Adım adım felakete... Konya Ovası'nda neler oluyor?

Adım adım felakete... Konya Ovası'nda neler oluyor?
Tuz Gölü'nde çiftçilerin tarlalarını sulamak için göle bent çekip su akışını kesmesi nedeniyle flamingo yavrularının hepsi öldü. Kuraklığa dikkat çeken Prof. Dr. Doğanay Tolunay, sadece çiftçileri suçlamanın doğru olmadığını kaydetti. Bölgede yağmur suyu hasadı yapılması gerektiğinin altını çizen Tolunay, "Yağan yağmuru depolamamız toprağa sızdırmamız gerekiyor" dedi.

MERVE NAYİŞ

Tuz Gölü'nde yaşanan yavru flamingoların ölümüyle ilgili İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Orman Fakültesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay halktv.com.tr'ye değerlendirmelerde bulundu.

Prof. Dr. Tolunay, "Çiftçiler, yeterince suya ulaşamadıkları için Tuz Gölü'nü besleyen derelerin ya da kanalların önünü tıkamaları söz konusu. Bunun sonucunda da Tuz Gölü'nü besleyen kanallar kapatıldığı için gölün yüzey alanı oldukça küçülmüş ve burada konaklayan flamingoların bu yıl yumurtadan çıkan yavrularının öldüğünü maalesef üzülerek gördük" dedi.

Bölgenin son iki yıldır çok az yağış aldığını belirten Tolunay, sözlerine şöyle devam etti;

"Tuz Gölü önemli bir sulak alan. Flamingolar dahil olmak üzere çok sayıda kuşun da konakladığı bir alan ve aynı zamanda da korunan bir alan. Özel çevre koruma alanı olarak korunan bir alan. Ancak birkaç yıldır devam eden 2020 yılında başlayıp bu yılda devam eden kuraklık nedeniyle Tuz Gölü çevresinde Konya'da hatta Karapınar'da çok ciddi bir kuraklık sorunu var. Bu bölge zaten doğa olarak da yarı kurak iklime sahip, bir yılda metre kareye 300-350 kg arasında yağış düşen bir alan.

Geçen yıl ve bu yılda mevsim normallerinin çok çok altında bir yağış aldı. Bu bölge aynı zamanda da çok geniş tarım alanlarına sahip Konya ve Tuz Gölü çevresi... Burada da kuraklık nedeniyle çiftçi, özellikle bu tahılların ya da diğer ürünlerin ilkbaharda büyümesi sırasında ciddi bir suya ihtiyacı var.

Yeterince suya ulaşamadıkları için Tuz Gölü'nü besleyen derelerin ya da kanalların önünü tıkamaları söz konusu. Bunun sonucunda da Tuz Gölü'nü besleyen kanallar kapatıldığı için gölün yüzey alanı oldukça küçülmüş ve bunun sonucunda da burada konaklayan flamingoların bu yıl yumurtadan çıkan yavrularının öldüğünü maalesef üzülerek gördük"

'Flamingoların öleceği öngörülemedi mi?'

Prof. Dr. Doğanay Tolunay'a, 'Çiftçiler bent çekerken Tuz Gölü'ndeki canlıların ölebileceği öngörülemedi mi' sorusunun sorulması üzerine, Tolunay şöyle yanıt verdi;

"Bunun öngörülmediğini ve bugün takip ettiğim kadarıyla tıkanmış bentlerin önünün açıldığına dair haberler var ve valilik açıklama yapıp komisyon kurduğunu belirtti. Sadece çiftçileri de suçlamak çok doğru değil. Geçimini sağlamak isteyen para kazanmak isteyen veya en azından ürününü yetiştirmek isteyen insanlar çaresizlikle bu bentlerin önünü kapattı ve bu suyu kullandı. Ama bunda bütün suçu çiftçilere yüklemek çok doğru değil. Maalesef biz insanlar biraz kendimizi düşünüyoruz. Veya doğada bulunan canlıların da suya ihtiyacı olabileceğini gözden kaçırıyoruz.

