AKP'nin Atatürk ilgisi yandaş yazarı kızdırdı

AKP'nin Atatürk ilgisi yandaş yazarı kızdırdı
AKP'nin Atatürk ilgisi yandaş yazarı kızdırdı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda bu yıl AKP'lilerin mazeret bildirmeyerek resmi kutlamalara katılması, 'Atatürk' vurgusu ve sahiplenmesi tartışma yarattı. Köşe yazarları AKP'nin 50+1'lik seçim hedefine ulaşmak için Atatürk sempatisinden yararlanma taktiğine geçtiğini değerlendirdi. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan dün  "AK Parti biraz da Atatürkçülük yapacakmış" başlığında konuyu değerlendirirken bugün de neden Atatürkçü olduğunu anlattı. Bir diğer Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi de Erdoğan'ın sarayında gerçekleşen 29 Ekim resepsiyonundan kulisleri paylaşırken, yapılan görsel sunumda Atatürk vurgusuna dikkat çekti ve "AK Parti, Atatürk’ü mü keşfetti’ tartışmalarına zemin teşkil etmesini arzu etmem ama bu kez Cumhuriyet ve Atatürk vurguları daha güçlüydü. Belli ki Erdoğan sadece MHP’yle yakınlaşma adına bunu yapmıyor. Atatürk’ü, Cumhuriyet’i önemseyen yeni bir seçmen profiline yöneliyor" ifadelerini kullandı.

Yazarların gündeme getirdiği AKP'nin 'Atatürk sevgisine yönelen' seçim staretjisi tartışılırken, Star Yazarı Ahmet Kekeç, Hürriyet yazarı Ahmet Hakan'ı hedef alan bir yazı yazdı. Daha önce Star'da köşe komşusu Ahmet Taşgetiren'i hedef alan ve metal yorgunluğu ve OHAL üzerine eleştirel yazılar yazan Taşfetiren'in ayrılmasına neden olan Kekeç, bugünkü yazısında Ahmet Hakan'a hakaret içeren ifadeler kullandı.

Kekeç'in "Sen ameliyatla mı Atatürkçü oldun?" başlığındaki yazısından bir bölüm şöyle:

"Bu pespaye kalem, önce, “durumu fark eden” AK Partililerin kimler olduğunu açıklasın.

Hangi uyanık AK Partili, sosyal medyada fırtına gibi dolaşan Mustafa Kemal fotoğraflarına bakarak, “Hadi bunu fırsata çevirelim, biraz da inceden Atatürkçü takılalım” diye bir karar aldı ve bu karar parti çevrelerinde nasıl karşılandı?

Resmî bir karar mı bu?

Değilse, bu uyanıklığı gösteren zevatın AK Parti’yle ilişkisi nedir?

Diyelim ki AK Partililer “inceden Atatürkçü takılma kararı” aldılar...

Bunun inandırıcı olup olmadığına karar verecek merci nedir?

Kimin ruhsatını ya da icazetini almak zorundalar?

Kafasındaki deli sorular (çiçeği burnunda bir Atatürkçü olarak bu soruları sıralama hakkı bulabiliyor kendinde), bunun Atatürkçü çevreler tarafından kabul görmeyeceğini söylüyormuş.

O zaman soralım muhtereme:

Bir Yozgatlı olarak senin Atatürkçülüğün kabul görüyor da, başkalarının Atatürkçülükleri niçin birtakım “deli sorularla” sınanıyor?

Hem, başkalarının Atatürkçülüklerini ruhsata tabi tutmak da nereden çıktı?

Ne olacaktı yani?

Kabul görmeleri için, senin gibi tefessüh etmeleri mi gerekiyordu?

Tefessüh etmeleri ve aynı anda hem mahalle, hem ahlak, hem tıynet değiştirmeleri mi gerekiyordu?

Senin farkın ne?

Gericilik genlerini ameliyatla aldırdığın için mi kabul gördüğünü düşünüyorsun?

Sen ne şapşal bir adamsın!"