Akşener: Cumhurbaşkanı adayımız Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak

Akşener: Cumhurbaşkanı adayımız Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak
İYİ Parti lideri Meral Akşener, grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarına bir yanıt veren Akşener, "Siz hiç merak etmeyin bizim cumhurbaşkanı adayımız Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak. Kesin bilgi yayalım" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. 

Son günlerde Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalara dair konuşan Akşener, "Sayın Erdoğan ve şürekası da, iktidar medyası da bir şeyi çok merak ediyor. O merakla yatıp, o merakla kalkıyorlar. Her yerde aynı soruyu soruyorlar. İYİ Parti'nin, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak diyorlar. Buradan kendilerine açık ve net cevap vermek istiyorum." diyerek şunu söyledi:

"Rahat olun ağalar, stres yapmayın kendinizi de çok yıpratmayın yaşlı başlı adamlarsınız. Siz hiç merak etmeyin bizim cumhurbaşkanı adayımız Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak. Kesin bilgi yayalım. "

Akşener'in satırbaşları şöyle: 

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta tütün üreticilerini zora sokan bir düzenleme ile ilgili görüşlerimizi paylaşmış ve iktidarı uyarmıştık. Bu düzenlemeyi erteleyin, hazırlık yapacak zaman verin demiştim. Yasanın yürürlülüğü 6 ay ertelendi ama bu atılan adıma rağmen yasağı protesto eden üreticilerimizden 16'sı gözaltına alındı. Bu vatandaşlarımızdan 10'u ise tutuklandı. İktidar yanlışı görüyor, yasağı erteliyor bu durumda o üretici kardeşlerimiz bir yanlışı protesto etmiş oluyor. Barışçıl bir şekilde kullanmış oluyor. Buna rağmen bu insanlar cezaevine gönderiliyor. Devlet yönetmenin bir ciddiyeti olur. Böyle şirazesinden çıkmış bir yönetim anlayışı olabilir. Sayın Erdoğan'a çağrımdır, bu yanlışı derhal düzeltin. 

15 Temmuz'un yıl dönümü

Yarın, 15 Temmuz hain FETÖ kalkışmasının 5'inci yıl dönümü. Milletimiz meşrutiyetten bu yana tercihini demokrasiden ve milli iradeden yana kullanmıştır. Darbecilere en ağır siyasi bedelleri ödetmiştir. Bu millet, 15 Temmuz'da gösterdiği destansı duruşla, demokrasi yoluna nasıl baş koyduğunu bir kez daha göstermiştir. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum.

Bizler önce iktidarın 15 Temmuz felaketinden ders alacağını umduk maalesef bu umudumuz boşa çıktı. 'Kandırıldık' deyip ellerini yıkayıp çekip gittiler. Ders almadıkları gibi 'FETÖ'nün siyasi ayağını araştıralım' önerilerini reddettiler. 

Aradan 5 sene geçmiş, yetki var sorumluluk yok. Suç var ama üstüne alan yok. Beraber yol yürünmüş, kurumlar paylaşılmış, günahın tövbesi dışında siyasi bedeli yok. Buradan iktidara sesleniyorum, milletimiz bunu görmüyor mu zannediyorsunuz? 

Erdoğan'ın 'Teslim edemeyiz' çıkışı 

Kendisi çıkıp, "Memleketi bunlara teslim edemeyiz" dedi. Çok şaşırtıcı. Bu devleti teslim aldığını sanıyor biliyor musunuz? Seçim kaybedince de teslim edeceğini düşünüyor. Şu gaflete, zihniyete bakar mısınız? İktidar olmak milletin verdiği bir yetkidir. O nedenle iktidar teslim edilmez, devredilir. Millet işareti verdiğinde bu iş biter. Hiçbir güç o yüce kararın üzerinde değildir. Sen ve küçük ortağın bir de minik ortağın beğenseniz de beğenmeseniz de demokrasilerde esas olan milletin iradesi ve kararıdır. Millet iradesi ile probleminiz varsa, aklınızdan başka şeyler geçiyorsa benden sana tavsiye çok uzaklara gitme, yakın tarihimize bak. Millet irademizin nasıl bir sel olduğunu açıkça görürsün. Sayın Erdoğan, günü geldiğinde Türkiye'yi kimin yöneteceğine sen değil milletimiz karar verecek. O karar verildiğinde sen de yapılması gerekeni yapacak, elinde çiçeklerle iktidarı devredip senden sonra gelene başarılar dileyeceksin. 

