Netanyahu ittifakının 'sakıncalı' anatomisi
Üç buçuk yıldır siyasi istikrarsızlık içinde olan İsrail için "tanıdık" bir yeni dönem başladı. Ülkenin en uzun süre görev yapan Başbakanı olarak bilinen Benyamin Netanyahu namı diğer "Bibi", 1 Kasım'da yapılan seçimlerin ardından hükümeti kurmak için yetkiyi aldı ve kolları sıvadı.
Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un "biraz mutsuz" bir şekilde hükümet kurma yetkisini verdiği Bibi, İsrail'in gelmiş en geçmiş en sağcı hükümetini kuracak. Netanyahu'nun Likud Partisi'nin ittifak ortakları, Dini Siyonizm, Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği Partileri (Yahadut HaTora) ise Filistin konusundaki tutumları nedeniyle şimdiden tansiyonu yükseltmiş durumda.
'Netanyahu mecbur kaldı'
Bibi'nin dönüşü ve kurulacak hükümetin olası yol haritasını Tel Aviv Üniversitesi'nden Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak halktv.com.tr için değerlendirdi.
"İsrail son iki sene içinde toplamda 5 kez sandık başına gitti. Siyasi düğümün odak noktası eskisi gibi sağ-sol ayrımından ziyade Netanyahu'ya karşı olanlar ve onun yanında yer alanlar şeklinde ortaya çıktı" diyen Yanarocak, "Netanyahu karşıtı blokun içinde kendini sağ parti kimliği ile tanımlayan Avigdor Lieberman, Gideon Saar ve merkez sağ kimliği ile tanımlayan eski genelkurmay başkanı ve savunma bakanı Benny Gantz da bulunuyordu. İdeolojik olarak birbirlerine yakın olmalarına karşın bu üçlü merkez sol olarak nitelenebilecek olan Yair Lapid liderliğindeki Yeş Atid (Gelecek Var) adlı partiyle koalisyon kurmayı yeğledi. Ortaya çıkan bu durumda Netanyahu aşırı dinci Şas ve Yahadut HaTora partilerinin yanı sıra özellikle İsrailli yerleşimcilerin rağbet ettiği Dindar Siyonizm Partisi'yle koalisyon yapmaya karar verdi ve hatta mecbur kaldı da diyebiliriz" ifadelerini kullandı.
'Dış politikada değişiklik beklemiyorum'
Netanyahu ve hükümet ortakları tarafından kurulacak yönetimin İsrail tarihinin "gelmiş geçmiş en sağ eğilimli koalisyon" olduğu yorumuna katıldığını ifade eden Yanarocak yine dış politikada bir değişiklik beklemediğini vurgulayarak İtalya'nın mevcut sağ iktidarındaki "yumuşamadan" bir örnek veriyor: "Kesinlikle böyle bir yumuşamanın İsrail'de de olacağını düşünüyorum. Muhalefetken bol keseden yapılan açıklamaların iktidar koltuğuna oturulduğu zaman bu kadar kolay bir şekilde uygulanamadığını gören siyasiler kendi seçmenlerini teskin etmek için bu gibi açıklamalar yapacaktır. Nitekim Ben Gvir şu andan itibaren verdiği demeçlerle, İsrail'de bulunan yabancı diplomatik temsilcilerle yapmaya başladığı buluşmalarla kendisi hakkında çizilen radikal imajını törpülemeye çalışıyor. Ne kadar başarılı olur onu zaman gösterir tabii ki."
İsrail'de Kahanizm mi kazandı?
