Sağlık hizmetleri iklim değişikliğini etkiliyor. COP bu yıl Azerbaycan’da düzenlenecek
Bakü M.A.Topçubaşov Bilimsel Cerrahi Merkezi Bölüm Başkanı Günel Memmedova COP dolayısıyla yaptığı açıklamada sağlık hizmetlerinin iklim değişikliğine katkıda bulunduğunu belirtti. Sağlık hizmetleri atıklarının büyük kısmının enerji maliyetlerinden geldiğini belirten Memmdova’nın verdiği bilgiye göre uzmanlar genel tıbbi atığı doğrudan tıbbi kurumlardan çıkan atıklar, ısıtma/soğutma sistemlerinde elektriğin alımından kaynaklanan dolaylı atıklar olarak iki grupta toplanıyor. Bu atıkların çoğu sağlık hizmeti tedarik zinciriyle, yani tıbbi ürün/hizmetlerin üretimi, nakliyesi, kullanımı ve imhasıyla ilişkilidir.
Memmedova’nın açıklaması şöyle:
“İklim değişikliği ile insan sağlığındaki düşüş arasındaki bağlantının birçok bileşeni var. Fosil yakıtların kullanımı atmosferdeki CO2 miktarını (aynı zamanda CH4, N2O) artırır. Bu da sıcaklıkların ve deniz seviyelerinin yükselmesine, dolayısıyla sellere ve kuraklıklara yol açıyor.
İçme suyu kaynaklarında artan tuzluluk, yaygın orman yangınları, ozon tabakasının zarar görmesi, içme suyu kıtlığı, hava kirliliği, tarım ve çiftçilikte verimliliğin azalması, iklim değişikliği nedeniyle küresel toplumun karşı karşıya olduğu başlıca zorluklardır. Bunlardan insan sağlığına zarar veren ve hastalıklara yol açan birçok sonuç bulunmaktadır. Bu hastalıklar savunmasız insan gruplarını (çocuklar, yaşlılar, hamile kadınlar ve önceden mevcut rahatsızlıkları olan kişiler) orantısız bir şekilde etkilemektedir.
2015'te Kabul görülen yeni iklim anlaşması, küresel ortalama sıcaklıklardaki artışı sanayi öncesi seviyelere göre 2°C'nin çok altında tutmayı ve artışı 1,5°C ile sınırlamayı amaçlıyor. Çünkü insanların refahı ve ülkelerin, sağlık sistemlerinin ve hükümetlerin istikrarı, değişen küresel iklimle etkileşimlerine bağlıdır."
Lancet'in Mücadelesi
İklim Anlaşması tarafından kurulan uluslararası çok disiplinli işbirliği olan Lancet (The Lancet Countdown), iklim değişikliğinin bir sonucu olarak değişen sağlık profillerini izlemeyi ve dünya çapındaki hükümetlerin taahhütlerinin uygulanmasına ilişkin bağımsız bir değerlendirme sağlamayı amaçlıyor. Lancet'e göre iklim değişikliği 21. yüzyılın en büyük küresel sağlık tehdididir. 2021 ve 2022'de aşırı iklim olayları her kıtayı kasıp kavurdu ve COVİD-19 salgınının etkileriyle başa çıkmada sağlık hizmetlerini daha da zorladı. Böylece Avustralya, Brezilya, Çin, Batı Avrupa, Malezya, Pakistan, Güney Afrika ve Güney Sudan'da sel baskınları, Kanada, ABD, Yunanistan, Cezayir, İtalya, İspanya ve Türkiye, Avustralya, Kanada, Hindistan, İtalya, Umman'da orman yangınları, Türkiye, Pakistan ve İngiltere dahil birçok ülkede rekor yüksek sıcaklıklar, yıkıma, can kaybına ve milyarlarca dolarlık ekonomik kayba neden oldu. İklim değişikliği aynı zamanda bulaşıcı hastalıkların yayılmasını da etkileyerek toplumları yeni hastalıkların ve bununla bağlantılı salgınların riskine maruz bırakıyor.
Lancet'in periyodik yayınlarından da görülebileceği gibi, küresel topluluğun karşı karşıya olduğu diğer ilgili krizler, iklim değişikliğinin sağlık ve insan sağlığı üzerindeki kötüleşen etkileriyle daha da kötüleşiyor. Dünya nüfusu, ilk savunma hattı olarak sağlık sistemlerine ve tıbbi hizmetlere giderek daha fazla güveniyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık hizmetlerinde karbondan arınma ve çevrenin korunmasına yönelik yol haritasına göre, uluslararası düzeyde iklim anlaşmasına daha iyi uyum sağlamak için ülkeler, halklar ve toplumlar, sağlık hizmetleri atıklarının azaltılmasına yönelik en iyi uygulamaları paylaşmalı ve fikir üretmelidir.
Son yıllarda yapılan gözlemler, COVİD-19 salgınının sağlık yatırımlarına hız verdiğini gösteriyor. Bu perspektiften bakıldığında sağlık ortamlarında istihdam fırsatları, yeşil ilkelerin teşviki ve uygulanmasına odaklanılarak yaratılmaktadır. Aynı zamanda, sağlık hizmetlerinin tüm yelpazesinde giderek daha fazla yeşil ve sürdürülebilirlik unsurlarının yaratıldığını ve geliştirildiğini görüyoruz.
Azerbaycan'da düzenlenecek COP29 ve yeşil sağlık hizmetlerinde küresel trendler. “Yeşil” terimi, yenilenebilir kaynakların kullanımı, çevrenin korunması ve insan haklarına ilişkin uygulamaları geliştirmek için kullanılmaktadır. “Azerbaycan 2030: Sosyo-ekonomik kalkınma için ulusal öncelikler”, çevre dostu teknolojilerin kullanımı, atık geri dönüşümünün teşvik edilmesi ve kirlenmiş alanların restorasyonu ve “yeşil” teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılmasıyla ilgili spesifik görevleri içermektedir.
Azerbaycan, yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli yüksek olan ülkelerden biridir. Onun gelecek yıllara yönelik hedefi ise sera gazı miktarını 1990 yılına kıyasla 2030 yılına kadar % 35, 2050 yılına kadar ise % 40 oranında azaltmaktır. Azerbaycan'ın kurtarılmış topraklarında "yeşil enerji" bölgesinin oluşturulması, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in 2024 yılını “Yeşil Dünya İçin Dayanışma Yılı” ilan etmesi ve diğer başarılar BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansının 29. oturumunun Azerbaycan'da düzenlenmesinin mantıksal temelidir”.