Irmağının akışına ölürüm derken o ırmağın akmaya devam etmesini de sağlamak zorundayız. 

'Yörüklük kültürü tehdit altında'

Yörüklük, göçebelik bizim kadim kültürümüzdür. Üretim biçimimizdir. Anadolu coğrafyasında yerleşmemizi sağlayan üretim biçimimizdir. Bir yaşam biçimidir. Yörüklüğü de onların üretim biçimi olan konar göçer yaşamı da yok ediyorlar. Yörüklerin sürüleri ile yaptıkları o geleneksel yolculuğa bile tahammül edemiyorlar. Karşılarına jandarmayı, zabıtayı çıkarıyorlar. Bırakın sahip çıkmayı, yollarını kesiyorlar. 

Afyon'da dinleme imkanı bulduğum Sarıkeçililerin durumu buna bir örnek. İşin en acı tarafı, konar göçer hayvancılık kültürünün egemen yurdu Anadolu iken İtalya, Yunanistan ve Avusturya kendi ülkelerindeki konar göçerlik kültürünü UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras listesine eklettiler. Biz 2008'den beri olan biteni seyrediyoruz. 2008'de müracaat edilmesine rağmen, listeye hala girebilmiş değil. Böylesine köklü bir kültürel mirasımızı ısrarla yok ediyoruz. 

Anadolu Palandöken'den Çaldıran'a Bulanık ve Iğdır Platosu'ndan Yüksekova'ya Banaz'dan Ermenek'e Antalya'dan Muğla'ya küçükbaş hayvan sürülerinin dolaştığı muazzam bir coğrafyadır. Görüyoruz ki sayın Erdoğan ve çevresindekiler hala meselenin farkında değil. O nedenle yörük kardeşlerime seslenmek isterim. İlk sandıkta milletimizden yetkiyi alıp size hak ettiğiniz değeri göstereceğiz. 

Oy itibariyle çok olmuyor, abiler onun için ilgilenmiyor olabilir ama bizim için 5 kişi de olsa kadim tarihimizin, kadim bilginin bugünkü temsilcilerini koruyacağız. 

Meralar sandığının aksine rant devşirilecek kupon araziler değildir. Üç beş müteahhitin taş, kaya çıkaracağı maden çıkaracağı yerler değildir. Yaylalar konar göçerlerin, yörüklerimizin, türkmenlerimizin, keçilerimiz, koyunlarımızındır. Sen onlara sırtını dönmüş olsan da biz geldiğimizde Toroslarda tüten o dumanın sönmemesi için ne gerekirse yapacağız.

'Vatandaşımız kurban eti dışında et tüketemiyor'

Her yıl Kurban ibadetimiz dolayısıyla yaklaşık 900 bin büyükbaş, 3 milyona yakın da küçükbaş hayvan kesiliyor. Ülkemizde bir yıl içinde kesilen toplam küçükbaş hayvanın yarısı, büyükbaş hayvanın da dörtte biri kurban için kesiliyor. Böylece yaklaşık 325 bin ton karkas et tüketime sunulmuş oluyor. Toplam yıllık et tüketimimizin yaklaşık dörtte biri kurban ibadetimizle sağlanıyor demek. Yaklaşık 25 milyon vatandaşımız kurban eti dışında et tüketemiyor demek. 