İsrail'deki seçim sonuçları ardından dünya basını sürekli olarak Kahanizm vurgusu yaptı. Sandıkların kapanmasının ardından "Kahanism won" (Kahanizm kazandı) başlıkları gündem akışında oldukça yer tuttu. Arapları İsrail'den kovmak ve İsrail'e teokrasiyi getirmek amacı taşıyan Meir Kahane, Amerika'dan İsrail'e göç ettikten sonra aşırı-radikal bir parti olan Kach partisini kurmuştu. Parti, 1986 yılında kapatılsa da "Kahanizm" hareket olarak sona ermedi. Netanyahu'nun ittifakına "Kahanizm" benzetmesini nasıl değerlendirdiğini sorduğumuz Dr. Yanarocak, "Kahanizm bilindiği üzere Rabbi Meir Kahane'nin ortaya koymuş olduğu İsrail'in içinde Arap vatandaşlara yer vermek istemeyen aşırı sağ bir ideoloji olarak ortaya çıkmıştı. Rabbi Kahane daha sonra bir Arap terörist tarafından öldürülmüştü. Bugün Kahane'nin ideolojisini desteklediği ileri sürülen Dindar Siyonizm Partisi'nin altında faaliyet gösteren Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi lideri İtamar Ben Gvir'in hükümetin ortağı olması birçok kişi için Kahanizm'in zaferi olarak yorumlandı" dedi.
Ben-Gvirizm?
Kahanizm'in günümüzdeki destekçisi olduğu ileri sürülen ve Netanyahu'nun Ben Gvir'i Kamu Güvenliği'nden Sorumlu Devlet Bakanı olarak atayacağı iddiaları İsrail'in en çok konuşulan konularından biri. Ülke basınında "Ben Gvirizm" başlıkları çokça atılırken Netanyahu'ya ise bu adımından dönme çağrısı yapılıyor. Yanarocak Ben Gvir konusunu şöyle değerlendiriyor: "Geçtiğimiz hafta Ben Gvir kendisinden bekleneni de yaptı ve Kahane'nin suikastının sene-i devriyesinde düzenlenen bir törende konuşma yaptı. Ben Gvir yaptığı konuşmada Kahane'nin fikirlerine saygı duymakla birlikte tüm fikirlerini paylaşmadığını İsrail Devleti'nin kanunlarına saygı gösteren İsrailli Arap vatandaşlarla bir problemi olmadığını ancak devlete baş kaldıran Arap teröristlerin en yüksek cezalara çarptırılması gerektiğini belirtti. Bir başka deyişle Ben Gvir kendi çapında 'ılımlılaşma' adımı attı diyebiliriz."
Ben Gvir'in yükselişinin iki ana sebebi olduğunu söyleyen Yanarocak, "Birincisi Naftali Bennett'in siyasetten çekilmesi, kendisinin halefi Ayelet Şaked'in yüzde 3.25'lik barajı geçememesi ki bu başarısızlıkta seçmenler bir önceki hükümette Bennett ve Şaked'in Netanyahu ve sağa ihanet ettiği düşüncesindelerdi. Nitekim beklenen oldu ve Bennett-Şaked ikilisinin oyları Netanyahu ve Ben Gvir arasında bölüşüldü büyük oranda. Yükselişteki ikinci etmen ise geçtiğimiz yıl boyunca yükselen ve birçok İsraillinin katledildiği terör saldırılarında yaşanan artış... Tel Aviv, Beer Şeva, Kudüs ve Elad gibi bir çok değişik şehirde silahlı, baltalı, bıçaklı ve hatta arabayla ezme suretiyle sivillerin hayatlarına kast eden saldırılar oldu. Bu saldırılar karşısında, İsrail polisinin kimi durumlarda teröristleri etkisiz hale getirmede tutukluk yaşadıkları ve ateş açma emirlerinde elinin yeterince güçlendirilmediğine dair eleştiriler yöneltildi hükümete. Ben Gvir de seçilmesi durumunda polisten sorumlu İç Güvenlik Bakanı olup ülkede asayişi sağlama sözü vermişti.. Sonuçta görünüşe göre halk bundan etkilendi ve bu şekilde Ben Gvir bugün İsrail'e karşı yöneltilmiş olan şiddetten yeşeren bir siyasi figür olarak karşımızda" dedi.