Burada bu çiftçilerin nasılsa göl çok büyük yeterince alan var. Flamingoların burada yaşayabileceklerini düşündükleri ya da suyu çektikleri an oradaki canlıların zarar görebileceklerini düşündüklerini zannetmiyorum.

Sonuçta bu Tuz Gölü'nü besleyen dereler yada sulama kanallarının önünün kesilmesinin nedeni: Orayı kapatarak küçük bir havuzcuk oluşturuyorsunuz bu havuzdaki suyu da tarla sulamak için kullanıyorsunuz. Bu durumu kuraklıla birlikte değerlendirmek gerekiyor. Ama bunu sadece bu yıla özgü olarak düşünmeyin gelecekte de bu problemlerin daha büyükleriyle karşılaşacağız. Çünkü iklim krizinin de etkisiyle daha çok kuraklaşıyoruz ya da yağışlar düzensizleşiyor özellikle çiftçiler açısından düzensiz yağış olması derelerdeki suyu o da biterse yer altı sularına yükleniyoruz"

'Obruk sayıları arttı' 

Prof. Dr. Doğanay Tolunay bu olayın tekrarlanmaması için çözüm nedir sorusuna ise şöyle cevap verdi;

"Konya üzerinde bu yer altı sularının kullanılmasının başka bir zararı da var. Son yıllarda obruk sayıları da arttı. Yani yer altı sularının çok farklı kullanılması sonucunda bunlar da artıyor. Yapılan bir araştırmaya göre yer altı su seviyelerinin 20cm ile 90 cm arasında azaldığı belirtiliyor.

İşte bunları da dikkate aldığımızda, hem derelerin göllerin su seviyelerinin azalması, kuraklık ile birlikte de değerlendirdiğimizde şunu yapmamız lazım;

1- O bölgede yağmur suyu hasadı yapmamız gerekiyor. Yağan yağmuru depolamamız toprağa sızdırmamız gerekiyor.
2- Suyu çok tüketen ürünler yerine o bölgenin iklimine uygun tarımsal ürünlerin yetiştirilmesine teşvik etmemiz gerekiyor.
3- Eğer çiftçilerin bu işten ekonomik zararı varsa, daha fazla kazanç getirecek ürünlere yönelir çiftçiler ve bu aradaki farkı devletin karşılaması desteklemesi gerekiyor.

Yeraltı suyu çekilmesinin mutlaka ve mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor. Çünkü ilerleten yıllarda çok daha şiddetli kuraklıklarda yer altı suları tamamen tükenirse çok daha ciddi sorunlarla karşılaşabiliriz. Bir de Türkiye'de su yönetimi deyince bentler yaparak göletler oluşturarak suyu biriktirmek anlaşılıyor.

Halbuki sadece suya insanların ihtiyacı yok doğadaki canlıların da ihtiyacı var bunu flamingoların ölümü gösterdi. Aslında hiç dikkatimizi çekmeyen bir sürü toplu balık ölümleri de gerçekleşiyor.

'Yasaklamak yerine tarımsal alanda bir dönüşüm yapılmalı'

"Birkaç hafta önce Konya'da Beyşehir Gölü'nden su çekilmesi yasaklandı ve köylüler bunu protesto etti. Kuraklık nedeniyle ürün yetiştirmek isteyen çiftçiler sulama yapmak zorunda ve siz bunu yasaklamayla çözmeye çalışırsanız böyle gösteriler yapılıyor. O yüzden yasaklamaktan ziyade orada tarımsal üretimde bir dönüşüm adımları atılması gerekiyor ve doğa merkezli düşünmek zorundayız. Hem kısa vadede hem uzun vadede bu düşüncede olmak zorundayız.

İnsan ve doğanın birbirinden ayrılmaz bir bütün olduğunu, derelerin akarsuların orada yaşayan canlıların kaybedilmesiyle aslında insan refahının da zarar görebileceğini olduğunu anlamamız gerekiyor"