Çünkü artık maalesef kasaptan 5 liralık kıyma, yarım kilo çorbalık tavuk kırpıntısı alınan bir ülke haline geldi. Alın size AK Parti iktidarının dahiyane politikaları ve üstün liyakatli bakanları ile milletimize ve besicilerimize reva gördüğü tablo. Ayıptır, günahtır. 

İşte o nedenle, tam da bu hazin tablodan yola çıkarak kurban bayramına özel bazı önerilerimiz var. İlk olarak Et ve Süt Kurumu'na seslenmek istiyorum. Hem büyükbaş hem küçükbaşlar için kurban bayramı dönemine özel karkas kesim referans fiyatı ilan edin. Bu fiyattan üreticinin elinde kalan hayvanları satın alacağınızı taahhüt edin. Tüm Büyükşehir ve İl Belediyeleri, şehrinizde misafir ettiğiniz besici ve hayvanlara gereken konforu sağlayın. Et ve Süt Kurumu devreye girmezse, elde kalan hayvanları satın alın. İhtiyaç sahiplerine ve gıda yardımı yaptığını vatandaşlarımıza buradan üretilecek etleri dağıtın. 

'Sayın Erdoğan; Rizelilik, kürsülerden üfürmekle olmaz'

Hayvancılıktaki durum böyleyken, tarımda durum farklı mı? Maalesef değil. Yabancı ülkelerin çiftçilerini zengin etmeyi, kendisi için adeta görev sayan, Tarım Bakanı ile patronu, zenginliklerimizin peşkeş çekilmesine, ısrarla ve inatla seyirci kalıyor. Biliyorsunuz fındık, Türkiye’nin en önemli ve stratejik tarım ürünlerinden biri. Bundan bir ay sonra, hummalı bir çalışma başlayacak, fındıklar toplanacak. Üreticisiyle, işçisiyle, yüzbinlerce vatandaşımız emek verip, tüm dünyadaki fındığın, yüzde 70’ini üretecek. Fındıktaki hikâye, yıllardır aynıdır. Önce, “Bu sene çok fazla üretim var, rekolte yüksek.” denir. Sonra, “Dünyada fındık tarımı gelişiyor, biz ürünümüzü satamayacağız.” denir. Sonra, aslında olmayan, sanal, Hamburg Fındık Borsası’ndan bahsedilir. “Fındık Borsası Karadeniz’de olacak, o borsa buraya gelecek.” denir. Arkasından, “FİSKOBİRLİK nerede, ne oldu?” denir. “Depolama imkânı yok, depo yok, alıcıların depoları dolu, almayacaklar.” denir. “Lisanslı depoculuk geliştirilecek.” denir. İşte bütün bu karmaşa içinde, bir fiyat açıklanır, ve üreticinin ürünü elinden alınıverir.

Sonra ne olur? Götürülür ve yabancılara teslim edilir. İşte bu yüzden, yıllardır, fındık ihracat gelirimiz, 1 buçuk ile 2 buçuk milyar dolar arasında, gidip gelir. Yani, 17 milyar liralık üründen, yaklaşık 15-16 milyarlık ihracat yaparız. Oluşturduğumuz bütün ihracat katma değeri, işte bu kadar olur.

Yani sıfır olur. İşte size, Ak Parti iktidarının, tarımdaki akıl dolu ihracat vizyonu… Geçen yıl, bizim de ısrarla önerdiğimiz ve takip ettiğimiz fiyat, üreticimizi biraz olsun rahatlattı. Ama fındık üreticisine, her yeni yılda, yeni yeni edişeler yaşatmaktan, maalesef geri durmuyorlar. Bu yılın fiyatı, henüz açıklanmadı. Ürün ne olacak, kaça gidecek, masraflar çıkacak mı, çark dönecek mi? Karadeniz kara kara bunu düşünüyor.