'Ben Gvir ciddi bir tehdit'
Ben Gvir'in olası Kamu Güvenliği'nden sorumlu Devlet Bakanı olarak atanma konusuna ise, "Bence oldukça olumsuz. Burada Ben Gvir'in bakan olduktan sonra polisin elini güçlendiren yasal adımları atıp atmayacağı önemli. Filistinlilerin gözünde Ben Gvir ciddi bir tehdit. Özellikle Kudüs'te bulunan kutsal mekanların statüsü ile alakalı görüşleri yüzünden birçok Filistinli kendisinden ciddi anlamda nefret ediyor. Geçtiğimiz ay Filistinli sosyal medya kullanıcıları Ben Gvir'in öldürülmesi çağrısı yapan youtube müzik klibini paylaşmışlardı. Umarım gerek İsrail tarafı gerekse de Filistin tarafı aklı selimi göz önüne alıp durumu daha da zor hale getirmez" yorumunu yapıyor, Dr. Hay Eytan Cohen Yanarocak.
Normalleşme süreci: Tango iki kişi için
İsrail ve Türkiye arasındaki normalleşme süreci devam ederken ülkede yaşanacak böylesi bir değişimin olası etkilerinin ne olacağına yanıt veren Dr. Yanarocak, "Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir adım atıp yeniden Başbakan koltuğuna oturan Netanyahu'yu tebrik etti. Geçmiş yıllarda ikili arasındaki sürtüşmeleri hatırladığımızda bu oldukça pozitif bir adım. Bunun üzerinden birkaç gün sonra İsrail'e elçi olarak atanan Şakir Torunlar'ın atama belgesinin cumhurbaşkanlığı kararnamesinde yayınlandığını da gördük. Bu oldukça sevindirici. Kanımca bu pozitif adımlar karşılıksız bırakılmayacaktır. Partiler üstü bir normalizasyon amacı adım adım gerçekleşiyor. Önemli olan burada bu ritmin kaybolmaması için oluşabilecek olan tüm anlaşmazlıkların bakanlar arasında ikili ilişkilerin hassasiyeti gözetilerek üstesinden gelinmesi. Bunun için sadece bakanlıkların değil aynı zamanda akademi ve sivil toplumunda destek olması şart. Normalizasyonu halklar düzeyine indirmek için daha çok çalışmalıyız. Ne demişler tango için iki kişi gerek. Sonunda her iki ülkenin karar alıcılarının inisiyatif aldıklarını görüyoruz. O zaman şimdi ilişkileri geliştirmek için çalışma vakti" dedi.
Yeni hükümetin Ukrayna satrancı
Sözkonusu İsrail olunca Rusya ve Ukrayna konusu da merak uyandırıyor. Bilindiği gibi İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz, geçtiğimiz haftalarda Ukrayna'nın silah talebine olumsuz cevap vermişti. Diplomatik, güvenlik ve stratejik ortaklıklarını özellikle ABD ve Batı ülkeleri ekseninde inşa etmesine rağmen Ukrayna konusunda çekimser bir görüntü çizen İsrail'in yeni döneminde nasıl bir satranç oynayacağını merak ettik.
Değerlendirmelerini sorduğumuz Yanarocak, "Geleneksel olarak İsrail kendini ABD'nin en önemli ve sadık müttefiki olarak görür. Bu paye doğal olarak İsrail'i Batı kampının ayrılmaz bir parçası yapar. Bu sebepten ötürü İsrail savaşın başladığı günden bugüne dek ABD'yi hayal kırıklığına uğratacak bir adım atmadı. Ancak aynı ölçüde Washington'ı tatmin de etmedi. Sebebi oldukça açık... Suriye'deki Rus varlığı. İsrail Suriye'deki hareket kabiliyetinin sıkıntıya uğramaması için açık bir şekilde Ukrayna'ya destek vermekten kaçındı. Her türlü söylentiye karşın İsrail kendi geliştirmiş olduğu Demir Kubbe hava savunma sistemlerini de Ukrayna'ya satmadı. Kanımca Netanyahu hükümete geldikten sonra da bu tutum değişmeyecektir. Üstelik Netanyahu'nun önceki dönemlerden Putin ile iyi bir ilişkisi bulunuyor. Kısacası İsrail önce kendi menfaatlerini ardından Batı kampının menfaatlerine göre hareket edecektir" ifadelerini kullandı.
Herzog 'gönülsüz' ama Netanyahu'ya yetkiyi verdi