ertaş’ın annesi Serpil, babası Akın ve kardeşi de katıldı.

Anma sırasında konuşan anne Serpil Ertaş, devletin kızını 25 gün "bakamadığını" ve cenazeyi gözleri kapalı teslim ettiğini öne sürerek tepkisini dile getirdi:

“Devlet demiyor ki senin çocuğun benim memurumun yüzünden öldü, ben bunun cezasını vereceğim demiyor. Ben eşimle Aydın’da adliye sarayında tek başıma davamızı sürdürüyorum. Bu devlete hakkımı helal etmiyorum.”

Serpil Ertaş, dava süreçlerine de tepki göstererek, asansör firması ve yurt yetkililerinin yeterince cezalandırılmadığını savundu:

“Asansör firması iki yıl meslekten men edildi, yurt müdürü yeniden görevlendirildi. Hepsi serbest bırakıldı; biz tek başımızayız.”

Anne Serpil Ertaş'tan sonra basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Senem Vural okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Bugün burada, önlenebilecek bir ihmaller zinciri sonucunda yaşam hakkı elinden alınan arkadaşımız Zeren Ertaş’ın ölüm yıl dönümünde, Zeren’i unutturmamak, yaşayamadığı kalan ömrünün sorumluluğuyla hesap sormak için buradayız. Buraya Zeren'i anmak değil onu katleden düzenin, rant ve yağma sisteminin hayatlarımızı bizden çalmasına, ömrümüzü rezil bir geleceğe heba etmesine izin vermemek için toplandık. Bundan tam iki yıl önce, arkadaşımız Zeren Ertaş, Aydın Işıklı KYK Yurdu’nda, bakımsız ve arızalı bir asansörün yedinci kattan düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Bu bir "münferit kaza" değildi bizi bir çatının altına istiflemenin barınma olduğunu söyleyen, öğrenci yaşamını değersiz gören bir zihniyetin sebep olduğu bir cinayetti.

“BU, CEZASIZLIĞIN KURUMSALLAŞMIŞ HÂLİDİR”

Zeren’in ölümünün üzerinden iki yıl geçti. Asansör firması, yalnızca iki yıl meslekten men edildi. Yurt müdürü, altı ay açığa alındıktan sonra, hakkında kamu davası hâlâ sürerken, Aydın’da bir gençlik merkezine yeniden atandı. Davalarda kimse yok; ne sanıklar, ne sorumlular geliyor. Bu, cezasızlığın kurumsallaşmış hâlidir. Bunun örneklerini biz ülkenin dört bir yanındaki nice yurtlarda da gördük. Bu düzeni tanıyoruz; biliyoruz. Zeren'in ölümü son olmadı. Üç hafta önce, Kasım Bulgan, kaldığı KYK yurdunda sıcak su akmadığı için soğuk duş almak zorunda kalıp geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Tıpkı Enes Kara, Mine Nur Uysal, Rojin Kabaiş ve adını sayamadığımız daha nice arkadaşımız gibi, bu düzenin ördüğü rant ağlarının içinde, önlenebilecek ihmaller zincirlerinde kaybettik onları. Enes Kara kaldığı tarikat yurdunda intihar etti. Ve yine biliyoruz ki sıra arkadaşımız Rojin Kabaiş'in ölümünün sorumlularından bir tanesi de KYK yönetimiydi. Hiçbirinin hesabı verilmedi, çünkü bizi rezil bir geleceğin kölesi zannediyorlar. Ama yanılıyorlar. Biz, bugün, yaşayamayan arkadaşlarımızın kalan ömrünün sorumluluğuyla buradayız. Çünkü kalanların gidenlere borcudur mücadele.

“OKUMAYA GELDİĞİMİZ YURTLARDA ÖLMEK İSTEMİYORUZ”

Biz karşımızda bir geleceksizleştirme cenderesiyle karşı karşıya kalırken ve barınma kriziyle boğuşurken can güvenliğimizden endişe etmek istemiyoruz. Bizi üç kuruş kâr uğruna böcekli yemeklere, koğuş tipi odalara, inşaatı bitmemiş binalara; güvenliksiz, susuz ve soğuk yurtlara ve tarikat yurtlarına mahkûm edenler, arkadaşlarımızın katilleridir. Barınmak, bir çatı altına istiflenmek değildir; insanca, güvenli, sağlıklı koşullarda yaşama hakkıdır. Okumaya geldiğimiz yurtlarda ölmek istemiyoruz. Zeren'in ihmal sonucu katledildiği dönem Türkiye genelinde ayağa kalkan sıra arkadaşlarımız bize bir yol açtı. Kampüslerde ve yurtlarda ses çıkarmalar, yürüyüşler devam ediyor. Yurtlarımızın artık yatıp kalktığımız odalar değil bir araya gelip konuştuğumuz, elden ele bildiri tutuşturduğumuz, grup grup dayanıştığımız alanlar olduğunu daha net gördük, görüyoruz. Zeren’i unutturmayacağız. Öfkemiz diri, başımız dik yüreğimizde Zeren’in yaşayamadığı kalan ömrün sorumluluğu, sesimizde binlerce gencin yankısı yaşayacağız, yaşatacağız.”

Kaynak:ANKA Haber Ajansı