Buradan Sayın Erdoğan’a seslenmek istiyorum; Taban fiyatı açıklamakta gecikilirse, üreticinin kaybı büyük olur. Ziraat Odalarımızın yaptığı hesaplamalara göre, 2021 yılı için, fındığın kilo başına maliyeti, 22 lira 85 kuruş. Senin ekibin yan gelip yattığı için, mecburen benim uzman arkadaşlarım oturdu çalıştı. Artan maliyetleri, dolar kurunu, refah payını, enflasyonu, ve de en önemlisi, bu yıl dünyadaki rekolte düşüşünü göz önüne aldığımızda, bu yıl için, kilo başına 35 lira uygun olacaktır. 35 liralık fiyat, hem hareketlenecek piyasaların, hem emeğin, hem de bu alanda dünya devi olmanın hakkıdır.

Sayın Erdoğan; Rizelilik, kürsülerden üfürmekle olmaz. Rizelilik, Karadenizli fındık üreticisini, yabancı şirketlere ezdirmeyerek olur. Eğer, her fırsatta söylediğin gibi, gerçekten Karadeniz’in oğluysan, o zaman, bu sefer yabancı lobilerin elemanlarını bu işten uzak tut, ve fındık üreticilerimize sahip çık. Eğer sen sahip çıkmazsan, ilk sandıkta biz gelip gerekeni yapacağız. Bunu da böyle bil.

İYİ Parti iktidarında; ilk iş, Milli Fındık Politikamızı oluşturacağız. Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından yapılan müdahale alımların süresini, ilgili hasat döneminden başlayarak, bir sonraki yılın, 1 Temmuz tarihine kadar, devam ettireceğiz. Yaşlı fındık bahçelerinin yenilenmesi projemizi, hızla hayata geçirip, fındıktaki verim ve kaliteyi arttıracağız. Fındık, aynı zamanda bir sanayi ürünümüz.

O nedenle, Ar-Ge çalışmalarının yapılabilmesi, işlenmesi ve mamul haline getirilerek ihraç edilebilmesi için, yani katma değerli ihracat için, Karadeniz Bölgemizde, Fındık Organize Sanayi Bölgesi kuracağız. Fındıkta alan bazlı gelir desteği, yaklaşık 7 yıldır, 170 lira olarak ödeniyor. Tüm maliyetler hızla artarken, bu durumu kabul edemeyiz.

O nedenle, bütün destekleri, mazot, gübre ve ilaç gibi, gider kalemlerinin maliyetlerini dikkate alarak, arttıracağız. Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçilerimize, hibe destekli, makine, alet ve ekipman desteği sağlayacağız. Buradan fındık üreticilerimize seslenmek istiyorum: Fındığa ve sizlere de hak ettiğiniz değeri göstereceğiz. Biz gelince, Türk fındığı, dünyada hak ettiği yeri alacak. Türk çiftçisi de, bir daha asla yabancı şirketlerin oyuncağı olmayacak. İYİ Parti iktidarında, çiftçimiz kazanacak, milletimiz kazanacak, Türkiye kazanacak.

'Dünya, Uygurlara sahip çıkarken, Erdoğan paracıkların peşinde'

Sayın Erdoğan bu sıralar Çin Komünist Partisi'ne şirin görünmeye çalışmakla meşgul. Kendisi Çin Komünist Partisi'nin 100. yıl dönümü için Şi Cinping'i arayıp pamuk gibi yumuşacık mesajlar vermiş. Yalnız yanlış olmasın Türkiye'dekini değil orijinalini aramış. Bol miktarda taktir, teşekkür, övgü var. Uygurlara yapılan soykırıma dair bir şey var mı? Yok. Evlerinden alınan erkeklerin köle kamplarına yerleştirildiği ucuz işçi olarak çalıştırıldığı, evdeki erkeklerin alındıktan sonra Çinli erkeklerin yerleştirildiği ve o kadınların müslüman türk kardeşlerimizin evlerinde Çinli erkeklerle yaşamak zorunda bırakıldığı konusuna bir şey var mı? Yok. Uygur kardeşlerimize her türlü alçaklık yapılırken, sayın Erdoğan alçaklık yapanların kuruluş yıl dönümünü kutlama peşinde. Dünya, Uygurlara sahip çıkarken, Erdoğan paracıkların peşinde. Yazıklar olsun. 

Akşener'in Tunceli ziyareti 

Sayın Erdoğan dış politikada şekilden şekile giriyor olsun biz yollardayız. Milletimizin dertlerini dinlemeye devam ediyoruz. Pazartesi günü Tunceli'deydik. Nereye gitsek geçim sıkıntısı. Pertek'te market sahibi bir kardeşim, "İşler çok kötü. Ben aynı zamanda emekliyim. Devletime 9 bin 500 iş günü prim ödedim. Aldığım maaş 1100 lira. Bu hak mı reva mı?" diyor. 

Vatandaşımız artık her şeyin farkında. Her sürü sahibinin 200, 300 bin borcu var. 

'Tıpış tıpış gideceksin'

Ben milletimin ayağına gidiyorum onların dertlerini dinliyorum. Müteahhitlerin uçarken, borç içinde yüzen insanımız ne yapsın? Danışmanların beş maaş, 11 maaş alırken 1100 lirayla ev geçindiren emeklimiz ne yapsın? Ya çıkacaksın milletimize olanı biteni anlatacaksın ya da tutmadığın sözlerin, uçuruma sürüklediğin ekonominin hesabını vereceksin. Ya anlatacaksın ya da tıpış tıpış gideceksin. 

'Bu arkadaşların acizliğine gülüyorum...'

AK Parti iktidarı Meclis İç Tüzüğü'nde değişiklik yaptı. İstiyorlar ki muhalefet konuşmasın. Formalite icabı birkaç dakika konuşsun, adet yerini bulsun o kadar. Bir yandan bu arkadaşların acizliğine gülüyorum ama bir yandan da memleketi düşürdükleri duruma üzülüyorum. 

'TMSF'nin şirketleri satma yetkisi kalkıyor'

Son torba yasanın içine OHAL'in uzatılmasına dair bir madde konuldu. Ayrıca bir şey daha kondu. Onu da çok vahim bulduğumuzu ifade etmek isterim. O da kayyum atanmış şirketler var ya. TMSF bunları uygun şartlar bulup sattığında bu şirketler hem işlemeye devam ediyor, o sattıkları geliri parayı da TMSF irat kaydediyor. Eğer o madde olduğu geçtiği taktirde TMSF'nin bu şirketleri satma görevi ortadan kalkıyor. Yağma Hasan'ın böreği gibi bu şirketler ortadan kalkıncaya kadar içinde ne var ne yok ağalar, beyler, ağabeyler yiyip içip ne olacaksa sıfıra indirinceye kadar kalacak. Bu iki konuya aşırı derecede dikkat etmenizi istiyorum. 

'Yapılanların hesabını milletine verirsin'

Pertek'te bir muhtarımız bana endişelerini söyledi. Ben muhtarımıza dedim ki, "Ben bu millete yamuk yapmam. Bu millete yamuk yapanın da alnını karışlarım" dedim. Bu iki madde birer yamuktur. Sayılarının çok olmasının getirdiği şımarıklık ile geçirmeye çalışabilirler. Milletimize yamuk yaptırmayacağız. Yazıktır, günahtır. Bu aziz millet demokrasisine el sürdürmez, iradesine müdahale ettirmez. İstanbul seçimlerini hatırla gün olur sandık milletin önüne gelir. O gün geldiğinde bu yapılanların hesabını milletine verirsin. 

Eczacıların sorunları

Onlar istedikleri kadar engel olmaya çalışsınlar biz durmayacağız. Yılmadan, yorulmadan milletimizin sesini bu kürsüden duyurmaya devam edeceğiz. 

Ben Anadolu'yu dolaşırken eczanelere gittiğimde durum nasıl diye soruyorum. Durum çok acı. 150-200 bin liralık 6 aylık süreçlerde veresiye defterleri gördüm. Pandemide gösterdikleri özveriyi de biliyorum. İnsanımızın yaşadığı geçim sıkıntısından direkt etkilendiklerini de biliyorum. İktidar aynı vefayı size göstermese de Allah'ın izniyle ilk seçimden sonra biz göstereceğiz. 

'Güzel ülkemiz dev bir plastik çöp ithalatçısı durumuna gelmiş halde'

Milletini düşünmeyenlerin cennet doğamızı düşünmelerini bekleyemeyiz. Nitekim ülkemizde doğaya, çevreye ve insan sağlığına dair krizlere her gün bir yenisi ekleniyor. Betondan başka bir şeyi bilmeyen AK Parti iktidarın ellerinde doğal güzelliklerimiz kirletiliyor, denizlerimize daha önce görmediğimiz belalar musallat oluyor. Şimdi de daha önce hiç karşılaşmadığımız bir sorun ile karşı karşıyayız. Bu sorun da yalnızca bizi değil çocuklarımızın çocuklarını bile olumsuz etkiliyor. 

Çöp ticaretinin artık bir suç faaliyetine dönüşmüş olduğunu, uluslararası dolaşıma giren plastik atıkların yasa dışı şekilde bertaraf edildiğini söylüyor. Plastik çöplerin yasadışı şekilde bertaraf edilmesi demek, çöplerin geri dönüşüm kurallarına uyulmadan yok edilmesi demek. 

Plastik çöpün nasıl olduğu belli olmayan sebeplerle bir anda yanmaya başlaması demek yani konumuz yine akıllı yangınlar. Çünkü ilginçtir nedense bu tesislerin sadece depoları yanıyor. Bu yangınlar ana tesis ve depolara zarar vermiyor. Böylelikle yasaklı ithal malzemelere dair kanıtlar da ortadan kalkmış oluyor. 

2016 yılında plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında yalnızca 8 kere, 2017 yılında yalnızca 7 yangın çıkmış. 2020 yılında nedeni bilinmeyen tam 65 yangın çıkmış. Bu sayı 2021 yılının ilk 6 ayında 68 yangın meydana gelmiş. Yani bu plastik ve geri dönüşüm fabrikalarında her iki üç günde bir yangın çıkıyor. Çöpün de ithalatı mı olur demeyin maalesef oluyor. Batı dünyası ve Avrupa, kendi çöplerini az gelişmiş ülkelere gönderiyor. Artık Çin'e gitmeyen çöpler Malezya, Bangladeş, Filipinler ve Türkiye'ye gelmeye başladı.

AK Parti iktidarının dış ticaret anlayışına bakar mısınız? AK Parti iktidarı sayesinde güzel ülkemiz dev bir plastik çöp ithalatçısı durumuna gelmiş halde. 

Sayın Erdoğan ve arkadaşları Türkiye'yi yönetemiyor. Türkiye her geçen gün kaybediyor. Bize dayatılan bu eğri düzeni kabul edemeyiz. İnsanlarımız artık bu iktidardan bıkmış, milletimiz yeni bir iktidar bekliyor. 

'Cumhurbaşkanı adayımız Türkiye'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak'

Sayın Erdoğan ve şürekası da, iktidar medyası da bir şeyi çok merak ediyor. O merakla yatıp, o merakla kalkıyorlar. Her yerde aynı soruyu soruyorlar. İYİ Parti'nin, Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı adayı kim olacak diyorlar. Buradan kendilerine açık ve net cevap vermek istiyorum. Rahat olun ağalar, stres yapmayın kendinizi de çok yıpratmayın yaşlı başlı adamlarsınız. Siz hiç merak etmeyin bizim cumhurbaşkanı adayımız Türkiye Cumhuriyeti'nin 13. Cumhurbaşkanı olacak. Kesin bilgi yayalım.